Part 3 Final

1.3K 40 6
                                    

İçme suyumuzun geldiği depoda bir hayvan günler öncesinden ölmüş ve bizim zehirlenmemize neden olmuştu. Evet evet biliyorum bu her şebekede olabilecek bir hadise. Ama deponun ağzı kapalı ve sadece dışarıdan açılabiliyor. Üstelik içinde bir hayvan cesedi bulduklarında kapağı da kilitliymiş. Yani, ya hayvanı oraya birisi attı ve kilitledi ya da hayvan içine düştükten sonra kapağı kendisi kapatıp dışarıdan kilitledi. Bu iki ihtimalde çürütüldü kısa süre sonra (ikincisi olanaksız zaten). Nasıl mı? Hayvan cesedi bir eşeğe aitti. Bu bölgede hiç kimsenin eşeği olmaz. Şehrin göbeğindeki bir su deposuna eşek girmesi imkansızdır. Ayrıca depo o kadar yüksek ki, bir hayvanın oraya tırmanması bile olanaksız. Önemli bir nokta daha var ki, bu depoyu kullanan onlarca hatta yüzlerce hane olmasına karşın sadece bizim yurt etkilenmişti. Diğer evlerde kimse sıkıntı yaşamamıştı. Üstelik yurdumuzda arıtma su içiyorduk. Direkt çeşmeden değilde arıtılmış.
Bütün bu olanlar dışarıdan birisine, bir dizi talihsiz olayın art arda gerçekleşmesi sonucu oluşmuş gibi görünüyordu ama bizim sinirlerimiz iyi bozulmuş ve psikolojimiz alt üst olmuştu. Kimse su içmiyor, yemek yemiyor ve hatta odalarından bile çıkmıyordu artık. Çoğu öğrenci yurdu bırakıp okul değiştirmişti ama bazılarımız bu kadar şanslı değildi. Uzak şehirlerden gelenler buradan ayrılamamıştı. Bense, evim bir kaç saatlik mesafede olmasına rağmen eve gitmiyordum. Bizimkiler öğrenseydi eğer beni yurttan alırdı. Bunu istemiyordum. Arada sırada Selvi'nin evine kalmaya gidiyordum. Bu iyi geliyordu. Ama son bir olay daha yaşamıştık ki bu bardağı taşıran son damla olmuştu.
Yurdumuza iki giriş vardı. Birisi ana caddeye açılan ve herkesin kullandığı büyük demir kapıydı. Diğeri ise yurda nakliyat yapılacağı zaman kullanılan, arkada bir sokağa açılan, gerekmedikçe kilitli olan bir kapıydı. Hafta sonunu Selvi de geçirmiştim. Sabah onunla yurda geliyor ve o eve giderken geri gidiyordum. Yine bir hafta sonu sabah yurda geldiğimizde kızların ön kapıda biriktiğini ve tedirgin olduklarını gördük. O an içimden geçirdiğim şey ise 'yine mi?' olmuştu. Koşarak kızların yanına gittik ve olan biteni öğrenmeye çalıştık. Oda arkadaşım Deniz anlatmaya başladı.
"Arzu'yla Hülya sabah bir sesle uyanmışlar. Çamaşır makinesinden bir tanesi çalışıyormuş. Aldırış etmemişler ve onlarda ellerini yüzlerini yıkamak için lavaboya gitmişler. Kapıyı açınca bir sürü çöp varmış etrafta. Kızlar da birisinin şaka falan yaptığını sanmışlar. Görevliye söylemek için giderken çamaşır makinesinin önünden geçmişler. Boş çalışıyormuş. Ama büyük bir kütürtü çıkarıyormuş. İyice korkmuşlar ve bağırıp çağırmaya başlamışlar. Bizde onların sesine uyandık ve buraya indik." Denizin anlattıkları bu kadardı. Herkes gergin ve sinirliydi. Ama Hülya'ya sorduğumuzda arka kapının açık olduğunu söyledi. Birisinin gizlice yurda girdiğini düşünmüşler ve bu yüzden çok korkmuşlar. Zaten yaşanan son olaylar bizi pimi çekilmiş bir bombaya çevirmişti.
Tek anahtar Selvi'de ve görevli de vardı. Kapıyı zorlanmadan açan kim olabilirdi diye düşünmekten uyuyamıyorduk. Kapıyı açabilen ve bizi korkutmaya meraklı olan birisi varsa gece de gelebilirdi ve ben artık buna dayanamıyordum. Bir sürü dedikodu dolaşıyordu yurtta. Eski bir klinik olduğu için morglardakilerin ruhları, hayaletler, odasında yemek yiyen ve yere ekmek döken öğrenciler yüzünden bize musallat olmuş cinler, kapıcının çocuğu ve daha bir çok boş, delilsiz, asılsız dedikodu.
Bu olayların ardı arkası kesilmeyeceği anlaşılınca yurt taşındı. İlçemizi bölen çayın diğer tarafına boş bir apartmana yerleştik. Bir süre herhangi bir olay olmadı ama ilçedeki tüm liseler bizim bu yaşadıklarımızı öğrenmiş ve bir efsaneye dönmüştük bile. Bir kaç ay olağanüstü bir şey gerçekleşmedi. Bende kısa süre sonra mezun oldum zaten.
Bütün bu yaşananlar ne bir tesadüftü ne de bir rastlantı. Ne birimiz hayalet görmüş ne de bir cine rastlamıştık ama o yurtta bir şeyler olmuş ve bizi çok derinden etkilemişti. Ha unutmadan şunu da yazayım, evime giderken bu gün bile hala önünden geçiyorum yurdun ve hala bomboş. Bizim bıraktığımız gibi duruyor. Bilemiyorum belki de birileri buranın boşken daha huzurlu olduğunu düşünüyordur.

Korku Hikayeleri/BilgileriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin