Çift: Sekai/Kaihun
bir şeyler oldu
bazı şeyler
güzel,
belirsiz,
zamansız.
seyrettim
sahnede oynanan bir oyunken hayatım
çıkıp akışı değiştiremedim
seyrettim
oyunu yönetecek gücüm varken,
oturup sahne perdelerinin alev alışını seyrettim
bir kibrit...
susuz, kurak topraklarda asılı kirpiklerinden balıktan hallice, somon mu sahiden renkleri dudaklarından kıymetli, pek kıymetli ellerinden eller mühimdir çünkü fakat önce benliğinden ama en çok benliğinden öpüyorum.
-
3 Cevapsız Çağrı - Jongin-
Titreşimleri sonlanan telefonu kanepenin üzerine fırlattım. Chanyeol iki elini beline yerleştirmiş bir şekilde karşımda dikilmeye devam ediyordu, bakışlarından saklanmamın mümkün olmadığını ikimiz de biliyorduk.
"Gerçekten soruyorum, ne tür bir salaksın Sehun?" Başını inanamaz gibi iki yana salladı. "Onu bırakıp buraya geldin ha?"
"Evet."
Gözlerini devirerek karşımdaki kanepeye oturdu ve uzun kemikli bacaklarını birbirinin üzerine attı. "Derdin ne Sehun? Nedir bu dengesizlik?"
"Her zamanki halim, hala alışamadın mı?" Zıtlaşarak konuştuğumda ortam daha da gergin bir hal alıyordu. Başımı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım. Kendimi birilerine açıklamak için fazlasıyla tükenmiş hissediyordum.
Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.
"İt herifin tekisin."
"Biliyorum."
Ve konuşma biter. Lütfen bitsin.
"En azından bir açıklamayı hak ediyor." dedi kanepenin üzerindeki telefonumu işaret ederek. Tam o sırada yeniden titreşimi hissetmiştim. Kısa bir bakış attıktan sonra uzanıp elime aldım.
1 yeni mesaj -jongin-
Neredesin?
Neredeyim? Cevabı sorguladıkça daha da kayboluyordum sanki.
Cevap vermek istesem de bundan kaçındım. Chanyeol merakla yüzüme bakarken pek de rahat hissetmemiştim. Buraya gelmemin doğru bir karar olmadığını yeni yeni fark ediyordum. Telefonu cebime yerleştirip ayağa kalktım.
"Eve gidiyorum. Yarın görüşürüz." Kapıya doğru ilerleyişimde bana eşlik ederken konuşuyordu. "Bencillik yapıyorsun."
Sinirleniyordum. Beni sinirlendiriyordu. Sakin kalmak için gözlerimi yumsam da hiddetle arkama dönüp konuşmuştum. "Bir halt anladığın yok Chanyeol. Asıl orada beklemiş olsaydım bencillik edecektim. Onu da kendimle beraber dibe çekemem."
"Hayır Sehun, sen sadece korkaklığın yüzünden buradasın."
Bu cümleyi sindirmem birkaç saniyemi almıştı. Boşluğumdan faydalanarak konuşmaya devam etti.