9- Kıvrılan Acı

8.8K 501 107
                                    

İnce uçlu bir değneğin ucu ruhuma dokunmuş, rengarenk sihirlerini hayatıma iliştirmeye başlamıştı. Sihirli değneği tutan Bedir'di. Önce hayatıma girdi, sonrasında hayatımı güzelleştirmeye başlamıştı. Yaşadığım o gecenin yasını bir türlü tutmaya başlayamamıştım. Bir yerlere sürüklenip durmuştum. Şimdi de sürüklendiğim kişi geceme hayat veren bu adamdı. Büyüsüne kapılıp gidiyordum.

Aynada yüzümü incelediğimde otuz iki diş izi hâlâ yanağımdaydı. Yola çıktığımızdan beri bitmek bilmeyen gülüşü de beyin hücrelerimden çıkmaz olmuştu. Utancımdan kendimi arabadan aşağı atmayı ve hatta yuvarlana yuvarlana tırların altında kalmayı diledim. Aynaya baktığımda cam çatlasa da parçacıklarının orama burama batmasını istedim. ''Hâlâ kıpkırmızısın. Bundan sonra böyle mi takılmayı düşünüyorsun küçük çapkın?'' Hangi yerin dibi müsaitti? Sonsuza dek oraya girmek istiyordum. ''Yanağın acıyor mu?'' Hâlâ sırıtıyordu, neyse ki kahkahasını bastırmıştı. Acı hissetmemiştim. Sadece yangın yerini volkanik patlamaya dönüştürmüştü o kadar. ''Bunu yapmak zorundaydım çapkın hanım. Beni taciz ettin, ben de kendimi böyle koruyabildim.'' Şu an sağır olabilmeyi ne çok isterdim. Diline düşmüştüm, çekecektim. ''Ne yalan söyleyeyim, uzun zamandır seni ısırmak vardı içimde. Dişlerim kaşınıyordu.'' Gözlerimi yoldan ayırıp gülümseyen suratına diktiğimde kaşlarımı çattım. Kabristanın girişi gözüktüğünde içimdeki utanç uçup yerini var olan arada kaybolan hüzne bıraktı. ''Sahi sen üzerimde ne yapıyordun? Beni uyandırma formülün böyle olacaksa her sabah bu şekilde uyandırılmaya razıyım.''

''Teşekkür ederim,'' deyip burukça gülümsedim. Arabayı yavaşlatıp durdurduğunda tek kaşı havadaydı. ''Benim için buralara kadar geldin. Seni hak edecek ne yaptım, hâlâ çözemiyorum.'' Başımı önüme eğip kenetli ellerime baktım. Bu kadar merhametli olması kendimi kötü hissetmeme neden oluyordu. ''Ben de senin için bir şey yapmak isterim. Ama her şeye sahip biri için ne yapabilirim ki?''

Gözümün önüne düşen tutamı usulca kulağımın arkasına sıkıştırdı. ''Varlığın. Belki de sadece varlığın yetiyordur.''

Ailemin yanına doğru yürürken içime verdiği hüzün ve mutlulukla ruhum mayıştı. Bedir'in arabada biraz önce söylediği şey aklımı karman çorman etmeye yetmişti. O yüzden aklımı toparlayabilmek için ondan birkaç adım öndeydim. Mezarlıkları gördüğümde ağzım aralandı, zor yutkundum. Bu kadar iyilik fazla değil miydi? Çenemi büzüp arkama döndüğümde Bedir tam dibimdeydi. Dudaklarındaki hafif tebessümle içim daha da burkulurken yeniden başımı mezarlığa çevirdim. Ardından tekrar ona baktım. Gözlerimin yeniden dolmaya başladığını hissedince dişlerimi sıktım. Uzun parmaklarıyla çenemi nazikçe kavrayıp, ''Kendini sıkma, benim yanımda duyguların yeniden doğsun,'' dediğinde yanağımdan ufak bir gözyaşı süzüldü. ''Seni ağlarken bile görmeyi seviyorum.'' Yanağımdaki yaşı dudaklarıyla yakalayıp öptü. Dudakları gözyaşım olmuştu. Beni ilk kez öpmüştü. Kalbimdeki acı kıvrıldı. ''Ama sadece mutluyken ağlamana müsaade edebilirim. Seni üzeni organlarına kadar ıslatırım Minikşe.'' Islak gözlerimi kıvrımlı çenesine kaydırdım. Beni koruyordu, kolluyordu. Mutlu etmek için aileme mezar taşı yaptırmıştı. Usulca bir damla daha yanağımdan süzüldü. Yine dudağıyla yakaladı yaşımı. Gözyaşının olduğu yere ufak bir öpücük bıraktığında ne kızmıştım ne de utanmıştım. ''Biz Denizli'ye gelmeden ayarlanmasını istemiştim anca dün gece bitirebilmişler.''

Nefesi üsten aşağı yüzüme vuruyordu. Kasım ayında ılık bir esinti gibiydi. Başımı bana bakan yüzüne doğru kaldırdığımda aklımdan geçen teşekkür minnetlerimi sıralayacaktım ki ellerim boynuna gitti. Ona daha iyi tutunabilmek için parmak uçlarımın üzerinde yükselip sımsıkı sarıldım. Bir an bocalasa da bir eli sırtımı, diğer eli saçımı buldu. Sessiz minnetlerimi şişme yeleğinin omzuna dökerken nefesi saç diplerime sakinliği yayıyordu. Bir süre ikimiz de sessiz kaldıktan sonra kabristanda olduğumuzu fark ettim ve gülümseyerek ellerimi boynundan çektim. O ise ellerini hâlâ çekmemişti. Ona o kadar alışmıştım ki yanımda olsa bile onun eksikliğini duyar gibiydim.

MİNİKŞE (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now