4-Ceset

214 35 6
                                    

Alex kadının çığlığı üzerine fenerini o tarafa çevirdi. Melinda'nın arkasında bir adam duruyordu. Melinda fenerin ışığında adamı görünce, bir kez daha çığlık attı.

"Se-sen-sen ölmüştün."

Alex adamın sağlıklı göründüğünü düşündü, tabii ölü bir adama göre.

"Merhaba Bay Martin."

"Sizi tanıyor muyum Bay...?"

"Hayır Bay Martin ama biz sizi tanıyoruz."

"Biz derken kimleri kast ediyorsunuz?" Alex adamın ağzından laf almaya çalışıyordu.

"Bu önemli değil Bay Martin." Adam üzerine doğrultulmuş silaha rağmen sakin bir şekilde konuşuyordu. "Kalem yanınızda mı?"

"Kalem hakkında ne biliyorsunuz?"

Adam sakinliğini muhafaza etmekte zorlanıyor gibiydi. "Sadece size ait olmadığını."

Bay Dering de aynı şeyi söylemişti. "Fakat kalem bende ve bu da bana ait olduğunu gösterir."

Gizemli adam Melinda'ya baktı. "Sizce bayan, Bay Martin biraz cesur davranmıyor mu?"

"Ben-ben bilemiyorum." Kadın öldürdüğünü gördüğü adamın kendisi ile sakince konuşmasından dolayı yeterince ürkmüştü.

"Mel ile değil, benimle konuşun. Adını bile bilmediğim birisi ile bir ara sokakta ayaküstü sohbet edecek kadar vaktim yok. Kalemi istiyorsanız, bana onun hakkında bildiklerinizi anlatmalısınız."

"Zamanı gelecek Bay Martin." Aniden fener sönünce Melinda bir çığlık attı. Birkaç saniye sonra fenerin ışığı geri geldi. Alex adamın yerinde olmadığını görünce etrafa göz attı ama adam gitmişti. Bu kadar kısa zaman içerisinde kaybolması inanılmazdı.

"Hadi Mel, gidelim. Burada daha fazla kalmak istemiyorum."

"Ben de" diyen kadın adamı izledi. Bir kafeye girip oturana kadar konuşmadılar. Garsona sipariş verdikten sonra tenha kafeye göz gezdiren Alex konuyu açtı.

"İyi yanından bakalım canım, senin katil olmadığını öğrendik."

"Ya evet ne demezsin. Ortadan kaybolan bir ceset geri gelip bizimle konuştu, ne kadar iyi."

"Merak etme, kötü niyetli birisi olsaydı o ara sokakta başımıza neler gelebilirdi düşünmek istemiyorum."

"Alex, kalem hakkında konuşuyordunuz ama bana böyle bir kalemden bahsetmedin. Nasıl bir kalem bu?"

Alex başarısının sırrının bir kalem olduğunu açıklarsa, kadının gözünde alçalacağını düşündü. O yüzden beyaz yalanlara başvurdu.

"Bir şüpheliden ele geçirdiğimiz bir kalem. Değerli gözüküyordu, adam da onun peşinde olmalı."

"Alt tarafı bir kalem için..." Kadın aniden aklına gelen şeyle dondu kaldı. "Alex ben adamı öldürdüğümden emindim. Hayal görmüyorsam, adamın bizimle konuşmasını ne kadar rahat kabullendik farkında mısın?"

"Hadi ama canım, sen adamı öldürmeyi sadece düşünmüş olmalısın. Cesetler kaybolup geri gelmezler. İnsanlar stres altındayken yapmayı düşündükleri şeyleri, yapmışlar gibi hatırlayabilirler."

"Ben öldürdüğüme eminim ama..."

"Aması yok canım. Kendine eziyet etmeyi bırak. Kaybolan cesetler ve insanlar hakkında bu kadar iç karartıcı konuşma yeter."

"Kalemi görebilir miyim?"

"Kanıt deposunda, dışarı çıkarmam imkânsız." Yine beyaz yalanlar.

Kadın somurtarak garsonun getirdiği Latte'sini yudumladı. Alex yalan söylemeye devam ettikçe, daha derine battığını hissediyordu. Fakat kadının merakını gideremezdi.

"Benim karakola dönmem gerek. Seni taksiye bindireyim Mel."

"Gerek yok, önce arkadaşıma uğramak istiyorum. Bu akşam çok sarsıldım, orada kalacağım."

"Peki canım nasıl istersen" diyen Alex, kadını öperek masaya para bıraktı. Karakola dönüp kalemin büyüsünün bitip bitmediğinden emin olmak istiyordu.

Masasına oturup bir kâğıt çıkardı. Kalemi üzerinde taşımadığına sevinmişti. Yoksa bu gece kalem elinden alınabilirdi. Çekmeceden kalemi çıkarttı ve mesai arkadaşlarından birisine seslendi.

"Hey Albert! Biraz vaktin var mı?"

"Ne istiyorsun Martin?"

"Seninle küçük bir oyun oynayacağız. Bana üç şey söyleyeceksin, içlerinden birisi yalan olacak. O yalanı bilemezsem, sana 20 dolar vereceğim."

"Ya bilirsen?"

"Hiçbir kaybın olmayacak."

"Anlaştık" diyen Albert, Alex'in karşısına oturdu. "Başlıyorum. Sol ayağım, sağ ayağımdan küçük. Annem bana küçükken Prens Albert derdi. Dün gece akşam yemeğinde Taco yedim."

Alex adamın söylediklerini yazıp kâğıda dikkatle baktı. Biraz sonra yazılardan bazıları değişti.

"Dün akşam yemeğinde pizza yemişsin."

Albert şaşkınlıkla baktı. "Adamım bunu nasıl yaptın bilmiyorum. Büyücü gibi bir şeysin sen" diyerek kazanamadığı 20 doların hayaliyle işinin başına geçti.

Alex Martin, kalemin işlevini yerine getirdiğine emin olmuştu. O halde Bay Dering sorgusunda doğruları söylemişti.

-DEVAM EDECEK-

Yayımlanma Tarihi: 25.05.2016 

Gerçekleri Yazan Kalem (SY)Where stories live. Discover now