Bölüm 21

4.7K 215 34
                                    

İYİ OKUMALAR

****************

Gözlerimi tavana dikmiş öylece izliyordum. İçimde bir yerlerde gizlenen korkunun verdiği bir tedirginlik vardı üzerimde. Sanki gözlerimi kapatırsam gözlerimi açacağım zaman kendimi Matt'in elinde bulacakmış gibi hissediyordum. İşte bu yüzden bitkin olmama rağmen uyuyamıyordum.

Bir guruldama sesiyle irkildim ve karnıma baktım. Aslında yemek yemem gerekiyordu çünkü Matt'in getirdiği yemeğe dokunmamıştım. Ondan sonra da hiçbir şey yememiştim. Bu da iki güne yakın bir süredir yemek yemediğim anlamına geliyordu. Ama önce şu giysilerlerden kurtulmam gerekiyordu. 

Banyonun kapısını kilitledim ve soğuk suyu açıp kendimi suyun altına attım. Geçirdiğim son krizden sonra vücudumun ısısı yükseldi ve bir daha inmedi. Ya da ben öyle sanıyorumdur...

Su tüm vücudumu dondururken pantalonumu çıkarıp kenara fırlattım. Pantalonumu ve her tarafı parçalanmış tişörtümü orada bulunan çöpe attım. Sadece Derek'in tişörtü ve iççamaşırlarım kalmıştı üzerimde.

Giderek soğuyan vücudumu umursamadan kollarımı tişörte dolayısıyla da kendime sarıp yere oturdum. Bir süre sonra uykum gelmişti ama soğuk sudan dolayı yerden kalkamayacak kadar titriyordum. Suyu kapatıp gözlerimi kapattım çünkü uykumla inatlaşacak güce sahip değildim.

*****

Kolumda hissettiğim tüylerle  irkilip gözlerimi açtım. Koluma baktığımda hemen yanımda grimsi bir çakal görünce çığlık atarak geri çekilmeye çalıştım. Ama kuru dal ve yaprakların elimi kanatmasıyla yerimde kalmaktan başka bir şey yapamamıştım. Kuru dal ve yaprak mı?

Gözlerimi bana bakan çakaldan ayırıp etrafıma baktım. Gece gece üzerimde sadece Derek'in tişörtü ile ormandaydım. Ama bu saçmalık. Ben banyoda uyuyakalmıştım. Çakalın tekrar dürtmesi ile sakince ona baktım. İçimden bir ses onun iyi niyetli olduğunu söylüyordu ama her ihtimale karşı dikkatli olmalıydım.

Gözlerimi çakaldan ayırmadan yavaş hareketlerle yerden kalktım. Dikkatli bir şekilde geri çekilmeye başladım ama attığım her adıma karşılık çakalda bana daha fazla yaklaşıyor ve tekrar tekrar başını yere eğiyordu.

Bende ondan uzaklaşmak yerine yaklaşmayı denedim. Başını çıplak bacağıma sürtmesi ile elimi kaldırıp başını okşadım. Evet hislerimde yanılmamıştım. Hem zaten amacı bana  saldırmak olsaydı uyanmamı beklemezdi.

Herşeyden önemlisi berbat derecede üşüyordum. Ormanda sessizlik hâkimken ne yapacağımı şaşırmış bir durumda etrafıma bakınıyordum. Dolunayın ışığında sessiz olmaya çalışarak ilerlemeye başladım. Tabi çakalda peşimde...

İkimizde ilerliyorduk ama nereye gittiğimizi bilmiyordum. Kısa bir süre sonra yanımdaki çakal hırlama benzeri bir ses çıkararak ilerlediğimiz yolun tersine doğru koştu. Gitme diye haykıran içsesimi bastırıp çakalın peşinden koştum. Tabi siyah bir çakal ile kavga ettiğini bilseydim gider miydim? Tabiki HAYIR!

Grimsi çakalın aldığı her darbede bende acı çekiyordum. Daha fazla acı çekmemek için yerden aldığım taşı siyah çakala fırlattım. Taşın sırtına çarpmasıyla kırmızı gözlerini bana çevirdi. Ardından diğer çakalı bırakıp bana doğru gelmeye başlayınca geri çekildim. Korku vermek istercesine yavaşça yaklaşıyordu ki bunda gayet başarılıydı.

Grimsi çakal beni korumak için önüme geçip siyah çakala hırladı. Bunun üzerine siyah çakal üzerimize atlamak için hamle yaptı. Bende çığlık atarak gözlerimi kapattım.

Gözlerim kapalı bir şekilde çığlık atmaya devam ederken etrafıma sarılı bir şey yüzünden hareket edemiyordum.

"Malia! Malia! Aç gözlerini!"

AŞK ISIRIĞI #Wattys2016Where stories live. Discover now