bölüm 8

184 66 8
                                    

Düznlenen haliyle sizlerle

Keyifli okumalar

Saçlarımı tararken bir yandan da dün olanları düşünüyordum Tuğçe denen kız Enes'ten hoşlanıyordu en azından parti gecesi için durum öyleydi ama Tuna'ya o şekil de yapışması garipti kim birini severken başka biriyle o denli yakınlaşabilirdi ki?

Gizem "Anlat bebeğim" diyerek çadıra girdi ve yanıma oturdu "saçını taraman yarım saat süremez söyle ne düşünüyorsun?" o benim en yakın arkadaşım olduğundan bunu ondan saklayamazdım "Tuğçe parti günü Enes bana çıkma teklifi etti diye beni dövmeye çalışmıştı..." Gizem sözümü kesti "böyle bir olay oldu ve sen bana bunu şimdi mi söylüyorsun?" hesap soran ifadesini takınmıştı hemen "o gün fenalaştığım için söyleyemedim daha sonra da unutmuşum Gizem hem çok da önemli bir mesele değil bu" bir şeyler mırıldandı ne dediğini pek anlayamamıştım tam sorucaktım ki "peki ne düşünüyordun?" diyerek bunu engelledi ben de anlatmaya devam ettim "Tuğçe dün Tuna'ya yapıştı görmeliydin o kadar yakındılar ki" o anı hatırlayınca bir üzüntü gelmişti bana "Tuğçe kim bilmesem de öyle kızlar da var çok da şaşırmamak gerek ama Tuna onu itti mi?" bunun cevabı çok karışıktı "ilk başta sevgilim falan diyordu sonra ben gidicem diyince onu itip peşimden geldi aslına bakarsan aile dostluklarından dolayı numara yapıyorlarmış" Gizem sırıtmaya başladı ne düşündüğünü az çok tahmin ediyordum ama bunu söylemesine izin vermiycektim "sen Tuna'dan..." demişti ki Tuna çadıra daldı arkasından da Fırat kafasını soktu "ne küçük çadırınız var yahu" diye söylenmeyi de ihmal etmedi "Esma benden ne?" Tuna böyle sorunca bir an ne diyeceğimi şaşırdım ve pat diye "hoşşaf yapmak istiyordum" diyiverdim acayip saçmalamıştım ama başka ne diyebilirdim ki

Çadırdan çıktık ve kahvaltıdan önce biraz gezme kararı aldık Gizem bana sokularak sessizce fısıldadı "ikişer ikişer ayrılsak olur mu?" diye sordu başımı olumlu anlamda salladım eğer buna izin verirsem onun kimden hoşlandığını da anlamış olurdum hem Gizem sevinçle "ikişer ikişer ayrılıyoruz" diye bağırdı ve gidip Fırat'ın koluna girdi işte bu iyiydi bende gülümseyerek gidip Tuna'nın koluna girdim ve onlar soldan giderken biz de sağdan gitmeye karar verdik

"Bu iyi oldu aslında Esma çünkü seninle özel olarak konuşmak istediğim şeyler var" başımı olumlu anlamda salladım benim de onunla konuşmak istediğim şeyler vardı "benim de seninle konuşmak istediğim şeyler var" dedim dümdüz yürüyorduk Tuna ellerini cebinden çıkardı ve telefonunu bana uzattı "ne?" dedim bir şey anlamamıştım "mesajlaşmalara gir" dediğini yaptım ve mesajlara girdim iki konuşma vardı birinde zillim birin de de gereksiz yazıyordu "Tuğçe gereksiz diye kayıtlı" dedi zillim diye kayıtlı olan kim diye sormak istesem de ona karışamıycağımı bildiğimden sadece gereksiz'le olan mesajlara girdim

"Tuna bu yaptığının ne demek olduğunu biliyor musun sen?"

"Biliyorum Tuğçe ne olmuş?"

"Bu kadar rahat olman beni delirtiyor"

"Merak etme bundan sonra ikimiz de birbirimize katlanmak zorunda değiliz "

"Nasıl yani?" başka mesaj yoktu Tuna cevap vermemişti ona yani der gibi baktım "benden iğrenmeni istemiyorum bu neden bilmiyorum ama bana kötü hissettiriyor" o da benden hoşlanıyor olabilir miydi? Hayır hayır böyle düşünmemeliydim yanılma payım vardı "anladım" dedim sadece "peki sen ne söylemek istiyordun?" evet şimdi ben ne diyecektim hadi bir an öyle söyledim ama nasıl sorucaktım ki şimdi? "Şey Tuğçe'yle görüşmesen olmaz mı?" kocaman gülümsedi yakışıyordu ona böyle gülümsemek tek bir şey söyledi "olur" ve ben de istemsizce onun gibi gülümsedim

-Gizem-

Fırat'la başbaşa kalmak istediğim için kendime inanamıyordum o uzun zamandır ilgimi çekiyordu ve sonunda onunla beraberdim bu lunaparkta ki gibi değildi lunaparkta o kadar süslenmeme rağmen bana dönüp bakmamıştı bile sadece makineden makineye koşturmuştuk ama şuan yanımız da hiç kimse yoktu etraf sessizdi ve ben onu seyre dalmıştım

"Ne yapmak istersin?" sorduğu soruya cevap olarak "sana sarılmak" demek istedim bir an ama sustum ve sadece yürüdüm bunu ona söyleyemezdim en azından şimdilik "konuşmıycaksın galiba?" bana bakıyor ve benle iletişim kurmaya çalışıyordu başımı kaldırdım ve gözlerinin içine baktım ne demeliydim bilmiyordum ki "tamam o zaman ben konuşurum biraz sana karışmış gibi olacak ama Gizem sen zaten çok güzelsin" ne demek istediğini anlamamıştım ama gene de bir şey demedim devam etmesini bekledim "lunaparka gittiğimiz gün başındaki simler gülümsetmişti beni sanırım özenmek istemiştin ama onların hepsi saçmalık birileri için özenmesende güzelsin o halinle değil bu halinle güzelsin" o gün Esma'yla ilgilenmekten bana bakmaya fırsatı olmadığını düşünmüştüm ama o dikkat etmişti.o gün ki o özenli halimdense bugün ki pasaklı halimin daha güzel olduğunu söylüyordu bir de üzerimde pantolon ve salaş bir badi vardı sadece ve o bana güzel olduğumu söylüyordu, gülümsedim artık konuşmam gerekiyordu "oldu olacak eşofman giyince daha güzel olduğumu söyle"
"Ben pasaklı severim tatlım " dedi ve saçlarımı karıştırmaya başladı güzelim saçlarım ellerinde mahfolmuştu "ben onları ne kadar çok uğraşıp düzleştirmiştim haberin var mı?" elini çenesine götürdü bir süre düşünür gibi yaptı ve "yok" dedi yakışıklı olduğu kadar uyuzdu da bey efendi "eğer düşünce okuma özelliğim yoksa şuan dışından konuşuyorsun" gözlerim fal taşı gibi açılırken ne diyeceğimi bir türlü seçemiyordum "şansımın anneannesi dokuz doğuruyor" dedim niye dedim onu da kimse bilmiyor ya neyse ama en azından Fırat'ın kahkahalara boğulmasına sebep olmuştum "elimi tutmak ister misin?" birden bire sorduğu soruyla afalladım ve çekinerek sordum "neden ki?" ben Esma gibi değildim Esma olsa höst lan ordan derdi ama ben onun elini tutmayı deli gibi istiyordum "az ilerisi zifiri karanlık kaybolma diye diyorum" her şeye cırlayan ben ses tellerimi kaybetmiş gibi konuşmuyordum sadece elimi uzattım ve o da elimi tuttu öylece yürüdük sessizce

Saatlerce yürümüşüzdür belki de ayaklarım yorulmuştu artık elimi Fırat'ın elinden çektiğim de Fırat "ne oldu" der gibi bi bakış attı "yoruldum biraz oturalım" dedim ve otlara oturdum "kene vardır orda" omuz silktim buraların özenle temizlendiğini biliyordum çok meşhur bir kamp merkezine gelmiştik sonuçta ama gene de biraz eğlenceden zarar gelmezdi tabi aklıma gelen fikirle çığlığı kopardım

"Keneeee...kene ısırdı beni " Fırat'ın koluna yapıştım "ne olur kurtar beni üzerimde geziniyor" gözlerinden korktuğu belli oluyordu anlaşılan tartışangillerin aptal sarışını keneden korkuyordu "Fırat lütfen ya kurtar beni" Fırat baya panik olmuşa benziyordu "be-ben ne yapılması gerektiğini bilmiyorum çadırların oraya gidelim bir bilen illa ki vardır" dedi ve beni kucakladığı gibi koşmaya başladı ufacık bir şaka neye mal olmuştu boynuna sarıldım ve kokusunu içime çektim bir daha böyle bir fırsatı yakalayamayabilirdim "Fırat şaka yapıyordum" dedim çekinerek de olsa Fırat gülümsedi siniri bozulmuş gibiydi "ben de sana bir şaka yapıyım o zaman gizem kaybolduk"

Popüler Mahalle Kızı(düzenleniyor)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz