Bölüm 7-"Ihlamur Ağacı"

338 51 11
                                    

Huhh...Uzun bir aradan sonra tekrar beraberiz.Gerçekten insanın ne zaman yazıp ne zaman yazamayacağı belli olmuyormuş bunu şimdi anladım.Bazen o kadar boş zamanlarım oluyor ki,yazma isteğim sıfır oluyor.Bazen ise o kadar dolu oluyorum ki birden yazma isteği geliyor.Bu bölümde ben deli gibi sınav haftasına hazırlanırken çıktı.Edebiyat çalışırken birden kendimi Leyla gibi Sevmek'in içinde bulacağımı nereden bilebilirdim ki ?

Son bir şeyi danışmak istiyorum sizlere ; Hikayemin adı hakkında bir çelişkiye kapıldım çünkü kuzenim bana 'Elif gibi Sevmek' kitabının özentisi gibi olmuş dedi.Kitabı açıkçası hiç duymadım,araştırana kadar da dini bir kitap olduğunu bilmiyordum.Görseydim de zaten o tür kitaplardan sıkıldığım için okumuyorum.Yanlış anlamayın bir imam hatip öğrencisiyim :)) Sadece dini kitaplarda sıkılıyorum...Neyse,bende baya bunun hakkında düşündüm.Kitabı araştırınca da benim kitabımın içeriğiyle kesinlikle uzaktan yakından alakası olmadığı fark ettim.Bu sebeple bir yanım ismi değiştirmek istedi bir yanım istemedi.Sizlere sorayım dedim,sonuçta okurlarımsınız :)

İsim değişsin mi,değişmesin mi ? Vereceğim kararın %50 si sizin görüşleriniz olacaktır,iyi okumalar :)

-DÜZENLENDİ-

Bölüm 7: "Ihlamur Ağacı"

Uçurumun kenarında çırpınan elleri bilirsiniz...Orada bir el değil çırpınan ; bir beden,bir hayat ve sonsuz hayaller.Düşünmeden pişman olacağın davranışlara girişme ; bil ki,bugün ki pişmanlığının yarına faydası yok.Ay ışığı ile parlaklığı içime işleyen kömür gözlerindeki tedirginliği görüyordum.Geçen her saniye hakikati vurgulayacak dudakları titremeyi adet edinmişti.Ben ise boş gözlerle söyleyeceklerini bekliyor ve aynı zamanda sabırsızlığımı belirten hareketler sergiliyordum.

"Sana söyleyecekler-" tam söyleyeceği sırada büyük bir gürültüyle kapı çalındı.Ardından Münevver teyzenin sesi duyuldu."Oğlum değiştin mi üstünü.." deyip cevabı beklemeden içeri dalmıştı.Kapının hızla açılmasının verdiği şokla bir kaç adım geriye sıçramıştım.

Hayrete düşen gözlerimin patlaklığı son bulunca hemen açıklamaya geçtim."Hesap soruyordum!" diye bir şeyler çıkı verdi ağzımdan.Saf Leyla...Ne hesap sorması,hem de bir büyükten.Normal insanlar 'Şey...' diye başlar sen Allah ne verdiyse girişiyorsun."Nasıl kızım,anlamadım ?" deyip karanlık odanın ışığını aydınlattı.O anda etrafıma bakınınca nerede olduğumu kavradım.Mahir abi,her şeye rağmen ne diye kendi odasına sokmuştu beni,oda mı kalmamıştı! Münevver teyze bir süre gözü ile odayı taradıktan sonra şüpheli gözlerini bize doğrulttu ve bizi de bir süre gözetledi.

İki konuşkan biz,o anda buz kesmiş bedenlerimiz lal olmuş dilimizle süt dökmüş kedi gibi Münevver teyzeye bakıyorduk.Göz ucuyla ona baktığımda annesinin karşısında o sert adamdan eser yoktu.İş başa düştü deyip seslice yutkundum."Kaza dediniz ya siz,istemeden kulak misafiri oldum.." Aralarda çaktırmadan olsa Mahir abiye baktığımda elleri önünde bağlı yere odaklanmıştı bile."Çekindim size sormaya,Mahir abiye sorayım dedim." Sert bir nefes sesi duyunca işi daha da berbat ettiğimi anladım.

"Neden kızım,asıl bizden çekinmemen lazım." diye konuşurken ben de toparlamanın yollarını arıyordum içten içten."Tabi,ama olay anında Mahir abi oradaydı sonuçta.." cümlemin devamını getirmeden omzumda bir el hissettim."Ne -kem küm- oluyorsun kuzum,sanarsın ahiret sorusu sordum." deyip gülmeye başlayınca ben de yan yan sırıtmaya başladım.Mahir abiden tarafa baktığımda o da bıyık altı tebessümünü yolluyordu yine.Bir gülüşe ne şiirler feda edilirdi,ne defterlere kuru gül olurdu bir tebessüm..O anda birden bana bakmasıyla sanki dünya durmuş,zaman başımdan aşağı bir kaynar su gibi dökülüyordu.İkimizde de tebessüm birden yok oldu.Yerine benzersiz duygularla kalbimi kemiren bir bakış eklendi,keşke hiç gitmeseydi.

Leyla Gibi SevmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin