Bölüm 1

1.8K 101 48
                                    


Yaz sıcağı tüm kasabayı yakıp kavuruyor dışarıdan insanların sesleri geliyordu. O ise merkezden döndüğünden beri yaptığı gibi dışarıya çıkmayı reddetmiş, yatağına uzanmış boş boş tavana bakıyordu. Bütün yaz böyle geçmişti. Bahçeye çıkar gülleriyle ilgilenir, yemek yer, kitap okur ve yatağına uzanarak tavana bakardı. Jenna ve Nick ile görüşmek dışında dışarı çıkmazdı. Hatta bir gün babası psikolojisinin bozulduğundan endişelenerek onu bir doktora götürmeyi teklif bile etmişti. O ise iyi olduğu konusunda babasını ikna etmeyi başarmıştı.

Tatil boyunca yaşadıklarını düşünmediği bir gün bile olmamıştı. Aklından Eric'in ölmeden önce son bakışı geldi, ürpererek düşüncelerini dağıttı. Eric onun için hayatını feda etmişti, belki de şu an yaşamayı hak etmiyordu. Zaten böyle düşündüğü için kendini tamamen hayattan soyutlamıştı. Camın önünde gezen bir şey dikkatini çektiğinde yatağından doğruldu. Bu şey yavaşça camın içinden geçerek kafasının üstünde bir tur döndü. Ashley bunun bir ordist olduğunu görünce derin bir nefes aldı. Ordist göz hizasına gelince robotik bir sesle konuşmaya başladı.

"Ashley Morris, yarın sabah saat sekizde Koruyucular Kuruluna gitmek üzere bahçede hazır bulunmanız gerekiyor..." Aynı hızla kafasının üstünde bir tur daha attıktan sonra geldiği gibi camdan çıktı.

Ashley ne yapacağını bilemedi. Merkeze gitmesine bir hafta kalmıştı ve babasına daha hiçbir şey söylememişti. Belki de merkezden atılacak ve buna gerek kalmayacaktı. Sonra da o iğrenç liseye geri dönecek eğitimine devam edecekti. Bu düşüncenin vermiş olduğu huzursuzlukla yüzünü ekşitti. Aslında yapması gereken bir görevi vardı fakat bunu hep ertelemişti. Yakınlarında oturan Eric'in ailesini ziyaret edip özür dilemek istiyordu ama cesareti yoktu. Hem ailesine ne diyecekti ki? Karşılarına çıkacak öylece özür mü dileyecekti? Bir anda cesaretini toplayarak üstünü giyindi ve evden çıktı.

Eric'in evi çokta uzakta değildi, yürüyerek evlerinin önüne geldi. Bahçe kapısından girmeden önce duraksayarak derin bir nefes aldı. Kapıdan girdiğinde ağır adımlarla evin kapısına ulaştı. Kalbi deli gibi çarpıyor ne yapacağını bilemiyordu, belki de geri dönmeliydi. Saniyeler içinde vazgeçerek zile bastı ve basar basmaz pişman oldu. Kapıyı siyah kısa saçlı, mavi gözlü ve klasik bir etek ceket takımı giymiş bir kadın açtı. Sorgulayan gözlerle ona baktı.

"Şey... Ben Ashley, Eric'in arkadaşı. Sizi ziyaret etmeye gelmiştim."

Kadın Ashley'e tiksinen gözlerle baktı, belli ki ona çok kızgındı. Tam ağzını açıp bir şey söyleyecekken içeriden narin bir kız sesi duyuldu.

" Anne misafirimizi içeri almayacak mısın?"

Kadın hiçbir şey söylemeden Ashley'nin girebilmesi için birkaç adım kenara çekildi. Ashley içeri girdiğinde büyük bir salonla karşılaştı. Salonla birleşik olan mutfaktan elinde bir fincanla uzun açık sarı saçlı, mavi gözlü güzel bir kız salona doğru gelerek kanepeye oturdu.

Kız, " Otursana Ashley" dedi.

Kız Ashley'e otursana diyene kadar kapının önünde öylece dikildiğinin farkında değildi. Yavaş adımlarla kanepeye yaklaştı ve sessizce kızın karşısında ki kanepeye oturdu. Kadın oturmadan ayakta dikildi. Ashley'nin tam tepesinde duruyordu bu çok rahatsız ediciydi. Ashley hemen konuya girdi.

" Size karşı çok mahcubum, gerçekten çok üzgünüm. Eric beni korurken öldü, keşke o değil de ben ölseydim..."

Kadın sert ve otoriter bir ses tonuyla sözünü kesti. " Evet, oğlum senin yüzünden öldü, bunun affedilir bir yanı yok. Şimdi işe gitmem gerekiyor." Ashley'i yukarıdan süzerek ekledi, " Ve sende sanırım kalkıyordun."

Geyna-Zaman KapısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin