21- Deli Ekip

6.4K 350 133
                                    

Korku. Önce kalbin titremesi ardından ona uyan tüm organların çökmesiydi. Tüm iliklerinize yapışıp ebedi kalıcı bir his yayardı. Ebediyetteydim. Güzel varlıkların sayesinde neredeyse tüm korkularım ortadan kalkmış, geriye kalıntıları kalmıştı. Birkaç dakika önce ise kalıntılarım közlenip alev almaya başladı.

Bedir odadan çıkalı neredeyse iki dakika olmuştu. Çıkmadan önceki o güven verici koyu gözleri kaslarımı biraz gevşetse de elimin ayağımın titremesini geçirememişti. Ben buradayken karşımdaki kapının hemen ardında sevdiğim adam ve hatamın karasından sonra hayatımı mahvetmeye çalışan adamın durması gözümü seyirtti. Beni burada, bir adım ötesinde görürse ne olacaktı? Tekrar o eve götürür müydü? Bedir buna müsaade etmezdi. Bedir'den önce buna ben izin vermezdim. Artık insanların oradan oraya sürükleyebileceği bir mal değildim. Bunu Cevat'a kanıtladıysam Vehmi'ye hayli hayli gösterebilirdim.

Kapıya doğru yaklaşıp hiç düşünmeden tokmağı çevirip kapıyı araladım. İlk gördüğüm yüz, huzur verici adamın yüzüydü. Kısık olan gözleri beni bulduğunda küçücük olan gözleri daha da kısılıp ne yaptığımı anlamaya çalışır gibi görünüyordu. Önünde, arkası bana çevrilmiş sıska Vehmi ağırca dönüp gözlerini gözlerimle buluşturduğunda şaşkınlıktan ziyade benimle karşılaşacağını tahmin eden bir ifade vardı zayıf yüzünde. Derin bir nefes alıp yanlarına dik bir şekilde yürüdüm. Bedir'in yanında durup elimi eline kenetlediğimde hafifçe tebessüm etti. Ben de gülümsedim.

Başımı Vehmi'ye çevirdiğimde ise yüzündeki memnun ifade beni şaşırttı. Bu adam bir garipti. Ellerini cebine soktuğunda onun dostvari bakışının aksine yan yan baktım. "Sizi böyle görmek ne hoş. Dostum seni iyi tanımışım." Son cümleyi söylerken Bedir'e baktı. Ses tonu bir süre kulaklarımda yankılanırken tekrar konuştu. "Ondan etkilendiğini o gece anlamıştım. Küçük hanımın bunca zamandır senin yanında olduğunu biliyordum. Bilirsin, hayat kadınlarımın varlıklarından her zaman haberim olur." Vehmi'nin söylediği şeyle Bedir'in gerginleştiğini elimi tutan elinin katılaşmasından anlayabiliyordum. Baş parmağımı hafifçe derisine sürtüp onu sakinleştirmeye çalıştım. "Bu arada Osman ne yapıyor? Bir şey yapamadığı gibi artık kapıdan da girmez oldu."

Osman konusunda bu kadar hassaslaştığımı ilk defa şu an fark ettim. Bu adam bardağımı taşırdı. "Sana ne Osman'dan? Osman'ın senin pis hanende işi yok. Bu aileyi artık etrafında göremeyeceksin."

Yüzüm öfkeden her ne kadar morarmaya yüz tutsa da onda zerre öfke yoktu. Tersine daha da mutlu görünüyordu. "Bak bak bak. Bizim fahişenin ağzı epey açılmış. Evde ağzından kerpetenle laf alırken Bedir'in yöntemini daha çok sevmiş olmalısın. Bu arada Bedir, kızımızı ilk sana tattırmak isterdim fakat inan benim de haberim yoktu. Senden önceki gece gelen adamın işi layıkıyla tamamladığını."

Donmuş şekilde Vehmi'ye bakarken dudaklarındaki her sırıtışında ağzındaki dişler ikişer ikişer meydana çıkıyordu çıkmasına fakat önümde hızlandırılmış refleksle önce Bedir'in yumruğunu ardından Vehmi'nin vücudunu yerde görmemle gözlerimi kırpıştırıp kendime geldim. Bedir yerdeki adamın üzerine abanıp yumruklarını ardı arkasına geçirirken sekreterin çığlığıyla bir şeyler yapmam gerektiğini anladım.

Bedir'e doğru hamle yapıp kollarını tutmaya çabalarken neredeyse ben de arada kaynayacaktım. Vehmi kanlanmış suratıyla Bedir'e gülerken iyice kafayı yedim. Dayak yerken gıkı çıkmıyordu. Koluna ahtapot gibi yapıştığımda diğer kolundan da birinin tuttuğunu fark ettim. "Dur koçum." Bedir'i tutan adamın sesinin tanıdık gelmesiyle kaşlarımı çatıp başımı geri çektim ve Cevat'la karşılaştım. Çatışan kaşlarım iyice birbirlerine yamaç oluşturmuştu. Bu adamın burada ne işi vardı?

MİNİKŞE (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now