19# Aşk

8K 627 182
                                    

#19

A Ş K

________

3 H A F T A S O N R A

K I Ş A S K E R İ 

Kalkmak istemiyordu.

Melinda kollarının arasında o kadar huzurlu uyuyordu ki, kılını dahi kıpırdatası yoktu. Yaklaşık on dakika önce uyanmış ve karşılaştığı görüntüyle içini sıcacık eden mutlu bir duyguyla dolmuştu. Her sabahki rutinleşen düzeninden farklıydı. Soğuk, sırtına batan yatağından ziyade sıcak, yine sırtına batan bir yatakta olsa da o acıyı bastıran sevimli bir beden vardı.

Dün gece Kış Askeri Melinda'nın tuhaf, daha önce isimlerini bile duymadığı terimleri olan bir kitabı okumaya çalışırken genç kadın, çalışma masasına kurulmuş başını bir an olsun bile kaldırmadan Zola'nın ona bıraktığı belge ve raporlarla uğraşmıştı.

Eğer asker terimleri biraz olsun anlayabilseydi Melinda'ya yardım etmeye çalışırdı ancak ne yazık ki hünerleri bir yerden sonra işlevsizdi. Neler yapabildiğine bakmak için kitabı okusa da genç mühendise yardım edemeyeceğini ilk satırı okumasından anlamıştı. Daha bir cümleyi bitirip ötekine geçtiği anda kafası karışıyordu.

Kitabı çözümlemeye çalışırken bir ses duymasıyla başını kaldırdığında, Melinda'nın başını masaya tok bir sesle çarpmasını ve tepki olarak bir şeyler yapmasını beklemesine rağmen kıpırdamadan kaldığını görmüştü. Kış Askeri aceleyle oturduğu yerden kalkıp bir sıkıntısı olup olmadığını görmek için doğruca yanına gittiğinde, genç kadının uyuya kaldığını görmesiyle önce tuttuğu solunu vermiş, ardından da bu kadar panik yaptığı için hem kendine, hem de Melinda'nın derin bir şekilde uyuya kalmasına gülmüştü.

Melinda başını masaya fazlasıyla sert çarpmasına rağmen ses bile çıkarmamıştı, Kış Askeri günlerdir ne kadar sık çalıştığını görüyordu. Gözlerinin altında yorgunluğunu belli eden torbalar oluşurken yemek yemeye vakit ayıramamasından dolayı zaten narin olan ufak tefek bedeni zayıflamış, mümkünmüş gibi daha da ufalmıştı.

Kış Askeri Melinda'nın bu kadar hoyratça kullanılmasına karşı sinirleri gittikçe Zola'ya karşı öfkeyle doluyor, damarlarında akan kanı besliyordu. Genç kadın kolundaki metal plakları adamantium denen metalle değiştirirken bir ara neredeyse yorgunluktan olduğu yere yığılıyordu ve onun bu şekilde tüketilmesine karşı, elinden bir şey gelemediği için kendini zavallı gibi hissetmişti. Öyle de hissetmeye devam ediyordu. 

İnsanları kazaya kurban gitmiş gibi öldürüp, her türlü silahı kullanmakta ve 4'ten fazla dil konuşabilmekte ustayken Melinda'nın yararına olabilecek bir şey bile yapamıyordu. Ona bu kadar yardımcı olan kadına karşılığını ödeyememek onu mahvediyordu. Ufacık da olsa bir iyilik yapamamak bu kadar zor olmamalıydı.

Saldırganlaşan düşüncelerini şimdilik kenara bırakmaya karar vererek Melinda'nın kavramakta olduğu kalemi yavaşça parmaklarının arasından çekmiş ve masanın ucuna bırakarak genç kadını uyuya kaldığı yerden ayırmaya çalışmıştı. Melinda'yı uyandırmadan bunu başarmak bir hayli meşaketli olmuştu ve ne kadar uğraşmış olsa da sonu başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Genç kadın uykuyla kapanmış olan gözlerini dünyadaki en ağır şeymiş gibi aralayarak ona bakmış ve kaşlarını hafifçe çatarak, neler olduğunu algılamaya çalışır gibi yüzüne sorgulayan bir ifade yerleştirmişti. Yüzü yorgunluktan çökmüş olmasına rağmen taşıdığı o sevimlilik hala yerindeydi. Kahverengi silik çilleri soluk yüzünü süslerken, ten rengine tezat duran, koyu pembe alt dudağını dışarı doğru çıkartarak somurtan bir şekle sokmuştu.

Kırılgan MetalWhere stories live. Discover now