-34-

3.4K 209 8
                                    

"Gülçin, bana bu ayki düşüş-artış grafiğini getirir misin?" diye sorduğumda başını olumsuz anlamda salladı. Buna karşı ben de kaşlarımı çattım.

"Bu sabah Melih Efe Bey o grafiği istedi, şu an onda."

Şimdi gidip ondan alamam ki. Dün olanlardan sonra...

Yaşadığım her şey holdingi etkilemek zorunda mı? Efe ile küs olunca, holdingin işleri aksıyor. Efe'ye kızgın olduğum zaman holdingin işleri aksıyor. Bunlar yüzünden de, Saraçoğlu Holding'e bakamıyoruz!

"O zaman aynısını yazdır ve bana da getir."

"Melih Efe Bey'd-" dediğinde sözünü keserek "Ben farklı bir tane istiyorum." dedim. Başını salladı ve odadan çıktı. Kısa bir süre sonra geri geldiğinde, elinde bir kağıt vardı. Kağıdı masama koydu ve "Buyurun Alev Hanım." dedi.

"Teşekkürler."

Gülçin odadan çıktıktan sonra kağıdı elime aldım ve incelemeye başladım. Batma noktasından oldukça uzaktayız artık. Umarım bir daha öyle bir şey yaşamayız...

***

Siyah-beyaz renginde, dizlerimin üç-dòrt parmak üstünde, grafik desenleri olan askılı elbisemi giyindikten sonra, ona uygun takılarımı taktım. Siyah renkli deri ayakkabımı ve aynı renk deri çantamı da aldım, işte hazırım.

Selçuk'un ailesini gerçekten çok merak ediyorum. Aslında gerçekleri öğrenmeyi daha fazla merak ediyorum da, neyse. Zaten birkaç saat sonra her şeyi öğreneceğim nasıl olsa.

Ailesine benden bahsetmiş midir?

"Yok bahsetmedi Alev. 'Akşam kankamı ve ailesini yemeğe çağırdım anne' demiştir." diyen anneme baktım. Ben sesli mi düşünmüştüm?

"Hazırsan çıkalım artık." dediğinde başımı salladım ve beraber odadan çıktık. Merdivenleri de indikten sonra, evin kapısını açıp dışarıya adımımızı attık. Şoför arabanın yanında bizi bekliyordu. Annem ile o tarafa doğru yürüdük ve şoförün açtığı kapıdan arabaya bindik.

Gerçeklere biraz daha yaklaşıyoruz. Hadi bakalım...

***

Selçuk'ların evinin önüne geldiğimizde arabadan indik. Kısa bir süre sonra da Efe ve annesi geldi. Efe gelmişti. Gelmez sanmıştım, oysa koyu yeşil bir gömlek ile beyaz pantolon giymiş ve buradaydı.

Hepimiz selamlaştıktan sonra beyaz villanın kapısına doğru yürüdük. Zile bastıktan sonra kapı açıldı. Siyah bir etek ve beyaz gömlek giymiş olan kadın, evde çalışanlardandı.

"Hoş geldiniz, buyurun." deyip eliyle içeriyi gösterdi. Ona gülümseyerek içeri girdik. Aslında sadece ben gülümsedim. Diğerleri takmıyorlardı, onların aklı gerçeklerdeydi.

Kısa bir koridoru aştıktan sonra, pudra ve beyaz rengin hakim olduğu salona gelmiştik. Başımı çevirip etrafı incelemeye başladım. Pudra renkli kadife koltuklar, beyaz renkli konsol ve televizyon ünitesi, birkaç tane aksesuar, çerçeve, çok şık bir avize ve spot ışıklar vardı odada. Odanın bir tarafı yemek bölümü olarak kullanılmıştı. Beyaz renkli masanın sandalyelerinin kumaşı pudra rengindeydi. Ve masanın üstü yemeklerle donatılmıştı.

Koltukta oturanlar ayağa kalkıp bize doğru geldiler. "Hoş geldiniz. Ben Arzu, Mert'in annesi." diyerek kendini tanıttı, sarı ile turuncu karışımı saç rengi olan bayan. Annesi ona Mert diyordu. Belki de ailesinin hepsi öyle diyordur. Annem, yengem ve Efe Arzu Hanım ile selamlaşıp tanıştıktan sonra; sıra bendeydi.

Gülümseyerek -bugün gülümseme yüzümden eksik olmuyor- "Merhaba Arzu Hanım, ben de Alev." dedim. Arzu Hanım yüzünü ekşiterek "Hanım ne? Teyze ya da abla de." dedi. Ben de kötü bir şey diyecek sandım. Başımı salladım ve karşımdakilere baktım. Selçuk yanıma geldi ve eliyle tek tek diğerlerini göstererek konuştu.

"Bu babam Halil, bu ağabeyim Kerem, bu da yengem Melike."

Hepsiyle selamlaştıktan sonra yemek masasına oturduk. Bakışlarımı Efe'ye çevirdim, ifadesizdi. Umarım bu ifadesizlik, fırtına öncesi sessizlik değildir.

***

Yemeğimizi bitirdikten sonra hepimiz koltuklara geçmiştik. Selçuk'un ailesi soğuk değildi. Tam tersi, çok samimiydiler.

'Kayınvalideni beğendin mi Alev?

Bazen iç sesim ile ayrı eve çıkmak istiyorum. Of, ne saçmalıyorum ben? Stres kapladı beni. Burası çok sıcak oldu ya. Bir çalışan, tatlı ve içecek getirip önümüzdeki sehpalara koydu. Tekrar sadece ben gülümsemiştim.

Ya tamam, gerçekleri öğrenmek istiyorsunuz. Ama kadıncağız ne yaptı size? Tatlı getiriyor, bir teşekkür etseydiniz.

"Eee Alev'ciğim, çalışıyor musun." diyen Halil Amca'ya şaşkın şaşkın baktım. Çalıştığımı bilmiyor muydular? Selçuk onlara beni nasıl anlattı o zaman?

"Evet çalışıyorum. Saraçoğlu Holding'in ikinci yöneticisiyim." dediğimde Halil Amca öksürmeye başladı. Yediği tatlı boğazına mı kaçtı acaba? Hemen ardından Arzu Teyze ve Kerem de öksürük krizine girdiler. Görevli bir bayan onlara su getirdiğinde, az da olsa kendilerine gelmiştiler.

"Baba iyi misiniz? Ne oldu?"

Selçuk'un babası ile annesi dillerini yuttular sanki. Kerem kendine gelmeyi başaran ilk kişi oldu ve bana döndü. "Dedenin adı Eşref Saraçoğlu mu?" diye sordu. O an gözlerimi Efe'ye çevirdim. 'Ben demiştim' der gibi bakıyordu bana. Sonra Selçuk'a baktım, hiç telaşlanmamıştı. Tahminim; Selçuk'un hiçbir şey bilmediğiydi.

Ağabeyine döndüm ve "Evet, neden sordunuz?" dedim. Soruma cevap vermedi. Çünkü annesi ondan önce davrandı.

"Selçuk ve Alev, bir an önce ayrılıyorsunuz! Ben bu ilişkiyi kabul etmiyorum!" dedi.

*****************************

Her gün diğer hikayeyi yazdıkça, bu hikayenin ne kadar kötü olduğunu görüyorum. Örneğin diğer hikayede bölümler, tırnak içindeki konuşma cümleleri ile başlamıyor. Uzun, anlamlı ve güzel paragraflarla başlıyor. Sonra, bölümler 1000 kelimeden aşağı değil... (vb.)

Ama bu aralar bölümleri uzatıyorum. Ben 500-550 kelimelik yazıyordum önceden. Şimdi 700-800'e çıkıyor. Gözünüzden kaçmasın. ;)

Neyse, bu bölüm nasıldı? Şimdi ayrılın denildi. Ama acaba Selçuk biliyor mu bunu?

Sonra Asu yenge ve Alev'den başka hiç kimse, Efe'nin Alev'i sevdiğini bilmiyor.

Bir de bir konu daha var. Hikâyenin okunma sayısı gün geçtikçe artıyor, çok güzel. Ama bir yorum yapsanız daha güzel olur. Küçük bir yorumu esirgemeyin lütfen. Ben sizden oy falan istemiyorum. Aşağıdaki yıldıza basın demiyorum. Benim için yorumlarınız daha önemli. Haydi bundan sonra yorum yapın her bölüme... :)

Gelecek bölümde görüşmek üzere... ♥♥

SARAÇOĞLU HOLDİNG (Tamamlandı)Where stories live. Discover now