GİRİŞ

2.5K 123 241
                                    

GİRİŞ

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.

GİRİŞ

Mercy, Summer Fades Away.

Şubat 1995.

Dakikalar saatlerin aguşunda soluklanırken, gecenin üzerine bir çarşaf gibi doladığı o zifiri karanlık hiç olmadığı kadar boğucu ve kasvetliydi. Rüzgâr o kadar şiddetli esiyordu ki, ağaçların dalları bir ceylan gibi lerzedâr ediyordu.

Yağmur hızını arttırdı.

Zihninde kuluçkaya yatan düşüncelerin ağırlığıyla genç kız, başını yasladığı pencerenin kenarından gökyüzünü temaşa etmeye ara verdi ve gözlerini yumarak görüşünün önüne etten bir duvar çekti; koyu renk gözleri karanlığı kısa bir süreliğine kucakladığında ayın o bulanık görüntüsü ona tepeden bakıyor, zihninin duvarlarından meneviş meneviş dökülen düşünceler kademsiz bir sıkıntının göğsünün hemen altında yer edinmesine, yuvalanmasına neden oluyordu.

Nedenini ve kaynağını bilmediği bir sıkıntı boynuna doladığı ipleriyle genç kızı sıkarken, içini kaplayan o kademsiz hissi düşünmemek adına kendisini, mermi gibi yeryüzüne çivilenen iri yağmur damlalarının evin dış cephesinde bıraktığı o tok sesleri dinlemeye zorladı.

Zihni öylesine doluydu ki, düşüncelerin oluşturduğu ağırlıkla başını dik tutamıyormuş gibi hissetti; başının, küçük bir devinimle önüne yığılacağını düşündü o an. Bu geceye kadar karanlık onu hiç korkutmamıştı; ama bu gecede onu rahatsız eden bir şeyler var gibiydi. Geride bıraktığı diğer Şubat gecelerinden daha farklı bir geceydi sanki.

Yağan yağmur her bir damlanın zemine düşmeden önce birbirine çarpması sonucu parçalanıyor, gök, nefretini kusarcasına gürlüyordu. Gökyüzünün giyindiği bu zifiri karanlık ürkütücüydü. Zihnini esir alan bu düşünceler sancılı bir hissin rahminde büyüyor, genç kızın kalbinin en derinlerinde kendine bir yer açıyordu. Onu böyle hissetmeye iten mantıklı bir neden henüz yoktu; yine de içini tıpkı bir kemirgen gibi didikleyen bu hissin ağırlığı altında ezilecekmiş gibi hissederek oturduğu sandalyede rahatsızca kıpırdandı. Bulunduğu mutfağı terk etmek adına ağır ağır sandalyeden kalktı; bakışları son bir kez daha pencerenin ötesine, karanlığın içerisinde bir gölge gibi gizlenen ağaçlara takıldı. Rüzgâr, ağaçları mühürlendikleri yerden koparıp atacakmış gibi esmeye devam ederken gökyüzünde çağlayan şimşeğin elektrik mavisi ışığı kısa bir süreliğine genç kızın yüzüne dokundu.

KARA CENNET Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang