-25-

3.9K 219 13
                                    


(

Alev)

"Git lan buradan!"

Zaten burada yatmaktan sıkıldım. Bir de dışarıdaki kavga sesleri beni baydı.

"Anne, dışarıda neler oluyor?"

"Bilmiyorum, ben gidip bakayım." diyen annem dışarıya çıktı. Kısa bir süre sonra kapı açıldı ve Selçuk içeri girdi. Kaşının bir kenarı patlamıştı.

"Selçuk ne bu hâlin? Dışarıda ne oluyor?"

"Efe." dedi ve sustu. Cümlenin devamını getirmedi. Çünkü ben zaten anlamıştım. Efe, her zamanki gibi tekrar içeri girmek istiyor.

Ameliyattan çıktıktan sonra odama, Efe hariç herkes girmişti. Tabi Efe de girmek istiyordu ama ben izin vermedim. Onu görmek istemiyordum. Hâlâ da istemiyorum.

"Onu görmek istemiyorum. En azından bu aralar anlayış göstersin." dediğimde Selçuk başını salladı ve dışarı çıktı. O çıktıktan sonra tekrar annem geldi.

"Taburcu oluyorsun kızım."

Dediği şeye bir 'oh' çektim. Sonunda bu dört duvarlı odadan kurtuluyorum.

***

"Ben holdinge gitmek istiyorum artık!"

Gerçekten evde yatmaktan çok sıkıldım. Dört duvarlı hastane odasından kurtuldum derken, dört duvarlı odamda kaldım.

"Olmaz! Ben kabul etmiyorum. Daha iyi değilsin."

"Anne yapma böyle. Evde yatmaktan sıkıldım. Hem ben çok iyiyim."

Annemin inatçı olduğunu biliyordum. Ama bu kadar da olmaz!

"Yarın gidersin, bugün olmaz. Hem, Efe bakıyor zaten."

Efe dediğinde boğazımda bit yumru oluştu. Onu tam bir haftadır görmüyordum. Daha doğrusu görmek istemiyordum. Ne hastanedeki odama almıştım onu, ne de bu eve. Annesi bize gelince tek başına geliyordu. Aynı şey bu akşam da olacak. Asu yenge, beni görmek için akşam bize geleceğini söyledi. Ve tabiki tek başına gelecekti.

O gün restoranda olanları annem de, Asu yenge de öğrenmişti. Annem, Efe'ye çok sinirlenmişti. Ama benim kadar tepki göstermemişti. Asu yenge, 'Efe adına özür dilerim' cümlesini kullanmamıştı. Onun yerine 'zamanı gelince sana her şeyi anlatırım' demişti. Neyi anlatacağını bilmediğim için çok merak etmiştim, ediyorum da.

Odadaki sessizliği bozan; telefonumun melodisi olmuştu. Komodindeki telefonu almak için döndüğümde, annemin odada olmadığını gördüm.

Merve arıyor...

"Alev, iyi misin?" dedi bana, olanları bir hafta sonra öğrenmiş sinirli arkadaş ses tonu ile.

"Kızım sen niye beni aramıyorsun? Zaten şehir dışında olduğum ne yaptığını bilmiyorum. Efe Batuhan'a anlatmasaydı benim haberim olmayacaktı! Kaz-"

"Yeter!"

Merve bir konuştu mu, susmak bilmez. Bu yüzden onu susturmanın tek yolu; sözünü kesmek.

"Bu kadar dert arasında seni aramayı unuttum. Kusura bakma. Ama şu an iyiyim." dediğimde Merve, sanki uzun süredir denizin altında kalan ve sonra yüzeye çıkan bir insan gibi nefesini dışarı verdi.

O az önce ne demişti? Efe Batuhan'a mı anlatmıştı?

"Merve?"

"Efendim?"

"Efe Batuhan'a ne anlattı?"

"Onlar telefonla konuşuyorlardı. Sonra Batuhan'a dedim ki; 'Alev nasılmış sorsana.' Tabi ben kaza geçirdiğini bilmiyordum. Neyse, Efe de 'Alev kaza yaptı şu an evinde' dedi. Sonra da telefonu kapattı. Yani kaza nasıl oldu bilmiyoruz. Kaza nasıl oldu Alev?"

Nedenini söylememiş...

"Merve, ben sonra anlatırım sana. Şimdi kapatmam gerekiyor." dedim ve ondan 'görüşürüz' kelimesini duyunca telefonu kapattım.

***

"Anne misafir gelmiş ve ben bu odadayım. Gerçekten ben iyiyim. Hadi ineyim."

"Olmaz! Zaten Asu seninle bir şey konuşmak istiyor, baş başa." dediğinde başımı salladım. Annem odadan çıktıktan kısa bir süre sonra Asu yenge geldi.

"Hoş geldin yenge."

"Hoş buldum canım. Nasılsın?"

"Daha iyiyim otursanıza."

Yatağımın yanındaki sandalyeye oturdu ve çantasını komodinin üstüne koydu. Neden bu kadar stresliydi? Çok ağır hareket ediyordu.

"Alev'ciğim, ben direk konuya girmek istiyorum." dediğinde başımı salladım. "Efe'nin böyle biri olmadığını sen de biliyorsun."

"Evet, daha önce böyle değildi." diyerek cümlesini düzelttim. Beni onayladığını belirterek başını aşağı yukarı salladı.

"Efe son iki yılda çok değişti. Bu değişimin de, Şule ile sevgili olmasının da ve sana bu şekilde davranmasının da sebebi aynı."

Hepsi tek bir sebebe bağlıymış. Bakalım bu neden, mantıklı bir neden mi?

"Alev, bunu sana söylememem gerekiyor. Ama sana söylemediğim sürece ne senin, ne de Efe'nin tavırları değişmeyecek. O yüzden artık zamanı geldi." dedikten sonra derin bir nefes aldı ve devam etti:

"Efe se-" O sırada kapı aniden açıldı ve "Hayır!" diye bir ses geldi.

×××××××××××××××××××××××××××

Evet Alev hafızasını kaybetmedi. :)

Ve Asu yengesi bir kez daha denedi söylemeyi...

---> 'Hayır' diyen kişi sizce kim? Kolay soru oldu ama olsun. :)

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere...

SARAÇOĞLU HOLDİNG (Tamamlandı)Where stories live. Discover now