SÜRPRİZ GÖREV

13.1K 778 147
                                    


Güney, uzun zamandır ayrı kaldığı evinde oğluyla vakit geçirmenin tadını çıkarırken, çalan kapı ve gelenlerin kim olduğuna ilişkin tahminleri biraz keyfinin kaçmasına neden olmuştu. Henüz yeni yürümeye başlamış olan oğlunu kucağına alarak kapıyı açmak için hole girdiğinde İnci'nin elindeki kepçeyle çoktan kapıya varmış ve diafona çatık kaşlara baktığını görmüştü.

" Yine o mu geldi?" diye sordu gülmemeye çalışarak. Bunun yanıtını duymaya ihtiyacı yoktu. Yüzü o olduğunu gayet net bir şekilde gösteriyordu.

Geriye dönmeden" Bu adamı evlatlık aldık da benim haberim mi yok?" diye söylense de düğmeye basarak kapıyı açmış ancak içeriye girmek yerinde elindeki kepçeyle tehditkâr bir şekilde kapıda beklemeye devam etmişti. Küçük çocuk elindeki oyuncağa olan ilgisini tamamen kaybetmiş, annesinin hararetli bir şekilde söylenmesine dikkat kesilmiş. O sonrada açılan kapıdan ellerinde poşetlerle şen şakrak bir halde içeriye giren Burak'ı gördüğünde kahkahalar atarak alkış tutmaya başlamıştı.

" Ben geldim." Hemen arkasından içeriye giren İrem öfkesini biraz yatıştırsa da oğlunun büyük bir mutlulukla karşıladığı Burak'ı gördükçe daha fazla direnemedi. Ne kadar bu adamı her gün görmekten sıkılmış olsa da oğlu aynı şeyi düşünmüyordu. Anlamadığı bir nedenden Burak'ı diğerlerinden daha çok seviyordu.

İrem'e sarılırken " Ben de yemeği hazırladım Burak neden geç kaldı diye düşünmeye başlamıştım" diyerek takıldı ona ancak Burak onu duymamıştı bile. Elindeki poşetleri Güney'e tutuşturup çoktan Cem'i kucaklayarak salona doğru yürümeye başlamıştı.

Onların arkasından bakan Güney, " Bu çocuk beni kızdırmaya başladı. Nasıl bir çocuk kendi babası yerine bu adamı tercih eder ki?" diye sordu eğlenen ikiliyi izleyerek.

" Sanırım" dedi İnci kocasının yanına gelerek " Zekâ seviyelerinden kaynaklanıyor. Ne kadar düşünürsem düşüneyim başka açıklama bulamadım. Sonuçta kan bağları yok ki kan çekiyor diyeyim."

Güney, bu teoriyi mantıklı bulmuş gibi başını sallayarak " Haklı olabilirsin" diyerek kabul etti. Cem'i güldürmeye çalışan Burak o sırada kanepeden düştüğünde bu kez üçü de emin olmuştu. Cem'in yere düşen Burak'ın duruma kahkahalarla gülüşü geri kalanları da güldürmeye başarmıştı bile. Onun ailesinden sürekli uzak kalışı zaten anne babasını yeterince üzüyor olsa da işleri yüzünden olması gereken buydu ama en azından onu geride bıraktıklarında gözleri arkada kalmıyordu. İrem onunla annesi gibi sevgiyle ilgileniyordu.

" İremciğim, sen geç salona. Ben yemekleri kontrol edip geleceğim." Başını sallayan kız Burak'ın yanına geçerken Güney eline tutuşturulan poşetleri mutfağa taşıyarak ikiliyi salonda yalnız bırakmışlardı.

Elindeki poşetleri tezgahın üzerine bıraktıktan sonra sırtını kenarına yasladı." Sanırım izin günlerinde bile bu adamı görmek zorundayız" dedi özenle dilimlenmiş salatalıklardan bir dilimi alıp ağzına atarak.

Ocağın başına geçen İnci, bir buçuk yıl içinde çok iyi olmasa da yemek yapmayı öğrenmişti. Şimdi de evde kaldığı sayılı günlerde olduğu gibi yaptığı yemekleri kontrol ederek altını kapattı. Her ne kadar Burak'tan bıkmış gibi görünüyor olsa da aslında durum öyle değildi. Onları çoktan ailesi gibi kabullenmişti. Her kimsesiz gibi ailenin ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu. " Bunun hem iyi hem de kötü yanları var."

Yeni bir salatalık daha eline alan Güney, " Ne gibi iyi yanı var mesela?" diye sorduğunda İnci yemeklerle işini bitirdiğinden sırtını tezgâha yaslayarak Güney'e döndü.

" Şöyle ki, birbirimize sadece iş için bağlı kalmıyoruz. Bu şekilde aramızdaki bağlar daha da güçleniyor. MGS de olduğu gibi birbirimizden şüphelenmemiz söz konusu bile değil. Tamam, Burak'ın içinde deli bir yön olduğunu kabul ediyorum..."

KOD ADI SERİSİ-3 KAN YAĞMURUWhere stories live. Discover now