Çare: Üçüncü Gözümüz Nebahat Abla

507 56 19
                                    

Gülnihal Pare

'' Doğru kararı vereceğinize emindim, Yakut bey. Bu, her iki taraf için de karlı bir anlaşma olacak.''

'' Ama yanılıyorsunuz, bay benekli kravat!''

''Gülnihal!'' diyen babama omuz silktim.

'' Sizi buraya çağıran babam değil, benim. Çünkü bunu söylerken yüzünüzün alacağı ifadeyi bizzat kendim görmek istedim.''

Adam üzerindeki şoku atar atmaz dile geldi.

'' Yakut bey, kızınıza bir müdahale de bulunsanız çok iyi olur!''

Babam daha araya giremeden zehrimi kusmayı sürdürdüm.

'' Ah, ben de sizin o şirret yüzünüze çok meraklı değilim. Ama ne yaparsınız, evin sahibi olduğum için sizinle bu iletişimi sürdürmek zorundayım. Uslu, Pare geni taşıyan bir kız çocuğu gibi hem de! ''

Adam bayıldı bayılacaktı.

'' Ama bu nasıl olur ? Ev Yakut beyin üzerineydi!''

'' Gerçekten bunun nasıl gerçekleştiğini, prosedürlerini bilmenize rağmen soruyor musunuz ? ''

'' Dalga geçmeyi bırakın lütfen. Bunun izahını yapıp, taleplerinizin ne olduğunu söylerseniz, ben de size ona göre yardımcı olabilirim.''

'' Mümkün olsa ardınıza bakmadan ikileyin derdim. Fakat bu benim gibi, tatlı mı tatlı, cici mi cici bir kıza yakışmaz. Ama beni yönetmek de o koca inşaat şirketinizi yönetmeye, eşek yükü kadar paralarla oyuncaklarla oynar gibi oynamaya, insanların hayallerini üç kuruşluk kağıt parçasıyla satın almaya da benzemez!''

'' Gülnihal hanım...''

'' İnanın daha ileriye gidebilecek kadar öfkeliyim şu an! Bugün buraya sizi anlaşmak için çağırmadım!''

'' Ne için çağırdınız o vakit ? ''

'' Hodri meydan demeye!''

Adam karşıma dikilip gülünce sinirlerime hakim olamadım. Pişkinliğinin, had hududunun bir sınırı yoktu. Yavuz hırsız misali ev sahibini -yani beni- aklınca bastırmaya çalışıyor, o küçücük aklıyla da meydan okuyordu. Oysa ki o beni hiç tanımıyordu. Yapacaklarımın sınırı hakkında da bir fikri yoktu.

'' Komik olan nedir ? ''

'' Bunu göze alıyor olmanız...İşin sonunda kazanacak olan belli sonuçta. Bu çırpınışınız boşa, Gülnihal hanım.''

'' Deneyip görmeye ne dersiniz ? ''

'' Bu sadece vakit kaybı olur. Ve işin sonunda zararlı çıkarsınız!''

Boncuk boncuk ter döken adama yamuk bir gülümseme sundum. Kollarımı göğsümün hizasında kavuşturdum. Bu savaşa her türlü hazır ve nazırdım.

'' Bu tehditlerinize karnım tok!''

'' Bizim de sırtımız pek ?'' diye meydan okudu karşımdaki adam

Yakut paşa en sonunda ağız dalaşımıza dayanamayıp araya girdi.

'' Kızım, Şenol bey, lütfen...''

'' Asıl size lütfen, Yakut bey! Beni muhatap ettiğiniz kişiye bir bakın! Daha diline sahip çıkamıyor!'' derken kin güden bir hali vardı. Sanki ben pek bayılıyordum ona!

GÜLNİHAL-TAMAMLANDIDove le storie prendono vita. Scoprilo ora