Şüpheli

43 2 1
                                    

"Sussun telefonlar uyudun mu diye soranlar, dokunmasın yalnızlığıma...

Kimse bilmesin nerde olduğumu, sorarlarsa öldü dersin.

Böyle gelmiş böyle de gider, kafam senden bile güzel..."

Uykumu bölen hep bir ağızdan şarkı söyleyişleri miydi yoksa dayanılmaz sesleri mi?

Kafamı kaldırdığımda dalga sesleri geliyordu. Etrafıma bakındım. Sahildeydik. Ciddi ciddi gidiyorduk. Kaçıyorduk. Herşeyden. Kalmak için sebebim yoktu. Böylesi daha iyiydi.

Arabadan inip çantalarımızı aldık. Feribot adım atar atmaz kimlik kontrolüne takıldık. Samet ve Arda için sorun yoktu ama biz aranıyorduk. Adam bizim kim olduğumuzu öğrenir öğrenmez polise teslim edecekti.

Oysa ne kadar mutluydum az önce, kaçtığım kurtulduğum için...

Kimliklerimizi çıkarmak için çantamı kurcaladım. Bir türlü bulamıyordum. Çantanın dibine, yan ceplerine cüzdanıma her yere baktım. Yoktu..

Sude'ye bakıp başımı olumsuz anlamda salladım. Sude şaşkın bakışlarla bana bakıyordu. O sırada Arda elinde dört kimlikle adamın yanına gitti. Kimlikleri uzattı. Kimliklerimizin onda ne işi vardı? Tabi benimki de soru.

O bir hırsız nasıl olmasın ki?

Uzun bir süre adam, kimliklere baktı. Daha sonra kimlikleri birer birer bize verdi. Kimliği elime aldığımda benim kimliğim olmadığını fark etmem uzun sürmedi. Benimkinde fotoğrafım vardı. Bu ise sahte idi. Fotoğrafsızdı. Aynı şekilde Sude'nin ki de sahteydi. Nasıl olsa ön yedi yaşında olduğumuz için fotoğraf sorun değildi. Arda ile Samet'in ki ise gerçekti. Saklanmaları gerekmiyordu.

Adam içeri girmemize izin verdi. İçeri girerken kimlikleri Arda'ya uzatıp kızgın bir şekilde baktım.

"Kimliğimi ver, gerçek olanı"

"Üzerinde gerçek kimlikle yakalanırsan daha yarı yolda yakalanırsın. Bundan sonra sen Buket'sin" dedi sakın ve çok bilmiş ses tonuyla.

Elimdeki kimliğe tekrar baktım. İsim kısmında Buket yazıyordu. Sude'nin kimliğine baktım onun isim kısmında ise Melisa yazıyordu.

Feribota Arda ile binmiştik. Samet ise bu arada arabayı feribota park etmişti. Feribotta fazla dikkat çekmemek için iki oda tutmuştuk. Sude ile ben bir odada ve diğerleri de bir odada kalacaklardı.

Odamıza geçip çantalarımızı yerleştirdik. Varacağımız yere bir günde ulaşacağımızı söylemişti Arda. Yakın bir yere gidiyor olmalıydık. 

Gider gitmez yatıp uyumak istedim çünkü daha önce deniz yolculuğu yapmamıştım. Yatıp uyumaya çalıştım ama olmuyordu. Midem alt üst olmuştu.

Lavabodan çıkamıyordum. Sude iki dakikada bir kapıya gelip nasıl olduğumu soruyordu. Midem biraz daha iyi olduğunda elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı arkada topladım. Lavabodan çıkıp tekrar yatağıma geri döndüm.

Uyuyakalmış olmalıydım. Sude'nin sarması ile uyandım. Çantaları  toplamıştı. Gidiyor olmalıydık. Yataktan doğrulup ayakkabılarımı giydim. Midem hala biraz rahatsızdı. Ama feribotun durması beni sevindirmişti.

Feribottan inip bir kenarda Samet'in arabayı getirmesini bekledik. Dün geceyi huzursuz geçirdiğim için Samet ya da Arda ile nereye gideceğimiz hakkında konuşmamıştık.

"Nerdeyiz?" dedim etrafıma bakınırken.

"Edirne'de..."

Edirne mi? Güneye gittiğimizi sanıyordum. Ama aslında umrumda değildi. Kaçalım da nereye olduğu fark etmez.

Kumarbaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin