Bölüm 24: Mahsur Kuş

2.4K 318 21
                                    

Bölüm 24

Kulağında yankılanan çığlık sesi önce tüm vücudunu ele geçirdi. Drex hangi ara saklandığı yerden çıktığını ve bahçede rastgele koşmaya başladığını hatırlamıyordu. Kalp atışları vücuduna nüfus eden diğer birçok değişiklikle birlikte içlerinde en belirgin olanıydı. Hayatında daha önce bu duyguyu bir kez yaşamıştı. O da kötü bir şekilde sonlanmıştı. Drex aynı şeyi bir daha yaşamak istemiyordu.

Yem böcekler bölgesinden geçerken süslenen çam ağacını görünce Elena'nın daha önce buradan geçtiğini anladı. Böceklerin çoğu mantar ve baloncuk evrelerini tamamlamıştı. Süslü çam ağacı da biri tarafından izlendiği için süslenme hakkını kazanmıştı. Ona bu hakkı veren kişi de kesinlikle Elena'ydı.

Drex, ağacın yanından geçerken çam ağacı dallarını hareket ettirip parlayan renkli kozalaklarını gösterdi. Sahibinin böyle şeyleri sevdiğini çok iyi biliyordu ki Drex'i mutlu etmek onun gibi diğer bütün bitkilerin bir numaralı isteği oluyordu. Drex "Şimdi olmaz Klaner." dedikten sonra ağacı geçti ve kozalak batağının önüne geldiğinde Elena'nın buradan sonra nereye gitmiş olabileceğini anlamak için etrafını inceledi.

Kelebek ağaçlarının içinde olsa tüm kelebeklerin harekete geçeceğini bildiği için bu ağaçları eledi. Ama o anda aklına başka bir düşünce geldi. Ya Elena Drex'i bulmak için böyle bir hileye başvurduysa? Drex Elena'dan ne zamandan beri saklanıyordu ki Elena onu bulamayınca sıkılıp oyunun bitmesi için böyle bir oyun oynamış olabilirdi, değil mi? Ama bu Drex'i tatmin etmedi. Elena böyle bir şey yapacak kız değildi ki. Elena'nın hırsı böyle bir şeye izin vermezdi zaten. Drex bu düşünceyi eledikten sonra son durağı olan çimden heykellerin bulunduğu alana yöneldi ve heykellerin içine doğru koşmaya başladı.

O girdikçe kendini gösterme merakına bürünen heykeller daha çok kabarıp Drex'e sahip oldukları yeni şeylerini göstermeye başladılar. Normal zamanda olsa Drex onlarla ilgilenmeyi çok isterdi ama şu anda yapamazdı. Drex Elena'nın hayatındaki önemini şimdi bir kez daha anlamıştı.

Çimenlerin koruyucu şövalyesi Niselyum, Drex'in önünü kesip sürpriz hediyelere dönüşen kılıcını çıkardığında Drex eliyle kılıcı reddetti ve Niselyum'u hayal kırıklığına uğratmış bir şekilde yoluna devam etti. Ne de olsa ondan daha sonra özür dileyebilirdi.

Çimden heykellerin sonuna doğru geldiğinde işaretçi çimenler işaret parmaklarıyla Redolia ve Lorvenia'yı gösterdi. Bu sayede de ağaçların önündeki daldan yapılmış sandalye dikkatini çekti. Elena, Redolia ve Lorvenia'yla da mı konuşmuştu?

Sormak için ağaçlara doğru koşarken bir gülme sesi duydu. Gülme sesi sona erdikten sonra "Sen çok tatlısın." şeklindeki 3 kelime peşi sıra geldi. Bu kesinlikle Elena'ydı. Drex'in kalp atışları dinmek yerine daha da hızlanınca Drex tüm hızıyla sesin geldiği yöne doğru koştu ve çalılıkların önünde Elena'yla oynayan bir tek boynuzlu görünce şaşkınlığın, yaşadığı korkunun ve endişenin verdiği etkiyle sessizce bir küfür savurdu. Şükürler olsun ki Elena'ya bir şey olmamıştı.

Tek boynuzlu, ön ayaklarını yerde oturan Elena'nın ellerine dayayıp iki ayağının üzerinde kuyruğunu sallarken Elena Drex'i fark etti ve tek boynuzlunun rahatını bozmadan "İşte seni buldum." diyerek kendisini belli etti.

Elena'nın ses tonundaki sıcaklık adamın damarlarındaki kristalleri eritip Drex'in kan akışını normale çevirdi. Drex ise bir şey diyemeden Elena'ya doğru yürümeye başladı. Konuştuğunda sesinin titreyeceğini adı gibi biliyordu ki bu yüzden hakkını sessiz kalmaktan yana kullandı ve tek boynuzluyla oynayan Elena'yı incelemeye devam etti.

Elena dört ayağı üzerine basan tek boynuzlunun saçlarını okşarken "Solaris'i daha önce görmüş müydün?" diyerek bir soru sordu Drex'e. Drex'in konuşmaya niyetlenmediğini anlayınca onu konuşturmak için böyle bir fikre başvurmuştu.

İŞARETSİZ 2Donde viven las historias. Descúbrelo ahora