Gerçekten burası gecenin bu saatinde bu kadar soğuk oluyor mu?
Uhud üzerindeki cekete biraz daha sıkı sarındı. Kafasını yukarıya kaldırıp büyük demir kafesin içindeki adama baktı.
"Bunu yapamazsın! Sen... Sen iyi bir adamsın Uhud. Beni duyuyor musun? Bak.. Tamam hata yaptım ama cezası bu şekilde olmamalı!"
Konuşan adam daha çok sinirlerini bozuyordu. Daha fazla bu pişmanlık saçmalığını dinleyemezdi. Geminin sevk ve idaresinin yapıldığı köprü üstü denilen bölümüne gitti. Hamza'nın eli vinci çalıştırmak için onun emrini bekler vaziyette düğmede duruyordu.
"Ne yapalım abi?"
"Biraz bekleyin. Korkuyu hissetsin. Ölüm korkusu nasıl oluyormuş yaşasın. Ben işaret verince vinci çalıştır ve onu aşağıya bırak."
Hamza kafa sallayınca tekrar geminin kıç tarafına gitti. Bu adamın ölümü her zerresinde hissetmesini istiyordu. Bilerek ellerini bağlamayıp sadece kafesi o büyük kilitle kilitlemişti. Çırpınsın, çabalasın istiyordu. Kendisi böyle cani bir insan değildi ama hayatları bu adamın iflas ve hapis korkusu yüzünden yerle bir olmuştu. Bu yüzden burada, denizin ortasında, koca bir kafesin içinde denizin dibini boylayacak ve ona kimse yardım etmeyecekti. Uhud arkasını dönerek Hamza'ya baktı. Hamza işareti alıp vinci çalıştırdı.
Uhud bu vincin ilk defa bu amaçla kullanıldığını düşündü. Genelde adam öldürmek için değil yükleri gemiye taşımak için kullanılırdı. Adamın bağrışları Uhud'un içini derin bir ateşle yakıyordu.
"Uhud! Yalvarıyorum bunu yapma! Uhudddd!"
Uhud gözlerini kapattı ve arkasını adama dönüp tekrar köprü üstüne gitti. Vinç denize doğru yavaş yavaş ilerliyordu. O aşağılık adamı buradan bile duyabiliyordu.
"O kız! Bunu yaptığını duyunca senden nefret edecek!"
Uhud durdu. Fulya bu yaptığını bilse gerçekten ondan nefret ederdi. Gözlerinde bir an kararsızlık okunsa da ilk başından beri kendine söylediği şeyi tekrarladı.
Amacımdan sapmama kimse engel olamaz. Fulya bile!
Fulya Uhud'un intikam almak istediğini bu adamı öldüreceğini biliyordu. Eğer ondan nefret ederse bile Uhud bunu önemsemeyecekti. Onunla evlenecekti istese de istemese de.
Hamza'ya dönüp başıyla onaylayınca Hamza başka bir düğmeye basıp kafesi bıraktı. kafesin suya düştüğünde çıkardığı ses Uhud'un hem rahatlamasına hem de feci şekilde rahatsız olmasına neden olmuştu. İşte sonunda o adamdan kurtulmuştu. Denizin içinde kaybolan kafesin bıraktığı izlere baktı bir müddet. Neden rahat olamıyordu? En başından beri bu adamı nasıl öldüreceğini planlamamış mıydı?
Gemiyi hareket ettirip limana geldiklerinde limanda onları bekleyen kaptanı gördü. Bu adama nedense güveniyordu. Adamın yüzünde babacan ve anlayışlı bir ifade vardı. Onları karşılayıp gülümseyerek elini uzattı.
''İşinizi halledebildiniz mi Uhud Bey?''
''Hallettik kaptan sağ ol. Yalnız bir ricam olacak, bu durumdan gemideki kimseye bahsetmezseniz sevinirim.''
''Nasıl isterseniz Uhud Bey burada olan her zaman burada kalır.''
''Tekrar sağ ol kaptan. İyi geceler.''
Adamdan uzaklaşıp arabalarına bindiklerinde Hamza'ya hızlı gitmesini söyledi. Fulya hala odada kilitliydi. Uhud başına neler gelecek düşünmek bile istemiyordu. Belki de Fulya'yı kırmıştı? Bu hisle rahatsızca yerinde kıpırdandı. Fakat o an ona mantıklı gibi gelmişti değil mi? Bazen Uhud gerçekten dayak istiyordu. Şimdiden onun gönlünü nasıl alacağını düşünmeliydi.
Sanki daha yeni bir adamı denizin en dibine yollayan kendisi değilmiş gibi şimdide oturmuş romantizm yapma planları kuruyordu. Kafasında milyon tane düşünce varken bile aklı içlerinden en önemli olanı çıkarıp karşısına getirmeyi başarıyordu her zaman.
Fulya!
Eve vardıklarında arabadan hızlıca inip Fulya'nın odasına ilerledi. Ne ile karşılaşacağını bilmediği için kalbi heyecanla atmaya başladı. Anahtarı kilide sokup yavaşça açtığında karanlıkta hiç bir şeyi seçemedi önce. Sonra yataktaki girinti ve çıkıntıları fark edip Fulya'nın yattığını gördü. Ceketini camın önündeki pembe tekli koltuğun üzerine bırakıp yatağa yaklaştı. Kolunu Fulya'nın beline uzatıp sarılmak istedi fakat Fulya'nın elleri bunu engelleyince şaşırdı. Uyuduğunu sanmıştı.
''Dokunma bana!''
Uhud, Fulya'nın sesinin titremesinden daha önce ağladığını anlayıp kendine sövdü. Tabi ki de onu kırmıştı.
''Fulya ben...''
''Git Uhud! Konuşmak istemiyorum.''
''Ama ben istiyorum ve sen beni dinlemek zorundasın.''
Fulya sesini çıkarmadan sessizce bekledi. Kaç saattir odada kilitli kalmış ve her an Uhud'un gelip onu buradan çıkarmasını beklemişti. Koltuğuna çökmüş gözleri kapıda hem ağlayıp hem beklemişti ama bu adam gelmemişti. Sahi onu hiç düşünmemiş miydi?
''Bitti artık Fulya! Artık hayatımıza kabus gibi çöken o adamdan kurtulduk. Benden nefret edecek misin?''
Fulya Uhud'un sesinin titrediğini hissetti. İçi cız etmişti. Dönüp karşısındaki adama bakmak için, ona sarılmak için yanıp tutuştu.
Senden nasıl nefret edebilirim? Sana kırgınken bile yine sana koşa koşa gelen bu kalbim senden nefret edebilir mi?
''Fulya o adamı öldürdüğüm için benden nefret edemezsin. Seni burada bıraktığım için özür dilerim ama beni o adamı öldürürken görmeni istemedim. Nasıl bir caniye dönüştüğümü görüp korkardın belki de. Bunun olması istemedim anlıyor musun? O bunları haketti. Onunla konuşurken canımı en çok yakan şey ise gözlerine baktığımda pişmanlık göremememdi. O adam bizim hayatımızı mahvetti ve bunun için pişman değildi bunu gördüm.''
Fulya artık kendini daha fazla tutamazdı. Yavaşça arkasını dönüp karanlıkta Uhud'un yüzünü görmeye çalıştı. Koyu yeşile dönen gözleri onun ne kadar üzgün olduğunun bir göstergesiydi. Elini kaldırıp adamın yanağına dokundu. İçini rahatlatmak istiyordu.
''Senden nefret edemem. Sen benim bir parçamsın. Onu öldüreceğini en başından biliyordum bunu bilerek geldim sana.''
"Bilmediğin şeyler var. İçim rahat değil, baştan beri bunu yapmanın hayalini kurdum fakat şu an bir türlü rahat olamıyorum. Fark ettim ki ablamın isteklerini yerine getirmeden de rahat olamayacağım. Benimle evleneceksin değil mi?"
Fulya Uhud'un böyle hissetmesine gülümsedi ve Uhud için bu kadarı bile yeterliydi. Uzanıp Fulya'nın içini ısıtan bir öpücük verdi. Bundan sonra ikisini güzel günler bekliyordu...
YOU ARE READING
ANAHTAR ~TAMAMLANDI~
General FictionBirbirlerinden ne kadar uzaklaşmak isteseler de yine birbirlerine çekilenlerin hikayesi... Adam güçlü ve sarsılmaz.. Kız narin ve bir o kadar da cesur! Kaderleri bir anahtarla bağlanmış bu iki insan nereden bilebilirdi bir oyunun içinde olduklarını...