20. BÖLÜM

6.5K 411 7
                                    

######## Mor gözden #########                                 

Derin bir nefes alarak hızla gözlerimi açtım. Alex üstümde yatıyordu. Onu olduğu gibi kucaklayarak evine götürdüm. Dediği valizleri aşağıya indirdim. Tam Alex 'i tekrar kucaklayacakken çikolataları aklıma geldi. Onlarıda yatağın altından aldım. Onları büyüyle saraydaki odasına gönderdim. Dolaptan kan torbasını alarak Alex 'e hırlayarak içirdim. Sonrasında dolaptan üç sandviç aldım. Alexi kucakladım ve kapıyı kapatarak dışarı çıktım. Yoldan geçenler bize bakıyordu ama aldırmadım. Işınlanamazdım çünkü hala güçsüzdüm. Elimdeki gücüde kaybetmemeliyim. Ormanın derinliklerine doğru gittim. Işınlanamadığım için ormanın derinliklerindeki halkın kullandığı geçidi kullanacaktık. Geçide yaklaştığımda kendimi bir ağacın altına attım. Bacaklarımı açtım Alexi oturttum. Başınıda omzuma yasladım. Yorgunum. Güçsüzüm ve açım. Cebimdeki sandvici çıkardım ve yedim. Kendimi garip hissediyorum sanki gücüm artıyormuş gibi. Ikinciyide çıkardım ve bir ısırık aldım. Tam bir ısırık daha alacakken ellerimin tutulmasıyla durdum. Baktığımda , Alex elimi iki eliyle tutmuş ve sandviçi yiyordu. Hepsini yediğinde bana baktı. 

-Başka var mı?  dediğinde cebimdekini verdim. Onun yarısını yiyince durdu.

- başka var mı?  Dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım. Yemediği yarımı bana verdi. Ayağa kalktı ve etrafa bakındı. Bende bu arada sandvici bitirmiştim. 

- nerdeyiz? Abimi özledim. Işınlandık mı? Diye sordu. Ve geçitten tarafa yürüdü.

- Ormanın derinliklerindeyiz. Güçsüz olduğum için ışınlanamadık. Şuan kendimi güçlü hissediyorum. Sandviçlerin içinde ne vardı? 

- kurbağa bacağı, kertenkele kuyruğu, yılan dili falan vardı.       Diyip bana baktı. Midem bulandı.

- şaka yaptım. Normal sandviç. Sadece kendime özel büyü yaptım.   Diyince rahatladım.

-Seni elindeki dövmeyi neden yaptırdın? Senin prens olduğunu kimse bilmiyor muydu?      

- hayır doğduğumdan beri var.

-benim yok. Yani ben prenses değilim.

- hayır bu ülkene girdiğinde oluşur. Senin şaçların neden hep böyle toplu?( örgü topuz)

- çok uzun olduğu için.

 Biraz daha yürüyünce geçit kapısısı gördük. Alex geçit kapısına yaklaşmaya başladı.                     

- bu ne? 

-geçit kapısı.           Dediğimi tekrarladı.

- geçit kapısı.

- hoşgeldin melez prenses. Ülkenize hoşgeldiniz. Geleceğinizi biliyordum. Bundan 1000 asır önce konuşmayı bıraktım. Sizin gelmenizi bekledim tekrar konuşmak için. Adım Oxparation. Oxparation ülkesinin geçit kapısıyım.   

Oha geçit kapısı konuştu. Ben onun konuşmasını efsane sanıyordum.

- merhaba Oxparation. Hoşbuldum.

-Efendim sizden birşey isteyebilir miyim?

- tabi nasıl bir şey?

- size sarılmak istiyorum. Izin verir misiniz? 

- olur ama nasıl?

dediğinde aynadan bir ışık topu çıktı ve insan şekline döndü. Ama hala ışıktı. Alexe sarıldı. Alex ışıktan görünmüyordu. Daha sonra tekrar aynaya gitti. 

- sağolun efendim. Beni çok mutlu ettiniz. Saraya gitmek için geçebilirsiniz.

- bende senden birşey istiyorum.

- elbette ki majesteleri.

Alex ona yaklaştı ve bir şeyler söyledi.                 

- tabiki efendim.

Dedi ve Alex geçit kapısından geçti. Bende hemen arkasından gittim ama ülkede kokusunu alamıyordum. Belki hızını kullanarak saraya gitmiştir. Saraya ışınlandım. Etrafta kimse yoktu. Toplantı salonuna girdiğimde herkesin burda olduğunu gördüm. Ama Alex yoktu. Annemi gördüğümde ona sormaya karar verdim.

-anne Alex geldi mi?

-hayır oğlum gelinimi görmedim. Yine mi atlattı seni? Hadi yürü revire yaranı pansuman etsinler. Diyerek beni revire götürdüler.

&&&&&&&&& Alex 'ten &&&&&&&& 

Geçit kapısına yanlız kalmak istediğimi ve aşağısı deniz olan bir yamaca götürmesini söyledim. Geçitten geçtiğimde çok güzel bir yerdeydim. Çok uzaktan saray görünüyordu. Sonra elimde birşey hissettim. Bileğim hafif sızladı. Bakışlarımı bileğime getirdiğimde bir taç işareti gördüm. Ben gerçekten bu ülkenin prensesiyim. 

MELEZ ( ARA VERİLDİ )Where stories live. Discover now