40-Beden ve Ruh

6K 278 222
                                    

Gözlerimin daha ne kadar açılacağını kestiremedim. Her kelimesinde tüylerim kat kat ürperirken kalbim çığırından çıktı. Banyonun kapısını açarken bir yandan da kolumu kendine doğru çekiştiriyordu. Kolumu uzun parmaklarının esaretinden kurtarmaya çalıştım. "Bırak. Ne yapıyorsun sen?"

"Sapığın kim olduğunu göstermeye çalışıyorum." Banyodan yatak odasına hiç zorlanmadan beni çekti. Ayakkabılarımın tabanı ıslak olduğu için parkelerin üzerinde daha rahat kayarken iki büklüm olup yürümemek için direttim.

"Sensin işte sapık. Kendi sapıklığını bana kanıtlamana gerek yok, biliyorum zaten."

Kısa bir an durup kara incilerini kıstı. Ardından beni çektiği gibi yan döndürüp büyük yatağın üzerine ittirdi. Gözlerimi kırpıştırıp dirseklerimin üzerinde doğruldum ve bakışlarıyla çıplak olduğumu düşündüren adama baktım. Gözleri üzerimde çapkınca oynaşırken bacaklarımı birbirine bastırmamak için kendimi zorladım. "Ben sapıklığımın ayarını biliyorum, sıra senin ayarını ölçmekte." Gülümsedi. Söylediği söze mi yansam yoksa dudaklarında oluşan tebessüme mi? Her şeyiyle her yerimi yakıyor, sonunda ortada külümü dahi bırakmıyordu. Karşımda öylece dikilirken bakışlarımı çıplak üstünden altına kaydırdım. Kot pantolon giyiyordu. Islak kot pantolon... "Fazla derinden inceliyorsun Minikşe. Kendimi çıplak hissetmeme neden oluyorsun." Bakışlarımı hızla yüzüne kaldırdım. Dudakları keyifle yukarı kıvrıldığında kara incilerindeki hınzır ifade, ışığı sönmüş olan tahta kafesimi aydınlattı.

"Altında pantolon var," dedim hayretle.

Dudaklarımda oyalanan bakışlarını kendi üzerine çekip başını vücuduna eğdi. Üzerini inceledikten sonra gözlerini yüzüme kaldırdığında iyice sırıtır hâle gelmişti. "Ne o? Olmamasını mı tercih ederdin?" Olduğum yerde titredim. Bu adam sonumu getirecekti, belli.

"O yönden kastetmediğimi biliyorsun Bedir. Hem kot pantolonla banyo mu yapılırmış? Amacını hâlâ çözemedim."

Gülen yüzü ansızın ciddileştiğinde bana doğru bir adım attı. Attığı adım tüm kanımı ayaklarıma vermemi sağlayıp bacaklarımı yerden toplayıp iyice yatağın içine çekildim. "Amacım? Odama geleceğini biliyordum ve seni banyomda köpüklerle karşılamak istedim. Ayrıca bugün giydiğin dar kotun gözümden kaçmadı. Sana eşlik etmek için ben de kot giydim. Aslında doğruyu söylemek gerekirse seni çıplak karşılamayı çok isterdim fakat ilk günden korkmanı istemem Minikşe."

Kurduğu uzun sözü kısa zaman diliminde birbirinden ayırarak irdeledim. Odasına geleceğimi bildiğini söyledi. Nereden biliyormuş, müneccimleşti mi? Dediği gibi gerçekten köpüklerle karşıladı ve onun yüzünden iç çamaşırıma kadar köpük köpük oldum. Üzerimdeki kota bu kadar dikkat edeceğini düşünmemiştim. Doğruyu söylemek gerekirse şu an için onun giydiği kot daha dikkat çekiciydi. Islaktı. Bacaklarına yapışmıştı. Utanıp gözlerimi kaçırdım. Ayrıca korkmanı istemem derken neyden bahsediyordu?

Bana doğru bir adım daha atmasıyla gözlerim korkuyla onu buldu ve yatağın ortasında kalçamın üstünde geri geri kaymaya başladım. "Bacaklarını ve kalçanı saran o dar kotun bir de ıslak hâlini görmek istedim. Daha da vücudunu sarmalamasını. Islak kumaşın üzerinde parmaklarımı gezdirmek istiyorum." Kısık sesine yanan gözleri eşlik etti. Kalbim olduğu yeri bırakıp deli danalar gibi vücudumda tepinmeye başladı. Bu adam sonum olacak derken çok doğru söylüyordum.

Gözleri üzerimdeki pantolonumda takılı kalırken bir adım daha attı ve biraz daha geriye kaymamla kalçamın üzerine düşüp yeri boyladım. Düştüğüm yerde hiç oyalanmayıp ayağa fırladım. "Sapıksın işte. Çok ayıp," dedim olduğum yerde kıvranıp.

MİNİKŞE (Kitap Oluyor)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant