46) Onun Bebeği

1.2K 61 33
                                    

Ellerimi saçlarımın arasından geçirerek yürümeye devam ettim, Çisem'se lavabo tezgahının üzerine oturmuş öylece boş boş bakıyordu. Bir şeyler düşünmem ve bir şekilde onu bu durumdan kurtararak borcumu ödemem gerekiyordu. "Çocuk düşündüğüm kişiden mi?"

Yüzünü buruşturdu. "Şuna çocuk deme." ne diyim fetüs mü diyim Allah'ın salağı biyoloji dersinde miyiz?

Derin bir nefes alarak düşüncelerimi boş verdim. "Karnında ki diyorum... Kimden?"

Gözlerini yere çevirdi. "Ulaş."

Düşündüğüm cevapla başımdan aşağı kaynar sular boşanıverdi. Ulaş ve baba olmak? Tanrım bu haberi duyduğu an delireceğine eminim.

"Onunla konuşmalıyız." dedim direkt. Ona ihtiyacı vardı, bana değil.

Başını hızlıca iki yana salladı. "Asla olmaz!"

Gözlerimi büyüterek konuştum. "Karnında lanet olası bir bebek var ve sen ne yapacağına karar vermeden önce gidip onu yaptığın adamında fikrini almalısın!"

Zıplayarak oturduğu yerden indi ve kollarını kavuşturarak başını dikleştirdi. "Sadece iyi bir doktor bulup ondan kurtulmalıyız!" ve Çisem öylece çıkıp giderken arkasından bakakaldım. Sanki az önce ağlayan o değilmiş gibi Ulaş lafını duyar duymaz bir anda kararını verivermişti. Derin bir nefes aldım. Pekala, onun bebeği, onun kararı.

*

Arda'yla birlikte el ele girdiğimiz gece kulübünde dikkat çekmeden bir masaya oturmayı başardık. Müzik sesinin yüksek oluşu herkesi kendinden geçirmiş gibiydi. 

"Burayı yeni keşfettim." dedi kulağıma doğru bağırarak. 

Herkesin kendi halinde olduğu klasik bir yerdi, herkesin kendi halinde olmasını ve dikkat çekmemeyi sevmiş görünüyordu. 

"O zaman dans!" diye bağırdığım gibi elinden tutarak henüz yeni oturduğumuz yerden onu kaldırdım. Sakinleşmeye ve bugün yaşadıklarımı unutmaya ihtiyacım vardı.

Bir anda Çisem'in yerinde olsam ben ne yapardım diye düşünmeden edemedim. Doğum kontrol hapı kullanıyordum ve korunuyorduk, bu kadar önleme rağmen karnımda bir bebek olduğunu öğrensem? Acaba Arda ne yapardı? Ona dikkatle baktığımı fark edince şirince gülümseyerek kulağıma eğildi.

"Bu kadar düşünceli olma bebeğim." ne düşündüğümü sormadan bunu sormuştu. Sanki düşüncelerimi okumuş ve soruma verecek cevabı olmadığı için bunu söylemiş gibi.

Tekrar oturduğumuzda bu kez kendimi içkiye vererek saçma düşüncelerden kurtulmaya çalıştım. Ulaş ve Çisem ve bir bebek? Vicdan duygum ağır basarak o küçük canlının hiçbir suçu olmadığını ve Çisem'in aldırmasının yanlış olduğunu düşünsem de bir yanım doğduğunda olacakları düşünüyordu. İlgisiz bir anne baba? Belki de düşündüğüm gibi olmazdı, belki de Ulaş çok sevinirdi ve Çisem'e evlenme teklifi ederdi ve evelenerek mutlu mesut yaşarlardı?

İç çekmemle birlikte Arda'nın dans pistinde olan gözleri üzerime sabitlendi. "Neyin var?"

Bana dans etmek yaramadı, içki içmekte. Ama onu öpünce ondan başka bir şey düşünemediğim gerçeği vardı. Kollarımı boynuna sararak dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Arda anında bana karşılık verirken burayı bende sevdiğimi fark ettim. Şuan da burada beni becerebilirdi ve kimsenin umurunda olmazdı. Beni burada becermeliydi. Ah, tanrım! Deliriyorsun Ecrin!

Ayrıldığımızda gözlerimi açtım bana gülümsüyordu. "Sana aşığım." dedi gözlerimin içine bakarak.

Bende ona gülümsedim. Aslında söyleyecek çok şeyim vardı, mesela buna inanmadığımı veya biraz daha gerçekçi olmasını isteyebilirdim. Ama bu gözler böyle parlarken elimden yalnızca gülümsemek geliyordu. Sadece 3 gün daha bunun tadını çıkar Ecrin, yalnızca 3 gün daha seni bulutlara çıkarmasına izin ver.

Mükemmeli'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin