Untitled Part 33

2.8K 154 5
                                    


Ayça'nın şaşkınlıkları Ahmet'in hoşuna gitmiştir. Yapmacık değildi. Sanki yıllardır tanıdığı biriymiş gibi onun yanında çok rahattı. Ayça'nın bütün dikkatini kendi üstünde tutarak ondan uzaklaşmasını istemedi. Bu sebeple taze mesleği olan doktorluğunu kullandı.

"Gözlerime bak." Dedi. Ayça ise şüphe içinde denilenin tam tersini yaparak kafasını çevirir.

"Ben doktorum unuttun mu?" dese de değişen bir şeyin olmadığını görünce: "Tam da Kenan'ın anlattığı gibi. Söylenenin tam zıttını yapıyorsun." Diyerek Ayça'nın dikkatini çeker. Ahmet ise yaklaşarak genç kızın gözlerinin içine daha da yakından bakmıştır.

"Gözlerin..." deyip susar. Ayça'nın yeşil gözleri onu yavaşça etkisi altına almıştır. Daha da derine dalmadan kendini geri çekerek kafasını çevirir. Olup biteni anlamaya çalışan Ayça bu sefer kendi isteğiyle Ahmet'in gözlerine bakar. Meraklanmıştır.

"Ne oldu? Ne gördün?"

Ayça'nın bu hareketi Ahmet'i heyecanlandırır. Kendindeki bu hissi anlamlandıramıyordu. Az önce Ayça'yı yanında tutmak için çabalayan genç şimdi ise ondan kaçıyordu. Ayağa kalkarak kapıya yöneldi.

"Kansızsın. " diyerek odadan çıkmıştır.

Ahmet'in birden odadan çıkması ile Ayça yapayalnız kalmıştır. Tüm yalnızlığıyla. Ancak yalnızlığı uzun sürmeyecektir. Tam da karamsarlığa düşecekken odaya gülümseyerek bir kız girer.

"Demek burdasın."

Ayça odaya giren 1.70 boyunda zayıf uzun kıvırcık saçlı genç kıza bakakalmıştır. Bu kız sanki Ahmet gibi Ayça'yı uzun süredir tanıyor gibidir. Bakışları çok sıcaktır.

"Buraya geldiğine inanamıyorum. Gerçekten çok çılgınsın."

"Ben mi?" dedi şaşkınlıkla.

"Çok kabayım pardon. Ben Sinem. Hani telefonda azarladığın kız var ya o."

Kısa bir beyin fırtınası sonrasında kafasını eğerek dilini ısırır. Utanmıştı birden. Sinem ise bunun farkına varıp Ayça'yı rahatlatmak istemiştir.

"Senin yerinde kim olsa aynısını yapardı. Ama artık arkadaşız değil mi? "

"Ben şey.. o gün dedem Kenan'ı isteyince sen de telefonu açınca şey oldum..." Ayça'nın kızaran yüzüne daha fazla dayanamayan Sinem Ayça'nın ellerinden tutarak gülen gözleriyle gülümser. Bakışları sanki konuşuyordu 'önemli değil' diyordu sanki.

"Ahmet'te kaçar gibi gitti bir şey anlamadım. Ama bütün sınıf seni konuşuyor ne yaptın sen öyle? Kenan senden bahsetmişti ancak oyun demişti. Bitecek demişti... " tüm heyecanıyla duyduklarını anlatır.

"Kenan ne anlattı size... benim hakkımda." İlk Ahmet şimdi de Sinem ikisi de Ayça'yı Kenan'dan işittikleri kadarıyla tanıyordu. Ne anlatmıştı, ne kadarını anlatmıştı. Şimdi bir hüzünle bakıyordu yeni tanıştığı genç kızın gözlerine.

"Şey... Kenan'ı çok uzun zamandır tanıyorum. Birbirimizden sakladığımız hiçbir şey yok. Bu durumda seni saklayacak değil ya."

"Ne kadarını anlattı?" dedi merakla.

Sinem bu sohbetin uzayacağını anlamıştır ve cebinden çıkardığı lastik tokayla saçlarını bağladı. Ayça'nın kolundaki seruma ilişerek bir yandan onu çıkarmakla uğraşırken diğer yandan Ayça'ya cevap verir.

"Seni... Dedeni... Evliliğinizi... kısaca her şeyi anlattı. Ama endişelenme Ahmet ve benden başka kimse bilmiyor sizin aranızda geçenleri."

Sinem elinde tuttuğu serum şişesini masaya koymak için ayağa kalkar. Ayça'da peşinden ayağa kalkar ancak Sinem'in "Otursan iyi olur." İhtarından sonra oturmak zorunda kalır.

"Buraya tam olarak neden geldin? Kenan'ı sevdiğin için mi?"

"Buna hakkım yok. Öyle olsa bile Kenan inanmıyor ki. Yalan söylediğimi düşünüyo."

"Haksızda sayılmaz." dedi Sinem. Mahcuptur Ayça. Sözcükler boğazında düğümlenir.

"Biliyorum.. biliyorum hepsi benim yüzümden. Beni boşasın diye geldim. Bundan sonra benim yüzümden üzülmesin diye."

Sinem Ayça'nın tam karşısına çektiği sandalyeye oturur. Kollarını bağlayarak sandalyeye kurulur.

"Bunca yolu boşasın diye mi geldin?"

Ortam sorgu salonuna dönüşmüştür birden. Bir tek sorgu masasıyla tepede sallanan lamba eksikti. Sinem'in sorduğu soruya kafa sallayarak cevap verir. Çünkü biraz daha konuşursa gözyaşları kelimelerinin önüne geçecektir.

"Yalan söylüyorsun."

Ayça şaşkındır.

"Kenan'ı kandırabilirsin ama beni kandıramazsın. Onu sevdiğini anlamak için kahin olmaya gerek yok. Gözlerin her şeyi anlatıyor zaten. Onu severken neden boşanmak için direniyorsun ki?"

"Ne yapsam olmuyor. Onu sevdiğimi söyledim ama inanmadı bana. Nefret ediyor benden. İntikam almak istiyor. Beni hiç affetmeyecek. O kız gelmeseydi bitecekti boşayacaktı beni. "

"Sonra da her şey yoluna girecekti öyle mi?" dedi Sinem.

"Kenan yaşadıklarınızı anlatırken hiçte acı çekiyormuş gibi değildi. İlk defa bir ailesi olduğunu hissettiğini söyleyip mutlu oluyordu. Ona daha önce hissetmediklerini hissetmişsin. O seninleyken mutlu." Diyerek devam eder.

Ayça durulmuştur. Sessizce Sinem'i dinler.

"Ayça. onun nefreti sen değil. Sensizlik. Sensiz kalmaktan korkuyor. Bu da onu hırçınlaştırıyor. O sana aşık olmaya hazırdı. Gerçeği öğrendikten sonra senin bu evliliği bitireceğini biliyordu. Kenan'ı iyi tanıyorum. Senden gerçek nefret etseydi hiç peşinden sürüklemezdi."

"Yani?" dedi Ayça. kafası çok karışmıştır.

"Seni seviyor."

"Ne?" zor bela tuttuğu göz yaşları serbest kalmıştır artık. Bir birinin ardından inen her damla Sinem'i de etkilemiştir.

"Hislerinde yanıldığını benden utandığını söyledi."

"Çünkü çok saçmaladın." Diyerek gülümsedi Sinem.

"Saçmaladım mı?"

"Evet. Sürekli aynı konuları dillendire dillendire bunalttın. Üstüne giderek senden soğumasını istedin. Aklını bulandırarak istediğini elde edeceksin sandın. Hele ki sınıfta yaptıkların çocukçaydı." Dedi. Hatalarını yüzüne vuran genç kızı dinlerken hiç sesi çıkmıyordu. Sinem devan etti.

"Ayça sana son defa soruyorum. Onu seviyor musun?"

Ayça gözlerini kaçırmıştır. Büyük bir yükün altına girmiştir. Bir tarafta annesinin boşan diye diretmesi diğer tarafta içinde gizlemekten yorulduğu aşkı arasında kalmıştır. Ancak bu sefer bastırmayacaktı duygusunu. Sinem'in gözlerine bakarken daha umutluydu.

"Bana yardım edecek misin?"

Şimdi Ayça ve Sinem kafa kafaya vererek yeni bir dönem başlıyordu. Operasyonun adı: "Küçük Sevgilim" . Sinem'in desteği ile her şeye yeniden başlayacaktı.

Parlak fikirler şimdiden başlamıştır bile. Keyfi yerine gelen Ayça ayağa kalkarak pencereye yönelir ve arkasını dönerek "Kıskandırmakla başlayalım mı? hani yalancıktan benim sevgilim olsun Kenan'da beni kıskansın." Der.

Sinem ise Ayça'ya ters bakış atar. Kafasını sallayarak ellerini saçlarına götürür ve karıştırır. Ardından ayağa kalkarak "Çok acemisin. Acele etme Ayça. Ayrıca çok eskidi o numaralar. Unutma artık 'yalancıktan' diye bir şey yok." Diyerek kontrolü eline alır.

Bu küçük odada başlayan dostluk bakalım nelere sebep olacaktır.

0q%S&

KÜÇÜK SEVGİLİMWhere stories live. Discover now