#20

47.7K 2.2K 46
                                    

Köstebek mi!

Aklına Mücahit Kaptan'ın söyledikleri geldi.

Kasten geminin motorunun contalarıyla oynanmış. Köstebek gemi de mi?

"Bu kanıya nasıl vardınız Fulya ile?"

Fulya ile kısmına vurgu yaparak konuşmuştu ama onu tınlayan olmamıştı. Ya da ne ima ettiğini ikisi de anlamamıştı. Belki de anlamışlardı ama Uhud'un aralarındaki yakınlığın derecesini bilmesini istemiyorlardı.

"Adamlar bizden hep bir adım önde. Ya bir sonraki adımınızı bilecek kadar dahiler yada yanımızda onlara haber uçuran bir köstebek var."

dedi Fulya söze karışarak. Uhud sinirlenmesine engel olamıyordu. Bu ikisinin iş birliği ona katlanılmaz geliyordu. Gerildiğini belli etmeden rahat bir edayla konuşmaya çalıştı.

"Haklı olabilirsiniz. Bugün gemi kaptanıyla konuştum. Gemimizin bozulması kasten yapılmış bir şey olabilirmiş."

"Ne!"

Fulya saşkınlıkla sordu. Uhud kafa sallamakla yetindi.

"Herşey bu kadar açıkken nasıl oluyor da bu adamların kim olduğunu bulamıyoruz?"

diye ekledi.

"Aslında... Yarın büyük bir parti verilecek. Tüm iş adamlarının katıldığı bir parti. Bu partiye katılmanız bu gemi işi yüzünden sarsılan şirket imajınızı düzeltmek için bir fırsat." dedi Mete umutla.

"Saçmalık!" , "Süper!"

Dediler aynı anda ve sinirle birbirlerine baktılar. Fulya Uhud'un o partiye katılmayacağını biliyordu. Onu ikna etmeliydi.

"Neden mantıklı düşünmüyorsun? Eğer o partiye gidersek rahatça gözlem yapabiliriz."

"Gidersek mi? Senin o partide işin yok!"

"Tabi ki de var! Her işi beraber yapacağımıza dair söz verdin." dedi Fulya kaşlarını düşürüp en masum halini aldı.

"Fulya seni daha önce kaçırdılar oraya gitmen aptallık olur."

"Yada cesur olduğumu gösterir."

"Kavganızı bölüyorum ama bir karar verseniz iyi olur. Eğer partiye katılırsanız ki benim fikrim bu yönde korkmadığınızı herkese göstermiş olursunuz. Kaybettiğiniz işler yüzünden cemiyet aleminde dedikoduların çıkması muhtemeldir."

"Dedikodularla ilgilenmiyorum. Ve asla o partiye gitmeyeceğim."

"Peki o halde gözlem yapmak için ben ve Mete o partiye gideriz."

Uhud sert bir kahkaha atıp kıza koyu yeşil gözleriyle baktı. Bunun olmasına asla izin vermeyecekti.
Fulya'nın onun bu tavrı karşısında korktuğunu gördü. Uhud ona müthiş bir öfkeyle bakıyordu.

"Peki! Hazırlan beraber gidiyoruz başım belası!"

dedi sinirli sesiyle. Fulya partiye değilde birini öldürmeye gideceklerini düşündü. Uhud öylesine sinirliydi ki! Gerçi onun sinirli olmadığı tek bir an bile yoktu. Mete işini bitirip gittiğinde Uhud Fulya'ya döndü. Bu kız Uhud'u deli ediyordu!

"Yarın ben şirketten gelene kadar hazırlan. Ve.. Düzgün bir şey giy."

Fulya içinin kıpır kıpır olduğunu hissetti. Adamın karşısında tüm dişlerini göstererek sırıtmamak adına kafasını sallayıp odasına girdi.

Derin ve güzel bir uyku çektikten sonra kalkıp hemen kahvaltıya koştu. Uhud çoktan gitmişti. Kahvaltı masasına oturduğunda Hümeyra Hanım ve kızı ona gülümseyerek baktı.

"Bugün yüzünde güller açıyor seni ilk defa böyle görüyorum kızım."

"Evet Fulya Abla çok neşelisin noldu?"

diyen Cansu'ya dönerek ne diyeceğini düşündü. Dayısıyla bir partiye gideceği için zil takıp oynayacağını söyleyemezdi değil mi? Bu düşüncesine gözlerini devirdi ve  konuştu.

"Size öyle gelmiş bence. Bu benim normal halim."

Herkes inanmamış gibi kafa sallarken onları bırakıp tabağıyla meşgul olmuştu. Tabağını bitirdiğinde odasına yöneldi ve akşam için kıyafet bakmaya başladı. İyiki alışverişte bir kaç abiye almayı unutmamıştı. Gerçi aldığı elbiselerin bazılarını giyemiyordu. Uhud aldığı mini elbiseyi üzerinde görünce etkilenir gibi olmuş sonra sinirle hemen çıkarmasını yoksa hepsini yakacağını söylemişti.
Fulya sinirlenmiş gibi yapsa da bu durum fena halde hoşuna gitmişti. Uhud'un onu kıskandığını düşünmek gibi hayal olan bir düşünceye kapılıyordu.

Dolaptan eline önü kapalı ve boyu uzun bir elbise aldı. Bu elbise harikaydı ve Fulya içinde çok güzel görünecekti.

Akşama doğru elbisesini giydi. Saçını dağınık bir topuz yaptı. Hafif bir göz makyajı ve dudağına sürdüğü kırmızı rujla işini bitirmişti.

Aynada kendini beğeniyle süzerken odaya Cansu girdi. Gözlerini kocaman açarak "Fulya Abla!" dedi. Kız yatağa çıkıp aynı boya geldiklerinde Fulya'yı bir kere daha süzdü.

"Çok güzel olmuşsun!"

"Teşekkürler tatlım."

"Neden böyle hazırlandın?"

"Çünkü bir davet var ve dayınla ona katılmamız gerekiyor."

"Dayım sanırım sana aşık olacak."

"Şittss sus bakayım çok ayıp!"

Kız Fulya'nın içinde yeşeren umutların tohumunu attığının farkında olmayarak dışarı çıktı. Uhud'un Fulya'ya aşık olması imkansızdı. Onu her gördüğünde sinirleniyor yada görmezden geliyordu. Sürekli emirler veriyordu. Fulya'ya değer vermediği o kadar belliydi ki Fulya'nın bu umutsuzlukla kalbi sancıdı. Gözleri dolsa da makyajını bozmamak için ağlamadı ve hazırlanıp Uhud'u bekledi.

Uhud'un geldiğini duyunca kalbi heyecanla attı. Fulya Uhud'un kendisini beğenmesini her şeyden çok istiyordu.

Uhud ise hazırlanıp aşağı indiğinde Cansu'ya Fulya'yı çağırmasını söyledi. Bu kız iki saattir ne yapıyordu böyle? Uhud asla birini beklemekten hoşlanmıyordu.

Fulya odasından çıkıp yavaşça merdivenlere yöneldi. Ağır adımlarla inerken Uhud'u görüp merdivenin trabzanlarına tutundu. Takım elbisesinin içinde heykel gibi duruyordu. Gözlerini Uhud'un üzerinden çekti yoksa merdivenlerden düşecekti. Fakat Uhud gözlerini Fulya'dan çekemedi. Nefesi kesilmişti. Kız bir prenses edasıyla merdivenlerden inerken boğazı kurumuş, yutkunamamıştı. Gözlerini kırptığı o saliselerde Fulya'yı göremeyeceğini düşünüp gözünü bile kırpmıyordu. Bu gece kendisini tutamayıp bir delilik yapmaktan korkuyordu. Uhud o çekici bakışıyla Fulya'ya bakıp konuşamadı bir an.

"Çok güzel olmuşsun."

diye kulağına fısıldadığında Fulya kalbinin durduğunu hissetti.

Uhud bir kavalye edasıyla kolunu ona uzattığında Fulya bu gecenin bitmesini hiç istemedi...

ANAHTAR ~TAMAMLANDI~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin