26.Bölüm

339 24 5
                                    

     Artık yeni bölümler eskisi gibi pazarları gelecek (Bir aksilik olmadığı müddetçe). Keyifli okumalar :)


"Çok eski bir tarihten bahsediyoruz."dedi dolabı karıştırırken "Tam olarak tarihi söyleyebilir misiniz?"

"10 Aralık 1882"

Doktor dolabı biraz karıştırdıktan sonra bir kağıtla masaya geçti.

"Şanslıymışsınız."dedi "1880den öncesi yoktu."

Başhekimin uzattığı kağıdı alıp ayağa kalktım.

"Çok teşekkür ederim."dedim minnetle "Bu iyiliğinizi asla unutmayacağım."

"Doktor WOLF iyi bir doktor olabilir BAYAN FEOLA ama dediğiniz gibi bir şeyi yaptıysa bu hastanede barınamaz."

Başhekimin odasından çıkıp faytona bindim.Elimdeki liste o geceki nöbetçi personelin listesiydi.Sadece görevleri ve isimleri yazıyordu. Adreslerini bulmam zor olacaktı.

"Pekala."diye mırıldandım kağıdı çantama koyarken "Bir yerden bir şekilde başlamam gerekecek."

Eve vardığımda Henry bahçedeki çardaktaydı. Beni görünce el sallayıp yanıma geldi.

"Erken geldin."dedi beni öpüp "İyisin değil mi?"

"Evet iyiyim. Sadece sanırım balayımızı bir ayla kısıtlamak zorunda kalmayacağız, işten kovuldum."

"Ne!"dedi Henry hayretle "Senin gibi başarılı bir doktoru mu işten attılar?"

"Doktor WOLF'un marifeti."diye iç çektim.

Çardağa gidene kadar olanları anlatım... Henry çardağa varınca yanıma oturup elimi tuttu.

"İnan çok üzüldüm."dedi. "İşinin senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum, berbat halde olmalısın."

"Evet ama yapacak bir şey yok."

"Aldığın listeye bakabilir miyim? Belki benim tanıdığım birileri vardır."

Listeyi çıkartıp uzattım.Henry bir süre kağıda baktıktan sonra.

"Emma?"dedi tereddütle "Sen burada Matt'in ismini görmedin mi?"

Kağıdı elinden kapıp inceledim. En sonda Doktor UTHERSON'un ismi de vardı.

"Ama ben o gece onu görmedim."dedim hemen "Görsem hatırlarım."

"Hayatım."dedi kağıdı elimden alıp "Nasıl hatırlayacaksın? O zaman hem küçüktün hem de Matt'ı tanımıyordun."

"Haklısın."diye mırıldandım..

"Şimdi ne yapmayı planlıyorsun?"

"Doktor UTHERSON tek şansım, Liverpool'a gitmem gerek."

"Seninle gelmemi ister misin?"

"Tek başıma halletsem daha iyi... Yarın sabahtan giderim, akşama da dönmüş olurum."

"O zaman yarına kadar bu işi düşünmemelisin, geçen gün gittiğimiz eve gitmek ister misin? Helena geldi, çocuklarla ilgilenir. Hem sana bir sürprizim var."

"Öyle mi?"diye gülümsedim "Fikrimi şimdiden dağıtmayı başardın."

Henry de gülümseyip elimi tuttu. Aşağı indiğimizde gözlerimi kapatıp bahçeye çıkarttı beni. Gözlerimi açtığında bisikletle karşılaştım. Çocukluğumdan beri bir bisikletim olsun istemiştim ama alamamıştık bir türlü, sonrasında da yetimhaneye gitmiştim zaten.

"Çok teşekkür ederim."diyip sarıldım "Çok mutlu oldum."

"Önemli değil, binmesini biliyor musun?"

"Hayır gösterir misin?"

"Bakalım bir günde öğrenecek misiniz Doktor FEOLA."

Bir iki sefer düştüğümü itiraf etmeliyim ama sonrasında toparladım. Benim düşmelerim sırasında çocuklar da inmişti bahçeye.

"Ben de binmek istiyorum."dedi Eric.

"Bu senin için çok büyük ama."dedi Henry gülümseyip "İkinize de bisiklet aldım, arka bahçedeler."

Çocuklar koşarak arka bahçeye giderken Helena da peşlerinden gitti. Benim bisiklete alışmam tamamlandıktan sonra geçen gün gittiğimiz küçük eve gittik. Yemek yedikten sonra kapının önünde oturup manzarayı seyrettik.

"Burası çok güzel neden diğer evlere birileri gelmiyor acaba."dedim.

"Buraları artık pek bilinmiyor, sahibi o yüzden günlük kiralamak istediğimizi öğrenince çok şaşırdı."

"Küçüklüğün burada mı geçti?"

"Evet., ormana yakın otururduk, ben de sık sık ormana kaçardım. Buraları avucumun içi gibi bilirim."

"Bir ara beni dolaştırır mısın?"

"İstersen hemen dolaştırırım."

Ayağa kalkıp elimi uzattım.

"Bana uyar."

Neredeyse akşama kadar ormanda dolaştık, o kadar eğlenceliydi ki... Eve vardığımızda yorgunluktan ayakta duramıyordum.Yatağa uzanır uzanmaz uyuyup kaldım.

EmmaWhere stories live. Discover now