Suratına Vurulan Gerçekler

84 30 0
                                    

Okul çıkışı Mustafa evin olunu tuttu. Eve giden yolda arkadaşlarıyla karşılaştı. Arkadaşlarından birisi Mustafa'ya " gece partiye gelecek misin? Sabaha kadar eğleneceğiz" dedi. Mustafa'nın içinde harlanan iğlik, doğruluk ateşi yürüdüğü karanlık yolu aydınlatmıştı. Ve artık yolun sonunda ne olduğunu görebiliyordu. Babasının demek istediği de buydu.


Babasının kendini izlediğini düşünerek arkadaşlarına "hayır ben gelmiyorum namaza gideceğim oyalamayın beni" dedi. Mustafa arkadaşlarının yanından uzaklaşırken arkasından gelen kahkahaları aldırmadan yoluna devam etti. Evine vardığında dış kapıyı yavaşça açtı ve içeri aynı babasının yaptığı gibi "bismillahirrahmanirrahim" diyerek girdi.


Sorumluluklarını yerine getiren yani tamda babasının istediği gibi bir evlat olması onu mutlu ediyordu. Üstünü değiştirip abdest alıp namaz kılmak üzere camiye gitti. Caminin yolunda arkadaşları sırf eğlence olsun diye yolunu kesip dalga geçiyorlardı. Mustafa daha birkaç gün önce bunlar gibi olduğundan kendinden utandı. Eski arkadaşlarına aldırmayarak caminin kapısından içeri girdi.


Cemaatle birlikte namazını kıldıktan sonra camiden çıkıp evin yolunu tuttu. Namaz kılarken içini doldurup taşan o mutluluğu tatmak için günde beş vakit namaz kılıyordu. Hatta namaz saatlerini iple çekiyordu. Ama onu çok zorlayan konularda vardı. Nicedir bağımlısı olduğu maddeyi kullanmıyordu. Sigara içmiyordu. Bu onu çok zorluyordu.


Zamanında girdiği kötü yoldan kendini çıkartmak için çok çabalaması gerektiğini biliyordu. Eski yaşantısından geriye ne kaldıysa unutmaya çalışıyordu. Artık doğruyla yanlışı ayırt etmeyi öğrenmesi gerekiyordu bununda en güzel yanı babasını hayal edip kara vermesi.


Bütün sorumluluklarını tas tamam yerine getiren Mustafa'nın hayatı çok değişmişti. Artık bir düzeni vardı. Sürekli okuluna gidiyor, dersleri aksatmıyor ve namazın hiçbir vaktini kaçırmıyordu. O sene sınıfta kalmayı neredeyse garantilemiş olan Mustafa hayatının en doğru kararını alarak hayatın üstüne yığdığı sorumluluklardan kaçmayarak. Ortalamasını geçer nota taşımıştı ve ikinci kez sınıfta kalmamıştı. Kendiyle gurur duyuyordu. Neticede hayatını düzene sokmayı başarmıştı.



Senenin son günü karne dağıtılmak için okulda toplanılmıştı. Herkesin karnesi dağıtılmıştı. Bir tek Mustafa'nın karnesini vermemişti sınıf hocası. Karnesini alan herkes yavaş yavaş sınıfı terk etmişti. Sınıfta Mustafa ve sınıf öğretmeni kalmıştı bir tek.


Mustafa öğretmenine " hocam neden karnemi vermiyorsunuz" dedi. Öğretmeni Mustafa'ya "seninle konuşmam gerekenler var o yüzden seni en sona bıraktım" dedi. Mustafa öğretmenine sizi dinliyorum demeden öğretmen konuya girdi.


"bak oğlum baban ölmeden on dakika önce benimle konuşmuştu. Ben ona senin durumunu son raddede olduğunu doğru yola dönmez ise bir daha asla düzelmeyeceğini söylemiştim. Gerçekleri bilmesine rağmen duyması ya da aileden başka birinin bunu söylemesi biraz onu üzdü. Sen belki izledin mi bilmem ama ben kaza anının kamera kayıtlarını defalarca izledim. Kazada şoförün hiçbir suçu yok. Kazanın olma sebebi babanın yola bakmadan çıkmış olmasıydı. Peki, baban neden yola bakmadan çıktı biliyor musun?" dedi.


Mustafa öğretmenin anlattıkları karşısında afallamıştı. Adeta tren çarpmışçasına dağılmıştı. Kekeleyerek öğretmenine " hayır bilmiyorum " dedi. Öğretmen adeta karşısındakini silahla vururcasına kelimelerine devam etti.


" Babanın o gün sana nasıl doğruları öğreteceğini, sorumluluklarını sana nasıl geri kazandıracağını düşünüyordu. Bunları düşündüğü için dalgındı ve o sırada bakmadan yola çıktı. O gün iki eve de ateş düştü. Baban vefat etti, arabayla istemeden vuran adam hapis cezası yedi çocukları yetim kaldı. Düşün bakalım bütün bu olayların ana sebebi ney" derken karnesini Mustafa'ya uzattı.


GERÇEK SORUMLULUKLARIMIZWhere stories live. Discover now