FİNAL

341 17 3
                                    

***3 ay sonra***

Batuhan'ın evlilik teklifini kabul ettikten sonra hemen hazırlıklara başlamış, kısa sürede evlenmiştik. Şimdiyse yaklaşık 3 aydır evli bir çifttik. Hayatımda çoğu şey değişmişti. Hatta neredeyse her şey. Artık barda değil, Batuhanla birlikte ortak şirketimizde çalışıyordum. Kısa sürede işi öğrenmiş olmama ben bile şaşırmıştım. Bardaki işleri ise Bartu ve Ece yürütüyordu. Bu arada, sevgili olmuşlardı. İkisi adına çok mutluydum. En yakın arkadaşlarım sevgili olmuştu. Utku ise İstanbul'da kendine yepyeni bir hayat kurmuştu. Gitmeden herkesle vedalaşmış, Batuhanla da küs gitmemişti. Batuhan'ın annesi ise her geçen gün daha da iyileşiyordu. Kısacası hayatımda her şey ama her şey mükemmel gidiyordu.

Sabah gözlerimi açtığımda yanımın boş olduğunu görünce hemen kalktım. Batuhan benden önce çıkmış olmalıydı. Bazen işler çok yoğun olduğunda benden önce çıkıyor, daha çok çalışıyordu. Kalkıp Ayşe ablaya kahvaltımı hazırlattırdım. Kahvaltımı yaptıktan sonra hazırlanıp arabama atlayıp şirketin yolunu tuttum. Şirkete geldiğimde Batuhan'ın şirkette olmadığını görünce biraz şaşırdım. Sekreterim Nil'e Batuhan'ın nerede olduğunu sordum ancak o da bir şey bilmediğini söyleyince telefonumu elime alıp Batuhan'ı arıyorken Batuhan'ın beni aradığını görünce hemen telefonu açıp cevap verdim;

"Aşkım neredesin?" fakat karşımdaki ses başka birinin sesiydi.

"Batuhan Bey'in nesi oluyorsunuz?"

"Karısıyım. Batuhan'a bir şey mi oldu?" diye sordum.

"Batuhan Bey bir kaza geçirdi şuan hastanede yoğun bakımda." duyduğum cümleden sonra telefonu kapatıp hemen arabama atlayıp hastaneye gittim. Hangi hastanede olduğunu yolda tekrar arayıp öğrendikten sonra Batuhan'ın annesine ve teyzesine de haber verdim. Hastaneye geldiğimde doktor Batuhan'ı yoğun bakıma aldıklarını, durumunun ciddi olduğunu söyledikten sonra gitti. Ardından hala olayın şokunu atlatamamışken iki polis yanıma geldi;

"Batuhan Bey'in eşi siz misiniz?"

"Evet, benim buyrun." dediğimde elime bir kağıt vererek devam etti;

"Bunu Batuhan Bey'in cebinde bulduk."

Kağıdı elime aldığımda Batuhan'ın el yazısıyla yazılmış uzunca bir mektup olduğunu görünce, oturarak okumaya başladım.

Merhaba karıcığım(!),

Nereden başlayacağım hakkında en ufak fikrim yok. Söyleyeceğim çok şey var, belki birkaç sayfa sürebilir. O yüzden kahveni alıp oku derim ben. Neyse. Seni ilk gördüğüm gün, hissettiğim tek şey acıma oldu. Neden mi? Bilmiyorum. Gerçekten neden acıdığımı bilmiyorum. Sonra bir anda, annem 'yüzünden' seni hayatıma almak durumunda kaldım. Sana aşıkmışım gibi davranmak ölüm gibiydi. Sana yemin ederim sen bu mektubu okurken ben şuan nerede olacaksam, senin yanında olduğumdan daha mutlu olacağıma emin olabilirsin. Benim için bir an bile üzülmeni istemiyorum. Ben onu senin yerine yaptım. Sana üzüldüm, sana acıdım. Seni hayatıma aldım, sana şefkat gösterdim sırf annem istedi diye! Utku seni uyarmıştı Aylin, ona neden inanmak istemedin? Aptalsın Aylin. Hayatının en büyük hatasını benimle yaptın, ben de seninle. Üç ay oldu neredeyse seninle evleneli, her gün daha da nefret ettim. Hem senden, hem kendimden. Neden dedim, her sabah uyandığımda kendime hep aynı soruyu sordum. "Neden Aylin? Neden aynı yataktayız? Neden birbirimizin hayatındayız?" Çok zıttık Aylin. Her şeyimiz farklıydı. Sen beyaz, bense siyahtım. Hayatım boyunca sadece bir kişiyi sevdim ben Aylin. Annem. O olmasaydı hayatıma sokmazdım bile seni, belki tek gecelik bir şey olurdun benim için. O kadar. Annem istedi seni hayatımda, annem iyileşsin diye sabrettim. Dayandım. Annem iyileşti, her geçen gün daha da iyiye gidiyor. Peki ben? Bense ölüyorum Aylin. Nefes aldığım her saniye beni öldürüyorsun. Şimdi diyeceksin ki, benim ne suçum vardı da bana bunları yaptın? Haklısın, ben olsam bende aynı soruyu kendime sorardım. Neden mi Aylin? Çünkü hayatımdaki en iyi ve en saf kişi sendin. Anneme kendini sevdirecek, annem için en uygun gelin adayı sendin. Dedim ya, ben sadece annemi sevdim. Onun için yaptım bunları. Annemin bu yaptıklarımdan haberi bile yok. O hep sana aşık olduğumu, çok mutlu olduğumu sandı. İnsan kendi çocuğunun mutsuzluğunu göremez mi? Göremedi işte. Ona kızmıyorum, aksine göremediği için teşekkür ediyorum. Beni mutlu sandığı için o da mutlu oluyordu, böylece iyileşiyordu. Senden tek bir şey isteyeceğim. Eğer sen bu mektubu okurken ben ölmüşsem, anneme hiçbir şeyden bahsetme. Senden sadece bunu istiyorum. Yeterince hasta, yeterince acı çekti zaten. Bir de gerçekleri ona söyleyerek daha da üzme onu. Yapmazsın değil mi Aylin? Sen iyi bir insansın. Hem de çok. Asıl konuya gelirsek, gece çok geç saatte çıktım evden. Dağ evine geldim. Oradan yazıyorum sana mektubu, birazdan evden çıkacağım. Ve birazdan birbirimizden kurtulacağız güzel karıcığım. Arabamla birlikte uçurumdan atlayacağım! Ne güzel bir ölüm ama değil mi? Ama dedim ya, sakın üzülme. Kurtuldum. Kurtulduk. Şimdi ne yapacağım diye sakın düşünme, şirketi, evleri, çoğu şeyi sana bıraktım. Hem çalışır, hem harcarsın. Aslında bir yönden bana teşekkür etmen gerekiyor. Sana mükemmel bir hayat sundum. Daha ne istiyorsun? Kısa süreli bir masalın baş kahramanıydın güzel kız. Neyse, sanırım çok uzattım. Beni özleme, ben seni özlemeyeceğim çünkü. Ve sana kocan tarafından verilmiş son tavsiye, asla ve asla bu kadar iyi bir insan olma!

DEĞİŞEN HAYAT (YALNIZ)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum