Hiçbir şeyden habersiz Seventeen'e bir kız katılırsa neler olur?
Caratlar sizce neler olur?
~İşte cevabı bu hikayede~
Annesi için hayallerinden ve hayatından vazgeçmek zorunda kalan bir genç kızın hikayesi..
Bir gün, her şey tersine d...
Merhaba! Evet bölüm zamanında gelmedi! Bunun nedeni son bölümü aniden değiştirdiğim içindi. Sadece sonunu değiştirdim.(babasını gördüğü yeri) Bölümü yayınladım ama beğenmediğim için birkaç dakika sonra sildim. Umarım anlayışla karşılarsınız! Keyifli okumalar. #bu arada yeni bölüm ne zaman diye hep sorduğunuzda, bir zaman söylüyorum ama Allah'ın işi işte hiçbir zaman olmuyor! Özür dilerim!!!🙏
Min Jae, karanlık yolda hızla yürüyüp şirkete varmıştı. Zile basıp, açılmasını bekledi. Güvenliğin açmasıyla içeri girip merdivenlerden yukarı çıktı. Odayı bulmuştu. Kendisinin de Bumzu'yla çalıştığı odaydı. Kapıyı tıklattıktan sonra içeriye göz atarak Woozi'yi aradı.
Min Jae, onu ürkütmeden arka tarafındaki koltuğa oturdu. Çantasını kenara bırakıp, yanına gitti. Yavaşça kulaklığını tutarak Woozi'nin boynuna astı.
Woozi, irkilerek tepesindeki genç kıza baktı. Şaşkınlığın vermiş olduğu ifadeyle gözlerini kocaman açmıştı. Min Jae, tekrar koltuğa oturup yüzünü Woozi'ye çevirdi.
Dinlediği şeyi durdurarak sandalyesini çevirmişti.
"Korkuttum mu?" diye sordu Min Jae.
"Oh evet, biraz şaşırdım. Kimse gelmez çünkü."
Min Jae, kafasıyla onaylayıp etrafına bakındı. Odanın herbir yerini incelercesine bakıyordu. En çok burası ona huzur veriyordu. Duvarlarda izlediği izler, Woozi'nin masum yüzünde son bulmuştu.
"Geldiğin için teşekkür ederim Min Jae." deyip kıskanılası gülüşünü sunmuştu.
"Önemli değil. Seninle biraz vakit geçirmek istedim. Ne yaptığını merak ettim."
"Ah ama çok ürkütücüydü sokaklar! Kediler dik dik bana bakıyordu." diye eklemişti Min Jae.
Kendini tutamayıp, gülmüştü Woozi. Gülümsemesi bulaşıcıydı resmen. Min Jae ona bakarak kendiside gülmeye başlamıştı.
Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.
İkisi de garipleşmişti. Min Jae, her geçen gün daha da farklı şeyler yaşıyordu. Buraya gelmesi onu bir nebze de olsun rahatlatıyordu. Önceden yanlız olmaya, yaşamaya, fikirlerini içinde tutmaya alışıktı. Kendisini dinlemeyeli uzun zaman olmuştu.
Woozi, önündeki monitöre dönüp, bir şeyler kurcaladıktan sonra kulaklığı bilgisayardan çıkartmıştı.
"Min Jae, bunu dinle!" diye tembihleyip, tekrar genç kıza döndü.
Şarkı çalmaya başlayınca, genç kızın ağzı kulaklarına varmıştı sanki. En sevdiği şarkı çalıyordu. Gözlerini karşısındaki Woozi'ye dikip, kocaman gülümsedi.
