Vapur

6.1K 195 23
                                    


Burada daha fazla bekleyemezdim. Gitmem lazımdı. Yavaş adımlarla ilerledim. Bu konu hakkında daha fazla düşünmek istemiyordum. Tabiki bu pek mümkün olmuyordu. Neler olduğunu merak ediyordum mesala. Ben gittikten sonra ne olmuştu. O adam tekrar aramış mıydı ya da Altan Ağa'yı tehdit ediyor muydu? Bütün bunlar benim için fazlaydı. Yoruluyordum. Okyanusta ıslanmamak nasıl mümkün değilse benim de düşüncelerimden kurtulmam mümkün değildi. Yok edemediğim ve sarmaşık gibi beynimi saran düşüncelerim.
Olmuyordu bazı şeyler düzelmiyor yoluna girmiyordu. Bunun için gerçekten çabalıyor muydum bilmiyorum.

Ara sokaktan karşı kaldırıma geçtim. Altan Ağa her an karşıma çıkacakmış gibi hissediyordum. İyice paranoyaklaşmıştım. Öyle bir şey olsaydı ne yapardım? Yani o beni gördüğünde. Galiba görmemezlikten gelirdim ve ne yapıyorsam ona devam ederdim. Bir kaç adım daha atmıştım ki birisinin adımı seslenmesiyle durdum.
"Dicle!" Altan Ağa'nın sesi değildi. Arkamı döndüm ve Mert'i gördüm.
"Neden öyle aceleyle kalktın? O kadar seslendim bakmadın bir şey mi oldu?"
"Hayır sadece Leyla Teyze gelmiştir tek kalmasın."
"En azından bir şey söyleseydin ya da cevap verseydin."
"Üzgünüm Zeynep'e merak etmemesini söylersen sevinirim."
Gerçekten ayıp olmuştu ama mecburdum.
"O da peşimden geliyordu ama bulamadı sanırım. Bak eğer yanlış bir şey olduysa söyle çekinme."
"Bir sorun yok." dedim sanırım o da anlamıştı bir şeylerin ters gittiğini ama bu benim meselemdi.
"Seni ben götürürüm istersen."
"Gerek yok ben kendim giderim."
"Pek iyi görünmüyorsun motorsikletim cafenin arkasında alıp hemen gelirim."
"Gerçekten gerek yok kendim giderim böylesi daha iyi hem sende Zeynep'e bakmış olursun." dedim.
"Sen bilirsin görüşürüz." dedi gülümsedim ve Mert'in gittiğini görmemle yoluma devam ettim.

Yarım saat kadar yürüdükten sonra eve varmıştım. Kapıyı çaldım ama bakan olmadı sanırım Leyla Teyze evde değildi. İçeri anahtarımla girdim. Bir yönden de evin boş olması işime gelmişti. Sadece uyumak istiyordum. Direk odama geçtim üstümü değiştirmeden yatağa girdim. Çok geçmeden uymuştum.

"Dicle kalk seni öldüreceğim."
dedi Zeynep beni sarsarak. Uyuyor numarası yapsam bile gitmeyecekti anlaşılan. Gözlerimi araladım bir çift sinirli gözle karşılaşmak beni şaşırtmadı.
"Efendim Zeynep."
"Ne efendimi öyle apar topar çıkılır mı ha bir şey oldu sandım. Aptal."
"Yok bir şey iyiyim ben. Mert'e söyledim sana söylemedi mi?"
dedim yataktan doğrulurken.
"Evet söyledi neden bunu bana söylemeden gidiyorsun. Ayrıca cüzdanını bulabildin mi bari?"
Ne cüzdanından bahsediyordu bu.
"Ne? Anlamadım."
"Mert'in yardım etmesine izin verseydin bari."
"Şunu doğru dürüst anlatır mısın ve sakin ol."
"Mert dedi cüzdanın kayıpmış çaldılar mı düşürdün mü bilmiyorum asıl sen anlat ne olduğunu."
Yuh, yok artık daha neler yalanın daniskası. Mert neden böyle bir şey söylemiş olabilir ki. Zeynep'e ne diyecektim şimdi. Ona Altan Ağa'dan bahsetmiştim ama üstün körü ve ona gerçeği söylersem kaçmamın çok saçma olduğunu neden bunu yaptığımı sorardı ve tatmin olacağı bir cevap alana kadar yakamı bırakmazdı. Zeynep'ten bir şeyler saklamak canımı sıkıyordu. Ama kendimden sakladığım şeyleri ona söylememin de bir anlamı yoktu.
"Yok ya buldum yolda düşürmüşüm."
Mert'in yalanını bozmadım. Bunun son olmasını istiyordum. "Hey Allah'ım akılsız kız. Daha kendinden haberin yok. Hadi kalk bu kadar uyuduğun yeter gözümden kaçtığını sanma bu aralar her fırsatta uyuyorsun bu kadar uykucu değildin. Sana uyumayı yasaklıyorum."
Gerçekten de dediği gibiydi daha bir kaç gün önce geceleri uyuyamıyordum. Şimdi ise uyumak istiyordum kabus görmeme rağmen.
"Ah nasıl da unuttum Leyla Teyze nerede, geldi mi?"
"Geldi geldi merak etme. Kalk da yanına gidelim."
"Tamam üzerimi değiştirip geliyorum."
Yine terlemiştim, Zeynep odadan çıkınca üstüme eşofmanımı giydim. Saçlarımı topladım ve içeri gittim. Leyla Teyze koltukta oturuyordu Zeynep'te yanına oturmuş meyve dilimliyordu.
"Nasılsın Leyla Teyze?" dedim yanına oturarak.
"İyiyim bazı sonuçlarım biraz yüksek çıktı doktor daha sık geleceksin dedi. Yeni ilaçlar yazdı düzenli kullanım ve kontrolle bir sorun yaşamayacağımı söyledi." 
"O zaman sende doktorunu dinle." dedim gülümseyerek.
"Bir kutu hap içiyorum bir kaç tane daha eklendi. Pek sevinmedim açıkçası."
"Üzülme Leyla Teyze bu şekilde iyi olacaksan bir zararı yok değil mi?"
"Öyle de bir yer iyi olurken diğer yer kötüye gidiyor hangi böbrek dayanır bu kadar ilaca."
Ne söylesem Leyla Teyze onu çürütecek bir şey buluyordu. Kendi kendini ve beni de üzüyordu.
"Sıkma canını Leyla Teyze biz burdayız hem kötü bir şey olsa doktorunun onu da söylerdi merak etme sen böbreklerin turp gibi maşallah." dedi Zeynep. Leyla Teyze gülümsedi Zeynep onu da mutlu etmeyi başarabiliyordu. Beni gıcık etmediği zamanlarda olduğu gibi. Zeynep doğradığı elmanın birini Leyla Teyze'ye diğerini bana uzatti. Birlikte biraz vakit geçirdikten sonra Zeynep gitti.
Leyla Teyze'yle baş başa kaldık. O da yorulmuştu ilaçlarını getirdim içtikten sonra yattı. Ben ise uyuyamayacak kadar dinçtim. Yeni uyanmış sayılırdım. Yapmak istediğim bir şey yoktu oturmak, balkona çıkmak canım istemiyordu. Bu yüzden her ne kadar uyuyamayacağımı da bilsem odama gittim. Yatağa girdim ve her zaman yaptığım gibi düşüncelere daldım. Tahmin ettiğim gibi uyuyamamıştım yatakta dönüp durmuştum. Saat baya ilerlemişti en sonunda uykunun bedenimle olan savaşında mağlup olmuştum.

KİMSESİZ #Wattys2019Where stories live. Discover now