AY-30

3.1K 194 61
                                    

Bölüm Şarkısı : Deniz Tekin - Böyle^^

***


Derin bir nefes alarak etrafıma bir kez daha baktım. Efe'nin elini tutarak insanların arasından yürümeye başladım. Hiçbir şey söyleyemiyordum. Sadece önüme bakıyordum. Tüm algılarım kapanmıştı. İnsanların suratıma boş boş bakmalarını gözden gelerek iç çektim.

Ben nasıl bir oyunun içine düşmüştüm böyle? Hâlâ aklım almıyordu. Ben onlara bir zarar vermemiştim. Ya da ne bileyim, hayatlarına çomak sokmamıştım. 

Ama onlar, bana ve yanımda olan insanlara zarar veriyordu. Özellikle de babam... Bana zarar vermekten ne anlıyordu? Ya da şöyle bir soru yönelteyim size. Bir baba, kızına nasıl zarar verebilirdi? Kafamı umutsuzca sağa sola salladım. Ah doğru ya, babamın elinden en sevdiği varlığını almıştım. Annemin katili bendim. Bu olanların tek sorumlusu bendim.

Efe'nin küçük elleri tişörtümün eteklerinden çekiştirdiğinde kendime gelerek kafamı aşağı eğdim. "Kader abla iyi misin?" Gülümsemeye çalışarak olduğum yerde durdum ve dizlerimin üstüne çöktüm. Elini bırakarak kollarından tuttum. Gözlerinin içine bakarak sadece "İyiyim." diyebildim.

Hayır, hiç iyi değilim. Doruk'a ihtiyacım var...

Yutkunarak devam ettim. O daha çocuktu ve yanlışlıkla ağzından kaçırabilirdi. Gerçi, yetişkinler bile ağzından kaçırıyordu. Ama ben yine de önlemimi almalıydım. "Efe, biraz önce olanları..." derin bir nefes aldım. Söylemek bir anda zorlaşmıştı. Anlayışla kafasını salladı.

"Söz kimseye söylemem, aramızda." diyerek göz kırptığında istemsizce kıkırdadım. Elimi başına götürerek saçlarını karıştırdım. Doğrularak "Büyümüşte küçülmüş." dedim.

"Nazlı'yla böyle anlaşmalar çok yaptığım için artık söylemeden anlayabilliyorum." Güldüm. Bu ikisi hem çok haylaz hem de çok tatlılardı. Yani en azından Efe öyleydi. Nazlı'da tatlıydı ama Doruk'a yapışmadığı sürece.

Tekrar yürümeye başladığımızda biraz ileride, dönme dolabın önünde bizimkileri gördüm. Yanlarına ulaştığımızda Nazlı Doruk'un kucağındaydı. İstemsizce güldüm. Sanırım bu küçük cadıdan kurtuluşum yoktu. Doruk bizim geldiğimizi gördüğünde kaşlarını çattı.

"Nerede kaldınız? Birazdan sizi kontrole gelecektim." Ben konuşamadan Efe cevap vermişti. Sanırım bir kurtarıcım daha olmuştu. 

"Doruk abi ya. Biraz fazla su içmişim anlayış göster." Doruk'un çatık kaşları eski hâlini alırken araya Can girdi. 

"Sanırım bana benzeyen birini buldum. Gel evladım gel. Sana bu konuda bütün incelikleri öğreteceğim. Seni benim gibi yetiştireceğim."

Mira gözlerini devirerek "Bir tane Can bana yetiyor zaten Efe. Lütfen Can'a benzeyeyim deme." dedi. Efe cevap olarak, Can gibi sırıtmakla yetindiğinde hepimiz cevabı almıştık. Ve bu cevap pek iç açıcı değildi. Can Mira'nın taklidini yapmaya başladığında Mira saldırmak üzere harekete geçmişti ki Doruk boşta kalan eliyle Mira'nın belinden yakaladı.

Mira biraz çırpındıktan sonra Doruk'un elinden kurtulmayı başaramayınca bıkkınlıkla omuzlarını düşürdü ve teslim olduğunu belli edercesine bekledi. Doruk sonunda Mira'yı bıraktığında Can zafere ulaştığını göstermek için göğsünü gere gere dönme dolaba yürüdü. Herkes yürümeye başladığında en arkada ben ve Efe kalmıştık. Doruk gelmediğimizi fark ettiğinde durdu ve arkasına döndü. 

"Gelmiyor musun?" Dudağımı dişleyip biraz düşündüm. Keyfim kalmamıştı ki!

"Benim... canım istemiyor." Yanıma gelip Nazlı'yı kucağından indirdi ve yüzüme baktı. "Neyin var? Bembeyaz olmuşsun." Bu kadar belli miydi kötü hissettiğim?

ALIN YAZIM #Wattys2016Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt