6- ''Sen kendini kaybetmişsin.. ''

3.5K 251 258
                                    

Ve beklenen 18 sayfalık bölüm geldi. Umarım beğenirsiniz.. Beğenirseniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu :) ELEŞTİRİLERİNİZİ içtenlikle bekliyorum. Allah'a emanet olun.. :))



Ellerime uzanan yabancı elin varlığı her ne kadar içimi ürpertse de, onun ellerine tutunmayı istemiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ellerime uzanan yabancı elin varlığı her ne kadar içimi ürpertse de, onun ellerine tutunmayı istemiştim. Belki bulunduğum şu andan kaçmak için, belki de tutunacak bir ele gerçekten ihtiyacım olduğu için bunu istiyordum.

''Gelmeyecek misin ay yüzlü ? ''

Anıl'ın kaşları biçimli bir şekilde yukarı kalkarken, yüzüne de en içten gülümsemesini peydahlamıştı. Karanlığa eşlik eden siyah gözlerinin derinliklerinde ki o ifadeden biraz ürksem de, bana uzattığı elini tuttum ve kalçamı koltukta sürüyerek dışarı çıktım. Anıl taksinin kapısını kapatıp, taksiciye ücret ödedikten sonra çenesinin ucuyla gitmesi gerektiğini gösteren bir işaret yaptı ve taksici saniyeler içerisinde tozu dumanı attırarak gözden kayboldu.

Şuan otoparkın sessizliğinde Anıl ile baş başa kalmıştım ve açıkçası bu durumdan biraz tedirgin olmuştum. Neden onun elini tuttuğumu bilmiyordum. Bilmediğim yerlere dümen çevirmektense, henüz yeni tanıdığım biriyle olmak en azından daha güvenilir geliyordu.

''Şey.. Taksiye bindiğini görünce seni izledim. Bir süre öyle beklediğini fark edince de yanına gelmek istedim. '' Bunu gözlerini benden biraz kaçırarak söylemişti ama çoğunlukla bakışları üzerimdeydi.

''Anladım, '' dedim dudaklarımı birbirine bastırıp gülümserken. Sağ elimi saçımın arasına sokup geriye doğru atarken, kafamı da aşağı yukarı hafifçe sallayarak tebessüm etmeyi sürdürdüm. ''Teşekkür ederim.. Yani.. Şey, beni bu durumdan kurtardığın için. ''

''Gideceğin bir yer yok sanırım. İstersen bizimle gelebilirsin ? '' Baş parmağıyla omzunun gerisini gösterirken, kaşlarım havalandı ve elimi saçımdan indirip kollarımı göğsümün biraz altında kenetledim. Bakışlarımı gösterdiği yere çevirirken, lüks siyah bir araba ve etrafına toplanmış bir kaç kişi gördüm.

''Onlar kim ? '' dedim tırnaklarımı derime geçirirken. Akşam esintisi olduğu için açıkçası biraz üşüyordum ve sanırım Anıl bu durumu fark etmiş olacak ki, aniden üstünde ki ceketi çıkardı ve hızlıca omuzlarıma atıp gülümsedi. ''Şirketten arkadaşlar.. Biraz dışarıda takılacaktık, dilersen bizimle gelebilirsin. ''

Dişlediğim alt dudağımı serbest bırakıp bakışlarımı arabanın olduğu yere çevirince, Burçin'i görmemle kaşlarım iyice çatıldı. ''O da mı geliyor ? '' dedim işaret parmağımla Burçin'i gösterirken. Anıl'ın bakışları Burçin'i bulurken, kafasını bana doğru çevirip usulca salladı. Ceket omzumdan aşağı düşecek gibi olurken elimle kaldırdım ve bıkkınlıkla dışarı nefesimi üfledim.

''Sen Burçin'i tanıyor musun ? '' dedi dişlerinin arasından tuhaf bir ses tonuyla. Kafamı sağa doğru yatırıp dişlerimi gösterircesine güldüm. ''Tanımamak ne mümkün. Doğan Bey'in sekreteri, tanıyorum. Doğrusu pek anlaştığımız söylenemez ama yine de sizinle geleceğim. ''

TÖVBEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin