Bölüm 7: Canının Yanmasını İstemiyorsan ~~

3K 134 197
                                    

Selamlar canlarım!

Bu bölüm o kadar hızlı bir şekilde yayına hazırlandı ki anlatamam. Son dakikaya kadar eklemeler yaptım ve saf hali ile 1502 kelime oldu! Ama kontrol etme şansım olmadı. O yüzden hatalarım var ise affola. :)

Keyifli okumalar!

***

7. Bölüm

Barlas, adamlar odadan çıktıktan sonra genç kızın durumunu kontrol edip etrafa saçılan kanları temizledi. Daha sonra yatağın hemen yanında duran komodinin üzerindekileri alıp büyük bir titizlik ile yere bıraktı. Komodinin üzerine oturduktan sonra uzunca bir süre genç kızı izledi, aklında sorularla. Yalnızca otuz saniyelik korku dolu bir bakış mıydı kendisini böylesine etkileyen? Görür görmez 'benim!' demesine sebep olan?Tek bir bakış...

Aklında yer edinmeye başlayan sorular istemediği bir yöne kaymadan kalkıp evin alt katında yer alan mutfağa geçti genç adam ve yemek hazırladı. Elbette kendi yemeklerini de temizliğini de bizzat kendi yapıyordu, kimseye kendisini zehirleme şansını altın tepside sunacak değildi.

Önce bir çorba yaptı, sonra da pilav ve zeytinyağlı fasülye. Yıllardır hatta doğduğu andan beri kendi başının çaresine bakmak zorunda kalmıştı. Aç bilaç geçirdiği onca zamandan sonra da en büyük yeminiydi bir daha asla aç kalmayacağı. O yüzden hemen hemen her yemeği yapmayı bilir, her akşam evine döner, kendi yemeklerini hazırlar, kendine özel sofralar kurardı. İlk zamanlar, yaptığı her yemeği yaksa ya da çiğ bıraksa da tek birini dahi atmamış, en iyisini yapana kadar batırdığı her yemeği yemiş, böylelikle içindeki öfkeyi beslemekten geri durmamıştı. Şimdi değme aşçılara taş çıkarırdı ama bugüne kadar kimse onun yaptığı bir şeyi ağzına bile sürememişti. Bu hiç hoşuna gitmeyen bir ilk olacaktı bu, ama kıza sahip olmadan önce onu doyurmalıydı ki yapmak istediklerini rahatlıkla gerçekleştirebilsin. Her halta bayılıp duruyordu zaten. Bir de açlığı ile uğraşamazdı!

Masaya iki tabak, kaşık, çatal, iki de çorba kasesi koydu ve yatak odasına geri döndü. İki katlı evin her katında, odalarında hatta banyo ve tuvaletinde bile kamera vardı. Bu kameraların hepsi de telefonuna bağlıydı. Barlas, her an, her dakika hem ofisini hem evini kontrol ediyordu. Meşgul olduğu anları da geceleri evine geldiği zaman tek tek geriye alıp izlerdi. Tutku dolu bir filmi izler gibi bazen bomboş evini, bazen de bomboş ofisini izliyordu, saatlerce...

Kendisinden pek de beklenmeyen bir nezaket ile odanın kapısını tıkladı içeri girmeden hemen önce. Bunu neden yaptığına kendisi de anlam verememişti ama yapmıştı işte, üzerinde çok da düşünmeye gerek yoktu.

Kızın hala uyuduğunu görünce yanına yaklaşıp nefesini ve nabzını kontrol etti. Yüzünün etrafına dağılan saçlarını kenara çekip elleri ile yüzünün etrafında gezinirken uyandı, kız. Göz göze geldikleri an irkilip geriye kaçması sinirini bozsa da yok saydı. Sakin bir ses tonu ile "Tamam, yok bir şey hadi kalk da yemek yiyelim," dedi.

Kız anlamaz gözlerle yüzüne bakarken daha fazla kibarlık denen o salak maskeyi takamayacaktı. "Kalk o yataktan, hadi!" diye, bağırdı bu defa. Ancak genç kız hiçbir tepkide bulunmayınca iyice sinirlendi. İyice dibine girip baş ve işaret parmağı ile kızın minik çenesini kavradı ve gözlerine bakmaya zorladı. "Bana bak güzelim, eğer sözümü dinlersen, seni temin ederim çok mutlu olursun. He yok, ben acı severim dersen, seve seve acı eşiğini yükseltirim!"

Kelimeler dilinden alelade bir şeymiş gibi dökülmüştü, sanki tehdit etmiyor da sevdiği kadına aşkını fısıldıyormuşçasına bir sakinlik ve dinginlikle.

Aymira, ne yapacağını şaşırmış bir halde karşısındaki adama bakıyordu. Gözlerini esir alan, neredeyse siyaha çalan koyu kahve gözler, gür kirpikler tarafından çevrelenmişti. Gözlerinin kenarlarında bakışlarına keskinlik katan minik kırışıklar vardı. Yüzüyle tam bir uyuma sahip burnu, dudakları, çenesi ile tam anlamıyla bir erkek güzeliydi, genç adam. Ama karşısındaki kız için hiçbir şeyin olmadığı gibi bu durumun da bir önemi ya da anlamı yoktu. Gözlerinin arasındaki bağı koparırken sıyrıldı yataktan. Bugüne kadar karşı karşıya kaldığı en kötü şey değildi karşısındaki adam. Olamazdı! Yatağın yanında dikilip adamın gözlerinin içine baktı dik bir şekilde.

~~Karanlık Ruhlar~~Onde histórias criam vida. Descubra agora