Episode~27

29K 2.6K 4.4K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

----------

Kahin sessizce Büyük Öğretmen'in odasına girdiğinde yatakta uzanıp tavanı izleyen katil kafasını kaldırıp ona baktı. "Neden geldin?"

"Sence?" Alt kattan ikisinin de kulaklarına dolan çığlıkla Büyük Öğretmen biri kalbini sıkıyormuş gibi hissetti. "Bunun için geldim işte. Tanrı'yı zorla bir yere kapattık ve rüyasında kötü şeyler gördüğü için ağlıyor. Uyuyamıyor da. Bunun yüzünden gözüme uyku girmiyor, anlıyor musun? Ben günahkar değilim." Kahin çatılan kaşları ile konuştuğunda Büyük Öğretmen gözlerinin dolduğunu biliyordu, sadece belli etmek istemedi.

"Onu burada tutmak hoşuma mı gidiyor sanıyorsun? Nasıl korktuğunu ben de görüyorum ama gitmesini istemiyorum. Neden hep benimle olmuyor ki?" Dolan gözlerinden bir damla yastığına düşerken hızla gözlerini sildi.

"Kıskanıyorsun, Büyük Öğretmen." Kahin tıslayarak konuştu. "Onu Chanyeol'ün yanına göndermek istemiyorsun, çünkü kıskanıyorsun. Çünkü o senin için artık bir Tanrı değil, sadece sevgilin. Böyle bir günahı işlerken bizi nasıl kullanabilirsin, ha? Onu bırakmanı istiyorum."

Biliyordu, Öğretmen. Artık eskisi kadar sabırlı ve soğukkanlı değildi. Çünkü eskiden birileri gelip güzel Tanrı'sına dokunmuyordu. Kimse onu öpmüyordu. Fakat şimdi o Chanyeol denen piç herif ortaya çıkmıştı ve bebeğini elinden alıyordu.

"Onu bırakırsam aralarında daha çok şey olabilir." Zorlukla söylediğinde devamını getirdi. "Onu kirletebilir. Bunu mu istiyorsun?"

"Bizim Tanrı'mız asla kirlenmez. Kim ona dokunursa dokunsun, o kirlenmez. Sayfa 88, 7. cümle." Kahin gerçekten işleyen zekasını konuşturduktan sonra derin bir nefes verdi. "Onu bırakmazsak, daha da kirlenebilir. Ruh sağlığı bozulabilir."

Öğretmen güldü ve Kahin'e döndü.

Onu daha ilk doğduğunda beynini temizleyerek başlatmıştı bu büyük ve kirli Dünya'ya. Şimdi bu 4 duvar arasında büyüdüğü halde bu kadar şeyi nasıl öğrenmişti?

Onun zekasına bir kez daha hayran olurken konuştu. "Onu bırakmak istemiyorum."

Kahin yaptıklarının aksine tatlı olan yüzünü astı. "Bırakmak zorundasın. Ona bir zarar gelirse, bütün sorumluluğunu sen yükleneceksin ve Cehennem'de yanacaksın."

Bunları kime anlatıyordu ki? Bu olan şeylerin hepsini kendisi oluşturmuştu zaten. Neyin ne olacağını gayet iyi biliyordu.

Kontrol etmeyi öğrenemediği siniri tepesine çıktığında doğruldu.

"Cehennem'de yanacak benim. Onu ne olursa olsun yanımda tutmak istiyorum." Büyük Öğretmen bunları söylerken yeniden duyulan Tanrı'nın çığlığı Kahin'in kopma noktası olmuştu.

"Onu ne olursa olsun yanında tutacağın zaman daha gelmedi, neden anlamıyorsun? Ona bir zarar gelirse, bize de gelir. O zaman büyüklüğünü tanımam, beni duyuyor musun?" Kahin sinirle bağırdığında Büyük Öğretmen sınırlarını aşan Kahin'e tokat attı.

Kahin tokatın şiddetiyle yere düşecekken büyüğünün kollarına tutundu.

Yanlış yaptığını biliyordu. Büyük Öğretmen'e böyle şeyler söylemek ona işkence yapılmasına bile sebep olabilirdi ama Tanrı için değer diye düşünüyordu.

Kollarına tutunduğu öğretmen onu ittiğinde yere düşmüştü.

"Bir daha bana karşı ağzından böyle şeyler duymayacağım yoksa soluğu işkence odasında alırız." Kahin sinirle soluyan öğretmenine baktı ve son kez sordu. "Eğer onu bırakırsan bir daha böyle konuşmam. Bırakacak mısın?"

Wrongdoer || BaekyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin