10.BÖLÜM: "Özür dilerim"

93.6K 4.1K 211
                                    

DÜZENLENDİ!

*Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez*

İyi Okumalar...

Sahil kenarının ıssız beton yolunda yavaş yavaş yürürken hava çoktan kararmıştı. Saati umursadığım yoktu. Eve gitsemde kimseye hesap vermek zorunda değildim. Çünkü özgürdüm. Babam veya annem beni kısıtlamazdı. Umursadıklarıda pek söylenemezdi. Bir günde 2 kez anca görüyordum onları. İkisinin de çalışmasının aksine eve uğrayıp uğramamı sorgulamıyorlardı. Beni sevdiklerini biliyordum ama her zaman işlerinden sonraki planda yer alıyordum. Belki de ben öyle hissediyordum. Ya da sevgilerini bana hissetiremiyorlardı.

Can'ın hayatımdaki tek varlık olmasının nedeni de buydu zaten. Hiç bir zaman yanımdan ayrılmazdı. İstediğim dışında tabii. Bir de Can'ın özel işlerinde yanında olmuyordum. O zamanlar yanında olmak , istediğim son şey olurdu.

Sırt çantam yanımdaydı. Buraya koşarak gelmiştim. O gün ki gibi... Arabam okulda kalmıştı ama Can'a arabamı eve götürmesi için mesaj atmıştım. Son model telefonumu cebime atmadan önce saate baktım. 23:13 rakamlarını görmek beni biraz şaşırtsada umursamadım.

Derin düşüncelerimin beni boğmasını engellemek için deniz kenarına gelip içimi dökerdim. Şu anda gayet rahat olduğum için saatte umurumda değildi. Bu saatlerde biraz esintili oluyordu. Kollarımın ısısının azaldığını hissetsemde ısıtma gereği duymadan derin bir nefes aldım. Temiz hava ciğerlerime dolarken gözlerimi yummuştum. Gözlerim kapalı olmasına rağmen yürümeye devam ediyordum. Birine çarpma korkum yoktu -ki bu saate burada kimsenin olduğunu düşünmüyordum. Varsa da takmıyordum.

Aslında bugün spora gitsem iyi olurdu. Sinirimi daha iyi atardım. "Hey güzellik!" duyduğum tok erkek sesiyle kafamı o tarafa çevirdim. Keşke başka bir şey dileseydim. Allah'a bir kez daha şükrettim. İki çocuk ve iki kız yürüdüğüm beton yolun yanında bulunan kaldırımdaki çimenlerde oturuyorlardı. Sahili izlemek için veya gezmek için ayrılmış bu alanda banklar olmasına rağmen yere oturmalarına şaşırmıştım. Erkeklerden kısa saçlı kahverengi gözlü olanın kafası uçuk gibiydi. Elindeki içki şişesini gördüğümde tahminlerimin doğru olduğu kanısına vardım. Tek kaşım alayla havalandı.

"Nabersin?" dedi ayık olan çocuk. "Gel gel" dedim sırıtarak. "Ay sürtük işte" yanında cıyaklayan kız sinirlerimin gerilmesine neden oldu. Sürtük kelimesinden nefret ederdim. Üstelik öyle olan biri bana bunu söylüyorsa elimden kimse alamazdı.

Sanırım ilk çalışacağım kişiyi seçmiştim. Sırt çantamı yere bırakırken diğer çocuk kalkmaktan vazgeçmiş bir kızıla bir de bana bakıyordu. Yavaşca kıza ilerlerken hepsinin bakışları bendeydi. Elimi kızıl saçlara daldırdığım gibi acımadan kızı saçından tutarak ayağa kaldırdım. Tiz bir çığlık heryerde yankılanırken ağzı şaşkınlıkla aralanmıştı. Elimi savurarak kızı yere düşürdüm.

"Lafını geri alıyor musun ?" dedim oldukça sert bir sesle. Daha ağır bir küfür ederken yumruk atmak yerine tokat atmayı seçtim. Gözleri dolu dolu saçlarını tutarken attığım tokatla ağlamaya başlamıştı.

"Lafını geri alıyor musun?" diye tekrarlarken üstüne doğru yürüdüm. Saç köklerimde yoğun bir acı hissederken geri çekildim. Ayık olan çocuk öfkeyle bana bakarken diğer kız da yerdekini sakinleştirmeye çalışıyordu. Dirseğimi arkamdaki çocuğun karın boşluğuna geçiriken aniden elini saçımdan çekti. Çocuğa dönüp erkekliğine tekmeyi savururken acımamıştım. Ağzı 'o' şeklini alırken önümde iki büklüm olmuştu.

Doğrulmasına izin vermeden bir yumruk savurdum çenesine doğru. Elim fazla acısada yere düşmesini sağladığım için seviniyordum. Yerde erkekliğini tutarak acıyla kıvranırken kafası uçuk olanın ayağa kalkmış yalpalarak bana geldiğini gördüm. Sırıtarak yumruğumu cılız çocuğun suratına geçirdim.

SERT BELA | Tamamlandı |Where stories live. Discover now