(Multimedya: Sıla'nın çektiği fotoğraf -bebeğin taçsız hali-)
Bugün Gece için bir ilki daha gerçekleştirdik. Sabah kalktığımda ağlamıyordu. İlk iş tuvalete girip işlerimi hallettim ve hemen aşağı inip odasına baktım. Meraklanmıştım biraz ama gördüm ki uyuyordu miniğim. Yanına gidip alnına hafif bir öpücük kondurdum. Rahat bir nefes alıp odasından çıktım ve aşağı indim. Batu şirketteydi. Ayşe Abla da izinliydi. Anne-kız baş başaydık anlayacağınız bugün. Gece uyanana kadar kendi kahvaltımı yapmak için mutfağa girdim. Bir şeyler hazırladım ve telefona bakınarak kahvaltımı yaptım. Mutfağı toplarken Gece'nin ağlamasını duyup gülümsedim. "Geldim annem, geldim!" diye seslenerek odasına çıktım. Beşiğe yaklaşıp kucağıma almak için öne eğildim. Beni görünce susmuştu. Kucağıma alıp öptüm ve "Günaydın prensesim benim." dedim. Mutfağa indik. Onu sandalyesine oturtup mamasını hazırlayıp yedirdim. Mutfağı da topladıktan sonra tekrar odasına çıktık. Emzirdikten sonra oynatmaya başladım. Derken kesik kesik "Ağ-ne!" dedi. Şok olurken gözlerimi büyütüp "'Anne.' mi dedin sen?" diye şakıdım. Ama Gece'den sadece tuhaf sesler geliyordu. "Bir daha de bakayım. Bir daha de, hadi bak, an-ne." diyip söyletmeye çalıştım. Tam o sırada aşağıdan telefonum çaldı. Kucağımda Gece'yle salona indim. Aslı arıyordu. "Allah Allah, hayırdır?" diye mırıldanıp telefonu açtım. "Merhabalar Sıla Hanım. Rahatsız ediyorum ama şirkette size ihtiyaç varmış, Adnan Bey aramamı istedi. Kendileri toplantıdalar da..." dediğinde duraksadım. Gitmesine giderdim de Gece ne olacaktı? Aslı beklediği için onu kısaca "Tamam Aslıcım, ben gelmeye çalışacağım. Görüşürüz." diyerek yanıtlayıp telefonu kapattım. Gece'ye "Bakalım seni kime bırakabiliriz?" diye mırıldanarak rehberi açtım. Çetenin anneleri birliktelerdi. Onlar olmazdı. Kızlar desen, her biri farklı bir alemdeydi. Kısacası kimse uymuyordu. Aklımdan "Ayşe Abla da tam izin alacak günü bulmuş yani!" diye geçirdikten sonra Gece kucağımda "Ne yapacağız, mecbur ikimiz gideceğiz. Hadi bakalım, giyinelim." diyerek yukarı çıktım. İlk önce Gece'nin odasına girdim. Onu yerdeki oyun halısına bırakıp dolabından kıyafet çıkardım. Kıyafetlerle birlikte Gece'yi de kucağıma alıp çatıya çıktım. Gece'yi yatağa koydum ve ben de yanına oturup onunla tatlı tatlı oynayarak üstünü giydirdim. Sonra kalktım ve yanına yastık koyup giysi odasına geçtim. Siyah taytımı ve tozpembe bluzumu giydim. Bluzun eteklerini de taytımın içine sıkıştırdım ve hafif potluk verdim. Ayağıma da tozpembe topuklularımı geçirdim ve kot ceketimi de alıp odaya döndüm. Gece'ye kısaca bakıp tuvalet masama oturdum. Hafif bir makyaj yapıp saçlarımı açtım. Doğal dalgası hoş duruyordu. Elimle havalandırmakla yetinmiştim. Koluma saat, boynuma da küçük bir kolye taktım ve parfümümü sıktım. Hazır olunca tozpembe, askılı çantamı da hazırladım ve Gece'yi de alıp aşağı indim. Eşyaları ve Gece'yi bırakıp kızımın çantasını hazırlamaya odasına çıktım. Her şey hazır olduğunda sonunda evden çıkabilecektik. Ama kızımla hiç fotoğraf paylaşmadığım aklıma geldi ve önce onunla telefonumu alıp yerdeki siyah halının üstüne oturdum. Pozisyonu ayarlayıp fotoğrafı çektim. Sonra da Instagram'a girip altına "Baba'yı ziyarete mi gidiyoruz?" yazıp Batu'yu da etiketleyerek paylaştım. Son toparlamaları yapıp evden çıktım. Güneş gözlüğümü de güç bela takabildim. Arabama ilerleyip Gece'nin çantasını arkaya bıraktım. Diğer taraftan da Gece'yi koltuğuna oturttum. Kendi yerime geçip çantamı yan koltuğa attım ve kemerimi de taktıktan sonra park yerinden çıktım. Kapıdaki korumalara "Şirkete gidiyorum, Batu'nun haberi var." diye kısa bir açıklama yaptım ve şirketin yolunu tuttum.
Şirketin önünde durduğumda korumalardan biri gelip kapımı açtı. Teşekkür ederek indikten sonra arkadan Gece'yi ve çantasını alıp içeri girdim. Çalışanlar "Hoş geldiniz Sıla Hanım." diyerek selamlarken ben de başımı eğerek karşılık veriyordum. Yukarı çıktığımda Aslı, Gece'yi de görünce şaşırmıştı. "A-a hoş geldiniz." dedi şok olmuş bir şekilde. Ben aksine gülümseyip "Hoş bulduk." diye karşılık verdim ve "Odamdayız." diye de ekleyip odama geçtim. Kapıda "Sıla Arslan" yazması beni gülümsetirken girdim içeri. "Gel bakalım..." diyerek Gece'yi uzun koltuğa oturtup çantasını da yanına koydum. Kendi çantamı masama bırakıp üstümdeki kot gömleği de askıya astım. Telefonumu taytın arka cebine koyup tekrar Gece'ye yöneldim. Üstündeki hırkayı da çıkartıp çantasının üstüne koydum ve onu kucağıma alıp kendime döndürdüm. "Gidelim mi babaya, ha, gidelim mi?" diye şirinlik yaparken o da gülümsedi. Bir kez daha öpüp "Gidelim hadi." diyerek ayaklandım. Odadan çıkıp Batu'nun odasına doğru ilerledim. Masaların önünden geçerken Aslı'ya "Batu odasında mı?" diye sordum. O da gülümseyip "Evet. İsterseniz ben bebeği tutayım?" dedi. Gece'ye bakıp tekrar ona döndüm ve "Yok sağ ol. Babası da görsün biraz." diyip yoluma devam ettim. Odaya vardığımızda kapıyı çaldım. İçerden bıkkın bir "Gel!" sesi duyulunca gülerek içeri girdim. Batu bizi görünce "Lan!" diye şakıyarak ayaklanıp yanımıza geldi. "Gece'm..." diyerek kızını kucağına aldı ve öptü. Sonra da "Hoş geldin bebeğim." diyip boştaki kolunu da benim belime sardı ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Ayrıldığımızda "Burası dosya dolu, senin odaya geçelim mi biz?" dedi. Ben de onaylayınca masadan telefonunu aldı ve odadan çıktık. Batu Gece'yle oynaya oynaya odama doğru ilerlerken ben de gülümseyerek peşlerinden ilerliyordum. O sırada aklıma gelen şeyle "Aa Batu, Adnan Baba'ya uğrasaydık. Hem Gece'yi görsün hem de bana iş verecekmiş, ne vereceğini öğreneyim." dedim. Batu duraksayıp bana döndü ve "Aman bir mekan var, içine baktırıp çizim yaptıracak. Boş ver, gel oturalım biraz." dedi. Sonra da Gece'yi öpüp "Hem bu yavru da anne babasıyla vakit geçirsin biraz." diye ekledi. Ben de elim mahkum "Peki." diyip ilerlemeye devam ettim. Tam asistan masalarının önünden geçerken arkamızdan "Gece seziyorum!" bağırışı duyuldu. Arkamıza döndüğümüzde odalarından çıkmış olan Yiğit ve Denizalp'i gördük. Yiğit, Gece'yi görüp "Bebe lan, bebe gelmiş!" diye bağırdı ve bize doğru koştu. Ben aralarından çekildiğim sırada Yiğit de yanımıza varmıştı. Ellerini Gece'ye doğru uzatıp "Ver bakayım Gece prensesi bana." dedi. Ben koyduğu sıfatlara gülerken Batu "Çek o ellerini kızımın üstünden." diye tersledi otoriter sesiyle. Denizalp o sırada yanıma gelmişti. "Yengem hoş geldin." diyip kolunu belime doğru uzattığında ben de "Hoş buldum." diyerek sarıldım. Ayrıldığımızda hala tartışmakta olan Batu'yla Yiğit'i görünce güldüm. Aynı zamanda da "Ay Batu ne uzattın, ver şu çocuğu artık." dedim. Ama keşke demeseymişim... Çünkü bu sefer bana dönüp "Hayır." dedi ve arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Yiğit'se "Ya yenga!" diyip dudağını sarkıtarak bana baktı. Haline gülüp yanağını sıktım ve "Babamız izin vermedi, kusura bakma amcacım." diyip Batu'nun peşine takıldım. İçeri girdiğimde suratını şekilden şekle sokup Gece'yle oynuyordu. Gülerek yanlarına oturduğum sırada Yiğit, Denizalp ve bir de ek olarak Kuzey içeri girdiler. Kuzey de "Yengem hoş geldin." dediğinde kalkıp onla da sarıldım. Ayrıldığımızda tekrar yerime oturacaktım ki Batu'nun çatık kaşlarıyla karşılaştım. "Ne?" dediğimde "Ne bu samimiyet?" diye tısladı. Göz devirip oturmaktan vazgeçtim ve "Ben Adnan Baba'ya gidiyorum." diyip odadan çıktım. Adnan Baba'nın odasına doğru ilerlerken asistan masalarının önünde karşılaştık. Beni gördüğünde genişçe gülümseyip "Kızım hoş geldin." dedi. Ben de "Hoş bulduk babacım." diye yanıtladım ve sarıldık. Ayrıldığımızda "Nerde benim torunum?" diye sordu. Ben de "Odada. Babası özlemiş galiba biraz, bırakmadı geldiğimizden beri." diyip göz kırptım. "İyi bakalım. Bana vermek zorunda kalacak ama. Gidelim hadi." dediğinde odaya geçtik. İçeri girdiğimizde Batu, Gece'yi gıdıklıyordu. Yanlarından her ayrıldığımda yaptığı gibi... Yine kızarmıştı çocuk. "Batu!" diye cırladığımda hızla durup bana döndü. Sinirli bir şekilde ona bakarken sırıtarak "Hayatım?" dedi. Onu takmayıp "Kızartmışsın gene çocuğu ya! Yapma diyorsak bir bildiğimiz var değil mi? Allah'ım, delireceğim!" diye söylenerek ona doğru ilerledim. Yanından Gece'yi aldım ve "Sana ceza, gün boyu dokunamayacaksın Gece'ye." diyip sırıttım. Batu ise gülen suratını düşürüp ayağa kalktı ve Gece'ye uzanıp "Yok öyle şey. Ver kızımı bana." dedi. Sağ tarafıma doğru dönüp "Vermeyeceğim. Doğuran benim, ben ne dersem o olur." diyerek kapıdan çıktım. Tam onun odasına gidiyordum ki arkamdan "Lan yapan da benim, versene çocuğu!" diye seslendi. Olduğum yerde durup kaşlarımı çatarak arkamı döndüm ve "Tek başına mı yaptın?" diye tersledim. Batu göz devirip "Of, konuşmanın gittiği yerlere bak ya! Ver kızımı da bitsin bu eziyet." dedi. Ben de farkına varmıştım saçmalığın ama "Ceza cezadır." diyip kendi odama doğru ilerledim tekrar. Aslı'yla Merve'nin önünden geçerken gülümsediklerini görünce duraksayıp onlara döndüm. Aslı "Bir kere kucağımıza alabilir miyiz?" dediğinde Batu da iyice sinir olsun diye "Tabi." diyerek Gece'yi ona uzattım. Batu yanıma adeta ışınlanıp "Hayatım, benim kızımı bana vermeyip onlara mı veriyorsun?" diye sordu. Aslı tedirgin olurken ben gayet rahat bir şekilde ona döndüm ve "Evet." dedim basitçe. O ise oflayıp "İyi ya." dedi ve kendi odasına doğru gitmeye başladı. Biraz ilerlemişti ki Gece'den bir "Be-ba." sesi duyuldu. Batu bize dönerken ben de Gece'ye döndüm hızla. Batu "'Baba.' mı dedi o?" diyerek yanımıza gelince başımı sallayıp "Galiba. Sabah da 'Anne.' demişti." diyerek onayladım. Bu sefer "Ne?" diyerek bana döndü. Anlamsızca ona baktığımda ise "İlk 'Baba.' diyecekti ya!" diye yakınıp yüzünü astı. Bu haline gülüp "Abartmasan mı?" dedim ve yanağından öptüm. O sırada Yiğit "Bebe!" diye bağırarak yanımıza geldi ve Aslı'ya doğru kollarını uzatıp "Bebe'yi bana ver." diye emretti. Aslı da vermek zorunda kaldığında Batu neyse ki bir şey dememişti. Ama o an onun neden daha önce Gece'yi Yiğit'e ayar çektikten sonra verdiğini anlamıştım. Yiğit, Gece'ye "Bebem! Canım bebem!" diyip duruyordu. Batu da dayanamamış olacak ki "Lan, oğlum, 'Bebem.' diyip durmasana kızıma!" diye bağırdı. Gece, Yiğit'e gülerken birden suratını düşürüp gözlerini kırpıştırmaya başlayınca ağlayacağını anlayıp Yiğit'ten aldım ve "Ah Batu, ah!" diye söylenip odaya doğru ilerlemeye başladım. O sırada Gece de tahmin ettiğim gibi ağlamaya başlamıştı. Bir yandan onu susturmaya çalışırken bir yandan da odaya doğru ilerliyordum. Batu "Herkes odasına." diye emir verdi arkamdan ve anladığım kadarıyla peşimize takıldı. Adnan Baba da çoktan kendi odasına geçmişti. Odamda yalnız kaldığımız sırada Gece uyudu. Batu yanıma yaklaşıp "Özür dilerim." diye fısıldadığında ben de ona dönüp "Neden?" diye karşılık verdim. "Hiç istemediğin hareketler yaptım. Gece'nin yanında bağırmak ve Gece'yi gıdıklamak gibi..." dediğinde gülümseyerek "Sorun değil ama yapma bir daha, bak ağlatıyorsun çocuğu. En azından gıdıklamak için bile bekle, biraz daha büyüsün." dedim. O da gülümseyip başıyla onayladı. Sarılmış otururken Adnan Baba gelip "Çocuklar, artık mekana gidelim mi?" diye sordu. İtiraz edemeyeceğimi anladığımda Batu'ya baktım. "Bugün değil de yarın gidelim baba, Gece'yi bırakamayız." diyerek benim yapamadığımı yaptı. Adnan Baba da pek içine sinmese de kabul etti. "O zaman eve gidin hadi, durmayın burada." dedi ve Gece'yi öpüp "Yarın görüşürüz." diyerek odadan çıktı. Derin bir nefes alıp Batu'ya döndüğümde o da beni öptü ve "Ceketimi alayım, çıkalım." diyip gitti. Ben de Gece'yi hazırlayıp çantamı ve kot ceketimi aldım. Odadan çıktığımda Batu da yanımıza gelip elimden çantaları aldı ve asansöre bindik. Aşağı inip şirketten çıktıktan sonra Batu'nun "Sadece benim arabamı getirin, diğerini aldıracağım sonra." emriyle onun arabası geldi. Kocamın açtığı kapıdan Gece kucağımda arabaya bindim. Batu da yerine geçince vakit kaybetmeden eve geldik.
&
Düzenlenmiştir.
Yayın Tarihi: 16 Nisan 2016
Düzenlenme Tarihi: 23.12.2019

ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ARSLAN (Bir Aşk Hikayesi)
Genç KurguOnlar, birbirlerini biraz geç buldular. Kız, onu bekleyen hayatın farkında bile değildi. Erkek ise bu hayata doğmuştu ama kaçıyordu ondan. Başlarda her şey normaldi. İki liseli aşıklardı. Hikayelerinin adı klasikti: "Bir Aşk Hikayesi" Sonra ise her...