Aslında bugün sabah 2 bölüm atacaktım ama hikaye yazmaktan bölüm atmayı unutmuşum dkfldgşhj
Şu YoonMin giflerine bayılıyorum ya!
Arabamdan havalı bir şekilde inip gözümde ki gözlüklerimi düzenledim.Min Yoongi'nin bana attığı adrese yarım saat öncesinden gelmiş ama daha yeni arabamdan çıkmıştım.Canım onu bekletmek istemişti.Aslında onunla daha önce yüz yüze bir iletişimimiz olmadığı için heyecanlı hissediyordum.Arabayı kilitleyip kafeye doğru ilerlerken dışarıdan onu görmüştüm.Gri saçları ve onlara uyumlu beyaz teni ile etrafı izliyordu.Bir saniye sonra garson geldi ve eline menüyü tutuşturdu.Etkileyiciydi.Bu çekiciliği ile bir çok kişini kalbini aldığı kesindi.Terli ellerimi üzerime sürtüp kafeye girdim.Neyse ki bu kafe de o kapının üzerinde olup ses çıkartan zımbırıklardan yoktu.Gözlüklerimi gözümden çıkarıp yavaş adımlarla masaya yaklaştım.Min Yoongi –benim diyişimle grimsi- menüyü dikkat ile incelerken önünde ki sandalyeyi çektim.Sandalyeden çıkan gıcırtılı ses Min Yoongi'nin gözlerinin bana dönmesini sağlamıştı.Sandalyeye oturup ona bakmaya başladım bir kaç saniye sonra küçük gözleri büyükçe açıldı , ağzı hafif aralandı ve hiç bir şey demeden bana bakmaya başladı.
"İddiayı ben kazandım Min Yoongi." Yoongi hala bir şeyleri kavrayamamış gibi görünüyordu.Kafası karışmış , anlamaya çalışıyordu.
"Kitabın sonunun değişikliği için fikir vermem gerektiğini düşündüm."
