MECBUREN...

1.1K 43 15
                                    

Şu anda beyaz örtüyü çektim üzerime. Boğazıma düğümlenen tükürükleri zor bele yutkundum. 

Ben şu an nerede miyim? Güzel soru.

"Nasılsınız Alev hanım. Daha iyi misiniz?" diyen adama ters ters baktım.

"İyi olsaydım bu dört duvardan oluşan boş hastane odasında olmazdım doktor bey." dedim gücüm yettiğince. 

Laflarım birini kırar mı, yada üzer mi diye düşünsem ben küçük düşüyorum. Düşünmeyince de sevdiklerim beni kınayan bakışlar atıyor. En iyisi doğru olanı yapmak ve bazı şeylere görmedim, duymadım ve bilmiyorum deyip geçmem gerek.

"Kızım." annemin sesini duymak bana çok iyi gelmişti. Annem mi?

"Anne?" diyerek güç bela doğrulduğumda bana sarılışı tüm güçsüz düşen bedenime hayat vermişti. 

"Seni bir daha bırakmayacağım kuzum." diyerek alnıma bir buse kondurdu. O beni alnımdan öperken göz yaşı onun yanağından kayarak yanağıma gelip aşağıya düştü. 

"Annem benim sadece ateşim var başka bir şeyim yok Allama çok şükür." dediğimde duygusallaşmış olduğumu fark ettim. Ne kadar değişirsem değişeyim o kırılgan ve ezik kız benim bir parçamdı. Ve doğruyu söylemek gerekirse en doğru olan parçamdı. 

"Ne biliyim. İçime bir kurt düştü seni aradım açmayınca panikledim. Buğraya ulaştım. Oda Alevi hastaneye götürüyorum diyince ilk uçakla geldim kuzum benim. Bir an dejavu yaşadım. Aynı şeyler tekrarlanacak diye çok korktum bir tanem benim." annemin göz yaşları dinerken sordum.

"Babam nerede peki?" diye kapıya doğru baktığımda yoktu.

"O hala malum olan iş ile uğraşıyor. Sözde AZRAİL İstanbul dan kaçtığını öğrenmişti. Ama ne için bilmiyor. Ve sizi bulmasından korkuyor.  Bu yüzden gelemedi." deyince içimde burukluk oluştu.

"Ama ben yanındayım hayatım. Biz buradayız!" dediğinde son kelimeyi anlamamıştım. 

"Biz derken?" diyerek soran gözlerle bakınca annem anlamayarak cevap verdi.

"Ben ve Buğra kızım. Başka kim olacak ki?" dediğinde annemin olanlardan haberi olmadığını hatırladım. Söylesem mi ki? Ama söylersem babamın kulağına gider ve babam Buğrayı yaşatmaz. En iyisi saklamak ve ortam durulana kadar rol yapmam gerekiyordu.

"Merhaba." diyerek odaya giren Buğraya döndü gözlerimiz. Bana baktığı an gözleri aşağıya indi ama kurduğum cümle ile gözlerime umut ile baktı.

"Gelsene hayatım." salak onu affettiğimi düşünmemiştir inşallah.

"Annecim bize biraz izin verir misin? Buğra çok korkmuş senin gibi. Baksana ben beyaz olmuş. Ona iyi olduğumu anlatıyım olur mu?" dediğimde annem ellerimi dudağına götürüp öpcek iken ben onun o pürüzsüz ellerini öptüm.

"Tamam kuzum benim." diyerek gülümsedi ve bizi yalnız bıraktı. 

"Annen var diye öyle dedin değil mi?" diye ümitsizce sorduğunda onayladım.

"Annem hiç bir şeyi bilsin istemiyorum. Yoksa bu pislik babama ulaşır. Ve tahmin edeceğin gibi babam pislikleri sevmez. TEMİZLER." diyerek vurgu yaptığımda gözlerini kaçırıp kafasını salladı.

"Annem bizde kalacağı için bir odayı ona vermek gerek. Bizim ev de sadece iki oda  var. Bu yüzden ilk bir kaç gün annemi özledim bahanesi ile onla kalırım. Ondan sonra da bakarız çaresine." diyerek konuştuğumda hüzün ve buruk acı ile konuştu.

"Sevgili rolü yapacağız yani?" diye sorduğunda da düz ve duygusuz bir şekilde cevap verdim. 

"Kesinlikle. Gerçi seni bununla ödüllendirmek istemiyorum ama eski ben hala içimde bir yerlerde. Birinin benim yüzümden ölmesini istemem. Sonuçta senin de içinde o kötülük var. Olmasaydı dokunamaz dın başka tene." dediğimde sorular doldurdu beynimi.

"Alev yalvarırım yapma. Gerçekten dayanamam." dese bile ben başka konuya geçtim.

"Söylesene beni tanımadan önce kaç kızın hayatına günü birlik girip çıktın? Filmlerde ki gibi komidine not ve para falan bıraktın mı?" diyerek konuştuğumda bunu kınama ve ciddiyet ile sormuştum.

"Daha önce kimse ile birlikte olmadım ben." diyince yarım ağız güldüm.

"Yani ilkin o kız. İyi ne güzel." diyerek kalbimdeki ağrıyı susturmaya çalıştım. Ama olmadı ve gözyaşlarım bana resti çekip aşağıya bıraktılar kendilerini.

Buğra tam bir şey diyecek iken kapı aniden açıldı ve doktorlar, onların yanında ise hemşireler doluştu odaya. İçlerinden bir doktor konuştu.

"Alev hanım iyi misiniz?" deyince ne oldu der gibi bakmaya çalıştım ama görüş açım bulanıktı. "Kalp atışlarınız şiddetlenmiş uyarı geldi. Makinenin sesini fark etmediniz mi?" deyince fark etmiştim. 

"Kuzum ne oldu sana." diyerek gözyaşlarımı silen annemi görünce ne diyeceğimi düşündüm.

"Babamı özledim de bir an şey oldu işte. Ne biliyim. Korkutmak istememiştim." dediğimde hıçkırmaya başlamıştım. 

"Alev hanım size bir sakinleştirici vermemizi ister misiniz?" dediğinde doktora hayır diyerek yanıt verdim. İlaç yerine kendim sakinleşmeyi tercih ederim. Her başım sıkıştığında sakinleştirici mi olacak yanımda. Ama ben hep benleyim. Öyle değil mi? 

3 SAAT SONRA...

"Annecim ben iyiyim bak hem Buğra da burada. Sen git dinlen, uyu biraz. Yoldan geldin ve gözlerin çökmüş." diyerek anneme uyuması gerektiğini hatırlattım. Zaten akşam olmuştu.

"Tamam kuzum benim." diyerek alnıma bir buse kondurdu ve Buğraya dönüp konuştu. "Ben Alevin odasındayım. Bir şey olursa söyleyin." dediğimde anneme şaşırıyordum aslında. Sonuçta genciz ve aynı odada tekiz. Ateşle barut misali tutuşma riskimiz var.

"Anne beni bir erkek ile yanlız bırakacağın hiç aklıma gelmezdi." diyerek soran gözlerle baktığımda bana sıcacık gülümsedi.

"Çünkü baban ile böyle bağlanmış ve böyle anlamıştık birbirimizin için olduğumuzu. Tabi bu erkeği tanıyınca ve gözlerine baktığımda babanın bakışlarını görüyorum. Ayrıca aşk ile bakan birini sadece aşık olanlar fark edebilir hayatım." dediğinde babam ile annemin aşklarının tahminimden bile büyük olduğunu anladım. Ne eşsiz bir şeydi aşk. Lafta değil, gözlerde yaşanan, her istediğini bir bakışta anlatmaktır aşk.

Ama ne yazıktır ki bir elmanın iki yarısı olduğumuzu zannettiğim Buğra başka elmanın yarısı olmayı seçmişti.

"İyi geceler gençler." diyerek kapıya yöneldi annem. Tam kapıdan çıkacak iken döndü ve tekrar konuştu. "Bir de sana güvenim sonsuz. Neyin doğru olup olmadığını anlayabilecek yaştasın." dedi ve dışarı çıktı.

Doğru ile yanlışı ayırt edebilecek yaştayım ama yinede daha 18 yaşındayım. Ne olabilirdi ki?

"Ben halının üstünde yatarım. Eyer bir şey lazım olursa bana söyle getiririm." dediğinde buğraya iğrenen gözlerle baktım. Ama rol yapıyordum. Onu seviyordum işte. 

"Sana halı bile fazla." diyerek yatağa uzandığımda Buğranın cevap vermemesi içimi yakmıştı. Sanki onun canı değil de benim canım yanıyor gibiydi. Benim söylediğim cümle benle alakalı olmadığı halde benim canımı yakıp kül etmişti.

Bir kaç dakika sonra Buğra uyuduğumu zannedip konuşmuştu.

"İyi geceler Meleğim. İyi geceler..." bunu öyle bir tonda, öyle bir tınıda söylemişti ki kalbim dağılmıştı. Sesinde kırılma duygusunu buram buram hissettirmişti. 

Yapma böyle be. Bana yaptığını unutamam. Eğer biri ile gelecek düşünüyorsam o kişinin tamamen bana ait olmasını isterim. Tıpkı benim ona ait olacağım gibi. Sadece nefes alıp verirken benim kokum olsun isterim. Tıpkı ben her nefes aldığımda senin kokunu soluduğum gibi. 

SELAM...

BİZ GELDİK. HOŞ GELMİŞİZDİR İNŞALLAH... :) 

SEVİLDİĞİNİZİ BİLİN ÇÜNKÜ ÇOOOOOOOOK SEVİLİYORSUNUZ...

EvrimOnde histórias criam vida. Descubra agora