group

31 12 0
                                    


Yiğit'in mükemmel sesiyle irkilip o düşüncelerden silkenerek arındım.

"S-seni görmek de g-güzel." Kekelememden ötürü yüzümün kızardığını hissedebiliyordum.

Gözleri vücudumu süzerken dudaklarını oynatmaya başladı. "Bence o elbiseyi almalısın üzerinde çok hoş durmuş."

Anlamsızca suratına bakarken elimdeki teri kıyafetin üzerine sürdüm. Burası neden bu kadar sıcak olmuştu?

Ecrin'in ne kadar zevkine güvensem de bu elbiseyi almak istiyordum. "Peki." Ağzımdan çıkan tek kelime bu olmuştu. Peki.

"Alışverişten sonra bir işiniz var mı?" Barkın'ın kolu hala Ecrin'in omuzundayken sordu.

"Aslında va-"

"Hayır yok." Ecrin konuşurken sözümü kesti. Ne yaptığını anlamaya çalışırken Barkın kolunu Ecrin'in omuzundan aldı ve bir kaç santim uzağımda duran Yiğit'in yanına doğru adım attı. Yiğit'in arkasını döndürüp bize doğru konuştu. "İzninizle kızlar."

Bu sefer kolunu Yiğit'in omzuna atarak yavaş adımlarla bizden uzağa doğru yürümeye başladılar. Gözlerimi Yiğit ve Barkından alıp Ecrin'e getirdiğimde başı yere eğik şekilde ayak ucunu bir sağa bir sola doğru götürüyordu. Yanına hızla geldiğimde hemen konuşmaya başladım.

"Onlara neden işimizin olmadığını söyledin? Beraber sinemaya gidecektik. Hem Barkın'a neden burada olduğumuzu haber verdin?"

"Kızım ne safsın dörtlü takılırız diye işte." saçlarıyla oynama başladı.

"Yiğit'in döndüğünü biliyordun yani." kolumu göğsüme kenetledim.

"Evet biliyordum."

"Ne gerek vardı biz beraber takılacaktık." gözlerini devirince Yiğit ve Barkın'ın bu tarafa doğru geldiğini gördüm. Hemen kabine girip kıyafetimi çıkardım ve üzerime kendi kıyafetlerimi geçirdim. Kasaya gidene kadar beni izlediler.

"Ee şimdi ne yapıyoruz?" AVM'den çıkarken Yiğit sordu.

Cevap vermeyip sessiz kalmayı tercih ettim. Durağın önüne geldiğimizde oturacak bir yer bulup hemen oraya yerleştim. Elimdekileri yan tarafıma koydum. Çok yorulmuşcasına oturduğum yerde sızlanmaya başladım.
Halimi farketmiş ki Yiğit hemen soru sormaya başladı.

"İris bir şeyin mi var?" yüzündeki tebessüm kaybolup yerini ciddiyet aldı.

"Aslında evet biraz yorgunum da eve gitsem iyi olur." Ayağa kalkacağım sırada Ecrin'in konuşması kalktığım yere geri oturmamı sağladı.

"Daha yeni geldik ne yorgunu?" ne yapacağımı bilemeyip sessizce oturup otobüsün gelmesini bekledim.

**

Burası bir sinema salonuydu. Biletlerimizi alıp yerlerimize geçmeden önce yiyecek içecek ihtiyaçlarımızı alıp salona geçtik ve yerlerimize oturduk. Yaklaşık 10 dakika sonra içerisi dolmaya başlayınca filmin başlamasına yakın bir zaman kaldığını anlamıştım. Nihayet film başladığında ekrana dalmış bir şekilde kucağımda duran patlamış mısırı yiyordum.

Filmin adı Donnie Darko. Olaylar yavaş ilerliyor ama hala mükemmel bir filme benziyordu. Yanımda Ecrin, Ecrin'in yanında Barkın ve Barkın'ın yanında ise Yiğit oturuyordu.

**

Gezdiğimiz yerleri tekrar gezmekten bunalmaya başlayınca hiçbir şey yapasım gelmemişti.

"Yeni yerler keşfetsek aslında hiç fena olmaz." soğukkanlılığımı bırakıp sonunda konuşmaya başladım.

Ecrin, aklına bir fikir gelmiş gibi kaşlarını çatınca neler olduğunu az çok idrak etmiştim.

Öğrendiğime göre sonraki durağımız lunapark'mış ve ben lunaparklardan nefret ederim. Ne halt edeceğim ki orada? Üstelik hava da kararmaya başladı. Anneme eve erken gitme sözü vermiştim. Bu hiç adil değil.

**

Saat 19:45. Insanlar buraya şenlik varmış gibi geliyor. Halbu ki burada alet ve müziklerden başka hiç bir halt yok.

Ecrin elimi tutup beni çocuklar gibi peşinden sürükleyerek içeri çekti. Ne bu heyecan, hayatında ilk defa mı lunaparka geliyorsun Ecrin?

Bilet yerine gidip Barkın'ın dört tane bilet aldığını görünce hiç beklemeden onu dürtül sordum.

"Üçünüz eğleneceğinize göre üç bilet almalısın dört değil."

Arkasına dönüp dudaklarını oynatmaya başladı. "Bir tane kendime fazladan aldım zaten." sırıtmaya başlayınca üzülsem mi sevinsem mi karar veremedim.

Ecrin Barkın'ı koluyla dürtünce konuşmaya devam etti. "Şaka yapıyorum ya hepimize bir tane bilet aldım da sen neden kendini bizden soyutluyorsun?" Bütün gözler üstümdeyken refleks olarak kekelemeye başladım.

"S-soyutlamıyorum s-sadece lunaparklardan nefret ederim."

"Hem bunu size yolda giderken de söylemiştim. Ecrin ve sen malum işi pişiriyordunuz ondan duymamış olabilirsiniz."

Yiğit, parmağını uçan halıya işaret ederek konuyu değiştirmeye çalıştı. İşe de yaramış olmalı ki saniyesinde o tarafa doğru yürümeye başladık.

Amacım bir yere oturup onları izlemekken beni de zorla alete bindirmeye çalıştılar ve üç kişiye karşı direnebileceğimi hiç ummadan teslim oldum.

[chasing my killer]Onde histórias criam vida. Descubra agora