1-Kalem

629 58 30
                                    

Sorgu memuru, karşısında sırıtan şahsa ayıplayan bakışlar attı ama adam oralı olmadı. Her gün aynı işi yapmak ve insanların yalanlarını kâğıda dökmekten bıkmıştı. Artık kimin yalan söylediğini anlayabildiğine inanıyordu ve karşısındaki bariz bir şekilde yalan söylüyordu.

Tükenmez kalem tükenmişti. "Adı gibi tükenmez değilmiş" diye düşünüp çöpe attı. Masasının çekmecelerini karıştırıp kalem arandı ama bulamadı. Lanet büro, her zamanki gibi tasarrufa gitmişti. Karşısındaki avukat elini cebine attı ve bir kalem çıkarıp kendisine uzattı.

"Buyurun Bay Martin, lütfen bunu kullanın."

Alex Martin kalemi almakta tereddüt etti. Görünüşü pahalı bir kaleme benziyordu. Üstelik dolmakalemle yazmaya alışkın değildi. Fakat avukat ısrar edince aldı ve kapağını çıkarıp kenara koydu.

"Nerede kalmıştık? Evet, şüpheli girdiği evin kendi evine çok benzediğini ve bu yüzden yakalanmasının hata olduğunu söylüyordu." Bir yandan yazıyor, diğer yandan sonraki sorusunu düşünüyordu.

"Peki, Bay Turtle. Şimdiki sorumu ilginç bulacağınıza eminim. Girdiğiniz evin sizinkine benzediğinizi iddia ediyorsunuz ama oradan alıp dışarı çıkardığınız yani çaldığınız gümüş yemek takımı için ne diyeceksiniz."

"Hepsi yanlış anlaşılma" dedi Turtle. "Evimdeki gümüşleri parlattırmak için gümüşçüye götürüyordum."

Alex adamın dediklerini yazıp, "sanırım gümüşçü yerine, rehin dükkânına gitmeniz de bir yanlış anlaşılma."

"Evet adamım haklısın. Orası eskiden gümüşçüydü. Ne zaman rehin dükkânı olmuş anlayamadım."

"On iki sene Bay Turtle."

"Ne?"

"On iki senedir orası rehin dükkânı ve sizi çok iyi tanıyorlar."

Adam sırıtmaya devam ediyordu. Avukat söze karışmıyor, sadece izliyordu. Alex'in sabrı tükeniyordu. İçinden patlamak geliyordu ama işini kaybetmemek için sakin olmaya çalışacaktı.

"Yani gümüşçü zannedip, rehin dükkânına gümüşleri parlatması için bıraktınız."

"Aynen öyle oldu."

"O zaman karşılığında para almanızı nasıl açıklayacaksınız?"

"Adamın bana borcu vardı."

Sonunda dayanamayan Alex patladı. "Söylediklerinin bir kelimesine bile inanmıyorum."

Avukat araya girerek, "lütfen Bay Martin, müvekkilimin söylediği her şey önünüzdeki kâğıtta yazıyor. Şimdi imzalaması için lütfen kendisine uzatır mısınız?"

Alex Martin, avukatın bunları söylerken kendisine göz kırptığına yemin edebilirdi. Sanki aralarında özel bir sır varmış gibi hissetti. Kâğıdı uzatıp Turtle'ın okumasını ve imzalamasını bekledi.

Turtle kâğıdı okuyup, itirazsız imzaladı.

"Sanırım gidebilirim, öyle değil mi Bay Martin" dedi Avukat.

Turtle da ayağa kalkmıştı. "Sen nereye gittiğini sanıyorsun?" Avukatın bu çıkışı her ikisini de şaşırtmıştı. "Az önce imzaladığın itirafname ile suçunu kabul ettin."

"Ne? Ben öyle bir şey yapmadım" diye itiraz eden Turtle, kâğıdı çekip aldı. Kâğıdı bir daha okuduğunda, kendi cevaplarının değişik olduğunu gördü.

Eve hırsızlık amacıyla girdiğini, gümüşleri çaldığını ve rehin dükkânına sattığını kabul etmişti.

"Bunlar yalan."

Kâğıdı eline alan Alex Martin, yazılanları kendi okudu. Cevaplar değişmişti ve elinde eksiksiz bir itiraf vardı. Avukatın bir kez daha kendisine göz kırptığına emin oldu.

"Kalem sizde kalabilir Bay Martin. Sanırım onu çok kullanışlı bulacaksınız."

Avukat çıkarken polisler içeri girip Turtle'ı tutukladılar. Suçlu sürüklenirken, "beni oyuna getirdiğiniz, asla o yazılanları kabul etmiyorum" diye bağırıyordu.

Alex Martin elindeki kaleme bakarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Eğer bu bir rüya değilse hayatının en güzel gününü yaşadığını düşündü.

Not: Bu bir mini dizidir. Kısalığından şikâyet etmeyin lütfen. Her gün bölüm eklemeye çalışacağım. Eğer beğendiyseniz oylarınızı bekliyorum. Teşekkürler.

-DEVAM EDECEK-

Yayımlanma Tarihi: 20.05.2016 

Gerçekleri Yazan Kalem (SY)Where stories live. Discover now