Aslı

5.5K 175 6
                                    

Cemre yapabileceği en kötü şeyi yapmış, kimiğimi ortaya çıkartmıştı.

Bu nasıl bir kin böyle? Neden bu kadar ileri gitti ki!

Herkesin suskun ve şaşkın bakışları arasında "Hahahahhahaah. Çok komik bir şakaydı gerçekten Cemre. Böyle şakalar yapmanı tavsiye etmem, yanlış anlaşılıp gerçek sanılabilir." Delici bakışlarımı kocaman bir gülücükle gizliyordum.

"Ah evet, gerçek sanabilirler...Bürge'yi alkışlarla uğurluyoruz."

Cemre'nin bana ayak uydurması herkesi rahatlatmıştı. Şaka olduğundan emin olup derin bir ohh çekmişlerdi. En derinini ise Nesrin hanım çekmişti.

Zavallı kadın, bu yaştan sonra nelerle uğraşıyor...

Tedirgin bir şekilde sahneden indiğim anda oradan kaçmak istiyordum.

Koluma girip beni sakinleştirmeye çalışan Batuhan, sakin bir yere geçtiğimiz zaman en ciddi tavrıyla "Cemre şaka yapıyordu değil mi Bürge?"

O an gerçekten bu konu hakkında konuşmak istemiyordum. "Tabiki Batuhan." diyip geçiştirdim.

"Peki neden böyle bir şey söyledi?"

Cevap vermek için başımı kaldırdığımda Cemre bize doğru yaklaşıyordu.

"Çünkü gerçek bu Batuhancım. Sevgiline bu kadar güvenme derim ben ;)"

Bu sözlerinden sonra kulağıma eğildi ve "Neler yapabileceğimi artık anladın mı?" diyip sinsi bir bakış attıktan sonra tekrar sahneye çıktı.

Sana ne oldu böyle Cemre!

"Saçmalıyor işte. Aklınca bana zarar vermek istiyor."

Gözlerimi devirip umursamıyormuş gibi yaptım ve oradan uzaklaşmak için kapıya yöneldim.

"Nereye gidiyorsun?"

"Biraz hava alacağım, çok bunaldım."

Kendimi dışarı atıp, bahçedeki bankların birine oturdum. Hiçbir şey yapmak istemiyor, kimsenin yüzünü görmek istemiyordum. Başımı iki elimin arasına alıp sessizce ağlamaya başladım.

Eskiden hayatım böyle değildi. Her şey benim için çok basitti. Sabah kalk, kahvaltıyı hazırla, yırtık pırtık kitaplardan birkaç kelime öğrenicem diye götünü yırt, birkaç kızla atış, en yakın arkadaşın Semra'yla konuş, dertleş, akşam olsun bulaşıkları yıka ve yat uyu.

Sanırım ben bunların hiçbirini haketmiyordum. Giydiğim kıyafet, okuduğum okul, sahip olduğum her şey... Bunlar bana ait değil ve ben aitmiş gibi davranıyor, çevremdeki herkese yalan söylüyordum.

"Allah'ım bana bir işaret gönder, sahip olduklarımın gerçekten benim olduğuma inandır beni nolur!"

Ağlamaklı bir haykırışın sonunda omuzuma değen nazik bir elle arkama döndüm.

Endişeli gözleriyle "Konuşmak ister misin? Aslı ben." dedikten sonra buruk bir gülümsemeyle konuşmasını tamamladı.

Elimin tersiyle göz yaşlarımı silip elimi uzattım. Zorla da olsa gülümseyebilmiştim. "Bürge Kimser."

"Adını bilmeyen mi var canım." Kıkırdayıp yanıma oturdu. "Her ne için ağlıyorsan emin ol değmez. Bazı şeyleri düşünmek için çok küçüğüz. Konuyu bilmiyorum ama ben akışına bırak derim." Gülümsemesi içten ve çok sıcaktı. Sanırım bu kızı sevmeye başlıyordum.

Hiçbir şey söylemeyip sadece gülümsedim. Aslı bakışlarını arkama doğru yönlendirerek "Mükemmel iki çocuk bize yaklaşıyor. Sil gözlerini böylesini daha sonra arasan da bulamazsın." Heyecanlı ve hızlı hareketlerle kendi saçlarını ve benim saçlarımı düzeltip ayağa kalktı.

Evlatlık AşkWhere stories live. Discover now