11- Kafesin Kaybolan Özgürlüğü

8.3K 431 87
                                    

Tüm kötü duygularımın içinde barındığı korkum; umudumu, enerjimi hatta nefesimi dahi içine çekiyordu. Dünyadan neden bu kadar çok korktuğumu bilmiyordum. Belki de öteki tarafı görmediğimdendi. Ama küçük cehennemden de vazgeçemiyordum. Onarmaya çalıştıkça daha da parçalara bölünüyordu beynim. Bir araya getiremeyeceğim bir sürü parçacıklar damarlarımı zedeliyor, kan sızıntılarını etrafa dağıtıyordu. Bir parçası ailem, bir parçası hatamın karası, bir parçası Gecemin Sahibi. Duygularım ölüyordu. Yine hissizleşip yine kapanıyordum içime. Bir kere ölmeyip her gün ölmeyi göze aldığım için kendimi bedduaların kucağına attım.

O gecenin ardından iki gün geçmişti. Bedir'den artık bir şey saklamak istemediğim için hatamın karasını gördüğümü söylemiştim. O an hayaldir diye düşündüm ama o fazlasıyla temkinli davranıp etrafa adamlarını salıp beni eve getirdi ve şoktan sıyrılıp uyuyana kadar başımda bekleyip sonrasında çıkıp gitmişti.

Elim boynumdaki kolyeye gitti. İskeletşe de üzgündü çünkü o da bendim. ''Ya ben hâlâ hayal gördüğünü düşünüyorum. Adam gerçekten orada olsaydı, saniyeler içerisinde nasıl ortadan kaybolsun?'' Hülya'nın sesini sanki suyun altından duyuyormuş gibi boğuk ve derinden hissettim. Aklımı konuşulanlara veremeyip pencerenin önündeki koltukta bacaklarımı karnıma çekmiş, ileri geri sallanmaya devam ettim. ''Abla hiç iyi görünmüyor,'' dedi Yıldız, ablasına fısıltıyla. İyi mi? Bundan sonra hissedebileceğim bir kavram değildi. İleride gördüğüm sık ağaç koruluğunda kaybolmayı diledim. Bağırıp da sesimi kimsenin duymamasını istedim.

Masama geri dönmek istiyorum.

İliklerime yapışan korkunun beni mahvettiği yetmiyormuş gibi çevremi de huzursuz ediyordu. O kadar korkaktım ki ailemi öldürmeme rağmen yine bir kaçaktım. Kapının açılmasıyla gözlerimi pencereden ayırmadım. Çünkü gelen o değildi. Gelseydi hissederdim. ''Şehnaz. Bir adam geldi, seni görmek istiyor.'' Emine'nin söylediğini zihnimden birkaç defa geçirip gözlerimi pencereden çektim. Kızlar meraklı bakışlarla birbirlerine bakarken sallanmayı kesip ayağa kalktım. O gece giydiğim kıyafetler hâlâ üzerimdeydi. Yüzümü de yıkamamıştım. Belki de gözlerim akmış, gözlerimde uzun ince yol oluşturmuştu. Gerçi yaşlarımı bu defa dışıma değil de içime akıtmıştım. Aldırmadım. Bir şey söylemeden Emine'nin  yanından geçip merdivene yürüdüm. Çıplak ayaklarımla adım attığım belli olmuyordu. Merdivenin son basamağını da inip tereddüt etmeden salona doğru ilerledim. Belki de gelen kişi masamı yerle bir eden hatamın karasıydı. Zihnim bulanık olduğundan düşünemedim ve vakit kaybetmeden büyük odanın girişinde durdum.

*

Şehnaz büyük koltuğa oturduğunda karşısındaki tekli koltukta oturan adamdan gözlerini ayırmadan, ''Bize biraz müsaade eder misiniz?'' dedi. Mücella ve Süreyya şaşkın bakışlarla birbirlerine bakarken aceleyle ayaklanıp odayı boşalttılar. Şehnaz'ın küçük amcası Talat kadınların çıkışını izlerken gözlerini yeniden yeğenine çevirdi. Kendi evindeymiş gibi sırtını rahatça koltuğa yaslayıp bacak bacak üzerine attı. Şehnaz gözlerini bir an olsun ayırmıyordu adamın üzerinden. Sanki ayırsa ortadan kaybolacaktı ya da hemen önünde bitecekti. Adamın konuşmasını bekledi. Beklerken ne gözlerini kırpıştırdı ne de dudaklarını araladı. Merak da etmiyordu ne söyleyeceğini. Hatta aklındaki düşünceler bile yok olmuştu. Bomboştu. ''Buraya neden geldiğimi düşünüyor musun?''

Cevap vermedi. Adam derin bir nefes alıp genç kıza anlayışla baktığında sadece kendisinin konuşacağını anladı. ''Benimle gelmeni istiyorum kızım.'' Yine boştu Şehnaz. Adam ona, benimle gel, artık Bedir olmayacak diyordu. Hissizdi. Hissetmek istiyor muydu, onu da anlayamıyordu. ''Sen benim kanımdansın Şehnaz. Buraya ait değilsin. Seni bir yabancıya emanet edip de dışarıdan birine karşı koruyamam. Ağabeyim Cevat. O gece oradaydı." Yine bir şey hissetmedim çünkü gerçeğini yaşamıştım. "Bunu nasıl bildiğimi merak etmiyorsun belki ama söyleyeyim. O gece Bedir'in otelini adamlarımla doldurdum. Garsonundan tut, korumasına kadar. Ama Bedir'in aklı sadece sana çalıştığı için dışarıda olup biteni hatta dışarıyı geç, etrafında olup bitenleri dahi görmüyor. Adamlarımın varlığını dahi fark etmeyen biri asıl düşmandan seni nasıl koruyabilir?''

MİNİKŞE (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now