❣ 3 ❣

8.2K 631 60
                                    

Yu Jin sabah yine aynı saatte okula gelmişti. Elinde tuttuğu yeşil renkli cupcake'e yavaşça baktı. Okul her zamanki gibi boştu. Jungkook'un sınıfının önünde dikilmiş öylece duruyordu. Hiç bir şeyden endişelenmiyormuş gibi görünebilirdi ama bir yandan korkuyordu. Iseul bir şeyler öğrenmiş olmayıp sadece şantaj yapıyor olabilir miydi?

Ama bunun gerçek olma ihtimalini de göz önünde bulundurması gerekiyordu. Peki, bunca zaman bıkmadan yaptığı bu şeyi bir anda bırakabilecek güçte miydi? Hayır cupcake yapmak zor değildi, bir anda bırakamayacağı tek şey Jungkook olmalıydı. Jungkook ve vazgeçemediği aşkı.

-İki Yıl Önce-

Liseye ilk başlanan zamanlar vardır. Gelmesini nefesinizi tutarak beklediğiniz o gün.. Yu Jin de kalbi fırlayacakmış gibi hissediyordu. Liseye geçmişti. Sonunda bir şeyler başarmak için uğraşacaktı ,belki büyük bir aşk elde edecekti, belki mükemmel arkadaşlar ya da mükemmel notlar.

Neler olacağını merakla bekliyordu ancak lisenin ilk günü onun beklediği kadar mükemmel görünmüyordu.

Sabah yine erken kalkamamıştı.

Okulun ilk gününe gecikmesi yetmezmiş gibi saçını tam toplayamamış ve gömleğini düzgün ütüleyememişti. Belki bir annesi olsaydı hayat onun için daha kolay olurdu. Ama yoktu işte, bazılarının hayatında bazı şeyler eksik olurdu ya, onunda onu öperek uyandıracağı ya da akşamdan giysilerini ütületeceği bir annesi yoktu.

Küçüklükten beri yoktu.

Öylece babasını bırakıp gitmişti. Babasının tekrar evlendiği kadına da anne demekten biraz bile çekinmiyordu. Çünkü doğurmak değil sevgi ile büyütmek önemliydi. Babası ise işini seven bir adamdı ve eve pek uğramazdı. Açıkcası onun Young Nam'dan başka pek bir kimsesi yoktu ama vazgeçmeye meyilli bir insan da değildi.

Okula geldi, giriş törenine de yetişti. Öğle arasından sonra eve gidebileceğini düşünerek giriş töreninde saçını düzeltmeye çalıştı. İlk dersten çıktıklarında onun için lise güzel görünüyordu. İlk gün böyle başlamıştı ama o moralini bozacak bir insan değildi.

En azından başından aşağıya buz gibi sular dökülene kadar.

Bu üst sınıfların kendi aralarında seçtikleri bir kişiye 'Hoşgeldin!' diyiş şekliydi. Aslında bir hatası yoktu sadece yeterince şanslı değildi.

Seçilen kişi o olmuştu.

''Sünepe gibi göründüğünün farkında mısın?''

''Neden bu kadar çirkin görünüyorsun şu an?''

''Şişmansın birde iğrenç şey.''

Beyaz gömleğinin içindeki iç çamaşırı sanki bir sergiye açılmışçasına görünürken etraftakilerin arsız gülüşleri ile ellerini üzerine örtmek için kullanıp ıslak saçlarının yüzünü gizlemesini umarak kafasını yere eğiyordu.

Bu dünya aslında hiç bir hatası olmayan insanların canını yakacak kadar kötü olmalıydı.

Yu Jin'in kafasına bir ağırlık düştü. Sıkıca kapattığı gözlerini yavaşça açtığında, siyah bir ceketin kafasına kapatıldığını fark etti.

Onu sıkıca tutan kişi okulun ortasından onu uzaklaştırdı. Sessiz bir yere götürerek ceketi ona giydirdi. Yu Jin bu kişinin yüzüne baktığında kahverengi gözlerin gökyüzü gibi baktığını gördü. 

Koyu kahverengi gözler ona gülümseyip hafifçe kırıştığında bu kişiyi bir daha asla unutamayacağının farkına varmıştı bile.

***

cupcake? cupcake. 🧁 jeon jungkook ✓Where stories live. Discover now