Bölüm 6

1.8K 115 15
                                    

"Hyung neden öyle söyledin?" İçeri geçtiklerinde sordu Taehyung.

"Neyi neden söyledim Tae?"
Jimin sandalyesine otururken sordu.

"Yeni gelen çocuğun yakışıklı olduğunu. Arkası dönüktü. Yüzünü görmedin ki?"

Jimin omuz silkti ve gülümsedi.
"Arkasının dönük olduğunu Yoongi görmedi. Söylediğim şeyin onu sinir edeceğini de biliyordum. Çünkü kendi deyimiyle mükemmel ama bana göre tam bir göt deliği olan Min Yoongi asla başkasıyla karşılaştırılmaktan hoşlanmaz."

"Hyung, çok fenasın..." Taehyung derin bir nefes alarak konuştuğunda Jimin'in gülümsemesi yüzüne yayılmıştı.

"Yine de hyung... belli oluyor ki daha dün gece fazla yırtıcı ve zevk verici dakikalar geçirmişsiniz. Yani bu yaptığın pek etik değil gibi." Kıkırdayarak konuştuğunda, Jimin'in gülümsemesi silinmişti bile. Elindeki kalemi Taehyung'a fırlattı ve oturduğu sandalyeye yasladı sırtını.

"Yok öyle bir şey. Git işini yap."

"Pekala..."

~~~~~~~~~~

"Seni annem gönderdi yani?" Yoongi karşısındaki uzun boylu adama sordu şüpheli bakışlarıyla. Nedensizce sevmemişti bu herifi.

"Evet. Telefonda sana da söylediği gibi beni annen gönderdi."

"Pekala. O gönderdiğine göre bir süre deneyebiliriz. Yarın başlarsın işe. Sabah 8'de burada ol."
Söyledikten sonra lavobaya gitmek için ayağa kalktı ve hızla ayrıldı diğerlerinin yanından.

"Hep böyle midir?" Woo Bin bileğindeki saati düzeltirken sordu Jungkook'a.

Jungkook gülümseyerek omuz silkti.
"Otoriter ve soğuk kanlıdır her zaman. Ama kalbi gerçekten çok iyidir. Zamanla daha iyi tanırsın. Şu anda Jimin hyunga sinirli o yüzden yüzüne bile bakmadan konuşmuş olmalı."
Cümlelerini bitirdiğinde karşısındaki adama baktı gülümsemesini bozmadan.

"Jimin?" Tuhaf bir şekilde isim tanıdık gelmişti.

"Karşı dükkanın sahibi. Çok atışırlar. Jimin hyung gelmeden önce Yoongi hyunga senin çok yak-"

"Kook ben geldim~"

Jungkook'un lafı Taehyung tarafından kesildiğinde Kook gülümseyerek oturduğu yerden kalktı ve sevgilisinin yanına gidip kolunu omzuna attı.

"Hoş geldin. Jimin hyung nasıl izin verdi? Kafe kalabalık görünüyor."
Çenesiyle karşı dükkanı işaret etti küçük olan.

"Bilmiyor ki. Habersiz çıkıp geldim. Ho Seok idare etsin biraz banane. Seni özledim. "
Tae gülümseyerek söylediğinde diğeri de gülümsemişti. Alnına bir öpücük kondurdu Kook, sevgilisinin.

Woo Bin'in gözleri gördükleriyle büyümüş ve ağzı iki metreye yakın açılmıştı. Jungkook uzun olana baktığında oldukça şaşırmış olduğunu görünce tebessüm etti.

"Dostum, bana homofobik olmadığını söyle?"

"Oh? Oh, şey ben değilim hayır. Sadece ilk kez..." ikisini işaret edip gülümsedi zorlukla.

Jungkook onun bu haline kahkahalar atarken Taehyung adamı süzüyordu.

"Kook... Bu adam yeni garson mu?"

"Evet bebeğim, neden?"

Taehyung gözlerini uzun adamdan ayırmadan yutkundu ve konuştu.

"Jimin kesinlikle haklı. Yoongi garson olup bunu patron yapmalı!"

~~~~~~~~~~~~~~

"Ho Seok, Taehyung nerede?"
Elindeki kağıt havluyu çöp kutusuyla buluşturduktan sonra sordu tepsiyle oradan oraya koşuşturan çalışanına.

"Ah, şey, şeyde... t-tuvalet tabi ya tuvalette."
Ho Seok zoraki bir gülümseme eşliğinde söyledi patronuna.

"Tuvalette az önce ben vardım. Dökül at suratlı herif. Nerede o?"
Jimin kollarını göğsünde birleştirip sordu.

Ho Seok bir süre sessiz kaldı fakat üzerindeki sert bakışları hissettiğinde konuşması gerektiğini ve bir kaçış yolunun kalmadığını anlamıştı. Sesli bir nefes verdi.

"Karşıda. Jungkook'u görmeye gitti. Hemen çağırabili-"

"Gerek yok ben onu getirmesini bilirim."
Jimin karşı kafeye bakarak ve dişlerini sıkarak konuştuğunda Ho Seok diğerinin çok zarar görmeden kurtulabilmesi için dua etmeye başlamıştı bile.

Jimin ellerini birbirine kenetleyip parmaklarını kütlettikten sonra derin bir nefes aldı ve yüzüne sinsi bir gülüş yerleştirip kafeden dışarı çıktı. Karşı kafeye doğru adımlarını hızlandırırken yapacaklarını sıralıyordu kafasında.

~~~~~~~~~~~~

"Gerçekten çok yakışıyorsunuz ve ben düzüm dostum. Yani endişelenme Kook."
Woo Bin gülümseyerek kapının önüne geldi ve ikilinin omuzlarını sıktı hafifçe.

"Yani şansın yok Kim Taehyung."
Kook tripli ses tonuyla söylediğinde Taehyung sevgilisine sarılıp yanağına sulu bir öpücük kondurdu.

"Şansa ihtiyacım yok zaten. Çünkü sevdiğim adam zaten, benim."
Söyledikleri diğerinin yumuşamasını sağlarken Woo Bin hala gülümseyerek ikili izliyordu. Gözü kapıdan dışarı kaydığında kendilerine doğru sinirle yürüyen birini gördü. Yüzünü seçemiyordu ama fazla sinirli olduğu belliydi. Diğerlerini dürtüp gözleriyle baktığı yeri işaret ettiğinde ikili dönüp işaret edilen yere baktı.

"Siktir. Jimin geliyor. Kesin Ho Seok malı söyledi. Sakla beni Kook!"
Taehyung dudaklarını ısırarak konuştuğunda Jungkook sevgilisine baktı.

"En az senin kadar korkuyor olmasam yapardım bebeğim."

Jimin kapıyı açıp hızını kaybetmeden yürümeye devam ettiğinde önündeki çıkıntıyı fark edemeyip takıldığında dengesini kaybetmesiyle tüm siniri uçup gitmişti.

Woo Bin dikkatle karşısındaki sinirli adamı izlerken üzerine düşen bedenle kollarını onun beline doladı.
Jimin tiz bir çığlık atarak uzun olanın kollarına tutunurken gözlerini kapatmıştı istemsizce.

"Hyung iyi misin?!" Kook bağırarak sorduğunda Jimin gözlerini açıp bir iki kez kırpıştırdı. Sesin geldiği yöne bakışlarını çevirip iyi olduğunu belirtircesine kafasını salladı.
Sonrasında kendisini tutan kolların sahibine bakmak için kafasını çevirdiğinde gözlerini büyüttü.

"Kim Woo Bin!?"

Woo Bin de ondan farksız değildi.

"Park Jimin!"
Duyulan ses Woo Bin'e değil kafe sahibi Min Yoongi'ye aitti.

------------------

Umarım beğenirsiniz :)

Yorumlar çok değerli o yüzden yorum yaparsanız çok mutlu olurum kkk

glambition_eunhae umarım beğenirsin hayatım seni seviyorum ^3^

A Pinch Of LoveМесто, где живут истории. Откройте их для себя