12. Bölüm

86 39 7
                                    

Sitenin önünde arabayı park etmişti. Fakat yarım saattir arabanın içinden çıkmamıştık. Radyo açıktı ama çalan şarkıyı anlamayacak kadar kısıktı sesi. Sessizliği arabaya yaklaşan arkadaş grubu bozmuştu. Aralarında bulutu görünce yüzüm asılmıştı. Ben onların ilerlemesi izlerken dalıp gitmişim. Erva gelip kapımı açmış başımda dikiliyordu. Bana yardım etmesi sonucu arabadan çıktım. Bir elini belime destek vermek için doladı. Bulut ve arkadaşları bizi fark etmişti. Benim neye baktığımı merak eden erva da onlara dönmüştü. Bulut gülümseyerek yanımıza geldi.

"İnanamıyorum. Mezarından kaçan iki ölü. Kendine göre birini bulabileceğini sanmıyordum açıkçası. Bayağı hızlıymışsın." Diyerek yanağımdan bir makas aldı. Ben bulutun yaptığı saygısızlığa o kadar takılmıştım ki ervanın dediğini bir an yanlış duydum sandım.

"İki ölü ha. Üçüncüsü olmaya ne dersin? Bence açılmayan bir çene sana çok yakışır. Bunu zevkle yaparım inan bana" Bulutun yüzündeki o ukala tavır birazda olsa silinmişti ve kendini cevap verme zorunluluğunda hissediyordu sonuçta arkadaşlarının önünde daha önce birisi ona böyle şeyler söylememişti.

"Yumruğumda senin yüzünde harika duracak." Deyip ervaya yumruk atacaktı ki erva direk kendini savunmaya geçti. Ben ise erva beni bıraktığı için yere düşmüştüm. Bulut atmak istediği yumruğu kendi yüzüne yemişti. Arkadaşları araya girdi ve ikisini ayırdı. Eliyle kanayan burnunu silip ervaya bağırmaya başladı.

"Ölü tenini toprağa ben gömeceğim bekle ve seyret tamam mı?"

"Bunu yapmak için yaşıyor olman gerek yaşamına son veren ben olacağım." Deyi yanıma geldi ve kalkmama yardım edip evin basamaklarını çıktık. Zile bastığında hala arkadan sesler geliyordu. Yavaş yavaş uzaklaşırken Bulut kendi kendine söyleniyordu. Ervaya baktığımda ise hala sinirli olduğunu gördüm.

"Lütfen sen ona bakma o sadece kendine yediremedi arkadaşlarının yanında kimse onunla öyle konuşmamıştı." Bana öyle bir bakış atmıştı ki konuşmayı kesmiştim.

"Orada dediğim ne varsa gerçekleştireceğim. Sen hala nasıl böyle konuşursun sabah seni arkadaşlarının önünde rezil etmedi mi? O çocuk elimde kalacak."

"Saçmalama lütfen. Ona bulaşma hem sen daha o evden çıkmıyorsun. Buraya gelmene bile şaşırdım. Hem yanlış söyledin onlar benim arkadaşlarım değil." Kapı açıldığında yardımcımız beni gördü gitmesini söyleyip açık kapının önünde onunla konuşmaya devam ettim.

"Her neyse sen salak olarak hayatını sürdürmeye devam et. Ben mezarıma geri dönüyorum." Dedi ve gitti. Mezarlığını dönmemek onun elindeydi.

MERHABA ARKDAŞLAR BÖLÜMLER KISA AMA ÇOK BÖLÜM OLACAK O YÜZDEN İNŞALLAH BEĞENİRSİNİZ :*

HİSSİZLİĞİN VAROLUŞUWhere stories live. Discover now