6. Bölüm

111 60 2
                                    

Selam yeni bölüm geldi.
Umarım beğenirsiniz.
:)
Multimedya= Güzin BUĞRAHAN.

Yüzünü izlemekten sıkılmıyordum. Bilmiyorum neden gözlerimi ondan alamıyorum. Elimi çeneme dayadım ve tüm ders boyunca onu izledim. İşletme ikinci sınıf öğrencisiydim. İsteyerek seçmedim bu bölümü o burada olduğu için buradayım. Altı senemi onun peşinde harcadım. Dün Ervanın yanından dönerken de görmüştüm onu. Adı Bulut. Esmer ve gözleri kahvenin en güzel tonu. Hoca derse ara verdiğini bildirip çıktı. Sınıf yavaş yavaş boşaldı. Sadece birkaç arkadaş grubu vardı. Bugün artık dayanamadığımı düşünüp ona açılmaya karar verdim. Bu öncekiler gibi olmayacaktı. Gidip ona söyliyecektim en azından reddederse onunla olmayacağımız fikri aklıma yerleşecekti. Utana sıkıla arkadaşlarıyla konuşurken yanına gittim.

"Şey...Bulut biraz konuşabilir miyiz?" Arkadaşlarıyla konuşmasını kesip ayağa kalktı.

"Tabi konuşalım bakalım." Deyip sıraya yaslandı. "Konuş."

"Özel. Biraz uzaklaşabilir miyiz?" Derim bir nefes verdi.

"Uzaklaşalım bakalım." Sınıfın arka tarafına doğru ilerledik.

"Yeterince uzaklaştık herhalde konuşmaya başla istersen." Parmaklarımla oynamayı kesip yüzüne baktım.

"Ben artık söylemem gerektiğini düşündüm. Gün geçtikçe birikiyor ve bundan senin de haberin olsun istiyorum." Deyip durakladım. Heyecandan hızla inip kalkan göğsüm beni sinir etmişti.
" Devam et."dedi.

"Seni seviyorum." Dedim fısıltıyla "Bilmelisin artık çünkü içimde daha fazla tutamıyorum. Tam altı sene geçti fakat azalmadı." O kadar utanmıştım ki yanaklarım pembeleşmiş bile olabilirdi. Ama o umursamaz bir tavır takınarak; "Benden ne yapmamı bekliyorsun?" Diye sordu.

"Senden bir şey beklemem demem doğru söyleyeceğim anlamına gelmez. O yüzden o cümleyi kurmayacağım. Şimdi söylüyorum beni sevemez misin?"

Şen bir kahkaha attı ve konuşmaya başladı. Onun kahkahasının sesine sınıfta olanlar bize bakmaya başladı.

"Şaka mı yapıyorsun? Hayatta iken ölü gibi biriyle mi birlikte olup olmayacağımı soruyorsun?"
Şapkamı çıkardı ve elime tutuşturdu.

"Sen ve ben bunu gerçekten düşünmüş olamazsın. Teninin ölü bir bedenden farkı var mı Allah aşkına?" Diyerek sınıfa döndü. Sıralardan birinin üzerine çıktı, beni göstererek konuşmaya başladı.

"Duydunuz mu? Onu sevebilir miyim diye sordu. Size soruyorum kim ölü gibi biriyle olmak ister?"

Bana kafasını eğip tıslayarak konuştu.

"Kusura bakma ben değil. O ben değilim."

Sınıfta bulunan diğer insanların uğultuları ve gülme sesleri kulağımı doldurmuştu. Gözlerimin dolduğunu hissetmemişken yanağımdan akan yaşları bile fark etmemiştim. Elimde ki şapkayı dişlerimi sıktığımdan daha fazla sıkmıştım. Sınıftan koşarak çıktım. Rezil olmamı umursamıyordum, tek umursadığım beni sevemeyecek olmasıydı.

HİSSİZLİĞİN VAROLUŞUWhere stories live. Discover now