5.Bölüm "Sen..."

17.2K 770 59
                                    

Merhaba canım okuyucularım :)

Biliyorum oradasınız ve hikayemi okuyup rüyama ortak oluyorsunuz :) Bu yüzden hepinize çok ama çok teşekkür ederim. Nolur oylarınızı ve yorumlarınızı benden eksik etmeyin :)


Hatalarım varsa affola, iyi okumalaar :)



Rüyama ortak olun ;)

^^^^

Sabah okula geldiğimizde çocukların hepsi çok heyecanlıydı. Aşı olacakları için korkuları da vardı biraz. Onların bu hallerini görmek beni keyiflendirmişti. Keşke hep çocuk kalsak en büyük korkumuz aşı olsa diye geçirdim içimden.

İlk dersin ortalarında sağlık ekibi okula geldi. Benim dersim olmadığı için onları ben karşıladım. Bir doktor iki hemşire birde şoför gelmişti. Araçlarını etraf çamur olduğu için okuldan biraz uzakta bırakmak zorunda kalmışlardı. Onları öğretmenler odasına alıp birer çay ikram ettikten sonra sınıflara götürdüm.

Çocuklar az olduğu için işleri çabuk bitmişti fakat İsmet amca bize bir grup teröristin köye girdiğini, sağlık ekibinin aracının etrafında dolaştıklarını söyleyince telaşa kapıldık. Çocukları ve sağlık ekibini asker gelene kadar okulda tutmak zorunda kaldık.

Çocukların korkmasını istemediğim için adının Sedat olduğunu öğrendiğim doktordan onları oyalamasını istedim. Oda beni kırmayıp çocuklara doktorlukla ilgili bir şeyler anlattı. Daha yaşları küçükte olsa çocuklar merakla doktoru dinlediler. Bir süre sonra askerlerin gelip teröristleri etkisiz hale getirdiğini öğrendik. Önce çocukları evlerine gönderdik. Sağlık ekibinin aracı yandığı için araç beklemek zorunda kaldılar. Aracın gelmek üzere olduğunu öğrenince onlarla birlikte bende bahçeye çıktım. Doktor Sedat'a teşekkür etmek için gülümseyip elini sıktım.

Tam elimi geri çekip başımı kaldırmıştım ki onu gördüm. Yüzünde tuhaf bir ifadeyle bana bakıyordu. Üzerinde askeri kamuflajlar elinde silahıyla bana bakıyordu. Yüzümde gülümsemeyle donup kalmıştım.

Asker olmuş dedim kendi kendime... Sanki yıllar sonra onu burada görmekten daha garipti bu.

Asker olmuş.

Gözlerimin dolduğunu hissettim. Gözlerim yanıyordu ama gözyaşlarından öte kalbimden gelen ateşti bu yanmanın sebebi. Yutkunmak istedim ama boğazımdaki yumru izin vermedi. Nefes almak istedim ciğerlerim yandı. Ne kadar kaldım öyle ne kadar içimde yangınlar çıktı, kıyametler koptu anlamadım. Zaman durmuştu sanki. Aramızda geçen kalbin zamanıydı sadece bizim bildiğimiz hissettiğimiz zamandı.

Yıllarca onu gördüğümde ne tepki vermeliyim diye düşünüp plan yapmıştım ben. İlk başlarda suratına tükürüp tokat atmak istiyordum. Sonra zaman geçip onu özledikçe ağlayarak hesap sorarım diyordum kendi kendime. Ama şimdi 6 yıldan sonra onu gördüğümde tek hissettirdiği kalbimde yanan ateşti.

Aklıma gelen anılarla, çektiğim onca acıyla yüzümde donup kalan gülümseme silindi. Kalbimde yandığını hissettiğim ateş buz oldu. Ona yenilmemeye söz vermiştim ben, aşkına yenilmeyecektim. Ben onun yaptıklarının cezasını yeterince çekmiştim şimdi yenilemem dedim kendi kendime.

Başımı dikleştirip ona doğru yürümeye başladım. Bunu neden yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bildiğim tek şey ona yenilmediğimi göstermek istememdi. Ağlamamak ya da kendimi tutamayıp tokat atmamak için sağ elimi yumruk yapıp arkama sakladım.

Aramızdaki mesafeyi kapatıp önüne dikildiğinde gözüm omzundaki yıldızlara kaydı. Teğmendi rütbesi... Derin bir nefes aldım kokusunun burnuma dolma ihtimalini hiçe sayarak... Burnuma gelen barutla karışık onun kokusuydu. Yumruk yaptığım elimi daha çok sıktım.

KALP ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin