1. Bölüm: Ateş

49.4K 1K 77
                                    

Sabahı delen çığlık, namludan çıkan kurşunla birlikte, adamın alnına ulaştığında, tamamen söndü gözlerindeki ateş.

Memnuniyetle gülümsedi kadın. İstediği olmuştu, zaten ikinci şansı olmadığını biliyordu. Duygusuz gözlerle baktı etrafına, bunca insanın ölümüne göz yuman bu adam ölmeyi haketmişti. Aslında ne farkederdiki, hiçbir zaman neden ve sonuç düşünmemişti. Şimdide düşünemezdi.

Artık gitme vakti gelmişti. Adamın, yere yığılan bedeni etrafında toplanan kalabalık arasındaki özel korumalar şaşkınlıkla bakınırken, usulca döndü ve aracına bindi. Burda işi bitmişti.

Yeteri kadar uzaklaştığını düşündü ve durdu. Arka koltuktan bilgisayarını alıp postalarını açtı. Az önce hayat ateşini söndürdüğü adamın dosyası açılınca, resimlere baktı son kez, çünkü dosya kapanmıştı ve silinecekti. Her zaman olduğu gibi. İşler her zaman böyle yürürdü, gizli posta adresine bir dosya gelir, o da incelemesini yapar ve kararını verirdi, yaşamalı mı, ölmeli mi?

Kendince bir adalet sınavı vardı. Sınavdan geçenler yaşar, geçemeyenler ölürdü. X kişinin Sınavdan geçememesine bazen tekbir fotoğraf yeterken, bazende bütün dosyayı incelemesi gerekirdi. Bu onun sınavıydı kimse karışamazdı. Dosyayı sildi ve gerekli mesajı yazıp gönderdi "ATEŞ SÖNDÜ".

Cevap anında geldi "biliyorum" tabiki bilecekti. Adamı bir maden açılışında, onca insanın ve medyanın önünde, alnının ortasından vurmuştu. Postayı kapatıp banka hesaplarına geçti. Her zaman ki gibi para hesabına geçmişti. Başka türlü olamazdı, buna kimse cüret edemezdi. Bilgisayarını kapatıp kontağı çevirdi. İşlem tamamdı. Son kez düşündü adamı, çünkü bir daha asla düşünmeyecekti. Keşke onuda,    madendeki onlarca günahsız insanın yattığı çukura gömselerdi.                           

Şimdi düşünmesi gereken başka şeyler vardı. Günlerdir bu şehirdeydi, toparlanıp geri dönmeliydi ama karnı açtı. Önce yemek yemeli, sonra kiralık arabasından kurtulup ilk uçakla yaşadığı şehre dönmeliydi. Karşısına çıkan ilk restoranda durdu. İçeriye girdiğinde bütün gözler üstündeymiş gibi hissetti.

       Öyleydide ama bu bir saat önce bir adam öldürdüğü için değildi. Güzeldi kadın, hemde çok güzel. 1.75 boyu, sırtına kadar inen katran karası saçları, bembeyaz tenine karşı siyah ve gür kirpiklerinin arasından bakan deniz mavisi gözleriyle çarpıcıydı.

Bir katilden çok podyumlardan fırlamış bir model gibiydi. Dimdik yürüdü cam kenarındaki masaya. Bir omzunu açıkta bırakan salaş tişörtü, kalçasına oturan ve bacaklarını sımsıkı saran kot pantolonuyla, bir üniversite öğrencisi gibiydi.

       Hiçbir zaman farklı giyinmemişti. Bir göreve pembe bir buluzla gittiği bile olmuştu. İnsanlar katilleri her zaman siyah deri elbiselerle düşünürlerdi. Hiç anlam veremediği birşeydi  bu. Belkide öyleydi, belkide süikastçiler gerçekten siyah giyinirdi.

Ama o,onlardan biri değildi. Para için her önüne geleni öldüren bir katil değildi o. Sadece sınavdan geçemeyenler ölümü hakederdi. Kendi adaletine inanıyordu kadın. Çünkü onun gözünde ilahi adalet yoktu, yada bu dünyada yoktu.

Düşüncelerinden sıyrılıp etrafına baktı, insanlar gözlerini kaçırdılar. Bazısında hayranlık, bazısında kıskançlık olan bakışlardan kurtulunca menüye uzandı ve kendine hafif bir yemek sipariş etti. Aslında yemek yemeyi çok seviyordu, yinede yolculuğunda rahatsız olmamak için az yemeliydi.

Yemeğini bitirip kalkmak üzereydi ki, tam o anda son dakika haberi verilmeye başladı. "Ünlü iş adamı Rıfat Korcan (Korcan madenciliğin tek sahibi ) sabah dokuzda açılışını yaptığı yeni maden alanınında, alnına isabet eden tek kurşunla öldürülmüştür. Katil yada katiller henüz belli olmamakla birlikte, güvenlik güçlerinin yoğun çalışmaları devam etmektedir."

Bu kısa son dakika haberinin ardından, yerinden kalktı ve hesabı ödeyip salına salına çıktı restorandan. Bu defa çok patırtı kopacaktı. Tam tedirgin olmak üzereydiki, gülümsemeye başladı. Yapacak birşey yoktu, Rıfat Korcan sınavı geçememişti. Ateş gibi parlayan gözlerle arabasına bindi. Gitmeliydi.....

Mükemmel TakıntıWhere stories live. Discover now