20.BÖLÜM "Seni Seviyorum."

2.4K 88 11
                                    

Önceki Bölümden...

Kahvaltının ardından Cenker arabasıyla evin önüne geldi. Babam ne kadar çok ısrar etse de, kendi bırakması için, biz Cenker'le gitmeyi tercih etmiştik.

Arabadan indik. Okul büyüktü. Çok fazla değil ama büyüktü. Sonuçta bir kolejdi.

mor saçlı kız, Cenker'e gülümsedi. "Aa! Cenker geldi." Hızlı bir şekilde masadan indi ve Cenker'e sarıldı. Hem sımsıkı sarılıyor hem de yanağına öpücük bırakıyordu. "Evet Ayça bende seni özledim, ama daha da sıkarsan midem ağzımdan çıkacak." Adının Ayça olduğunu öğrendiğim kız ondan uzaklaşıp gözlerini ikimize çevirdi. Ağzı bizden iğrenirmiş gibi şekil almıştı.

 Ayça elindeki kalemi bana uzattı. "Bu kalemin ucundaki paçozun kim olduğunu söyler misin?" dedi.

 "Doğru kalemin ucunda bir paçoz var!" dedim. İşaret parmağımla kalemin onu gösteren ucuna

Tebrik ettim kendimi...

"Babamın işte... kızı. Benimde kardeşim oluyor."  "Bu Sena." dedi Cenker. Kısa saçlı o kızı göstererek. Sonra ise güzel gülüşlü erkeği gösterdi. "Bu da Alp." Gülümsedim.  El salladım. "Ah! Bir de Gülce." elini Gülce'nin omzuna koyarak konuştu. "Miraç'ın en yakın arkadaşı."

''Hey millet!'' dedi. Tam da o anda. Cenker kolunu benim omzuma atıp. KDiğer elinin parmağıyla da Dilan'ı işaret ederek... ''Beni tanıyorsunuz...'' tek kaşını kaldırıp etrafına bakındı. ''Değil mi? Cenker Başaran .'' . ''Bakın bu kız benim kardeşim. Hem de öz mü öz!'' Delice güldü. Cümledeki bu kız bendim. ''Şu da benim öz mü öz kardeşim. Babamın yıllar sonra bulduğu öz ikizleri.'' Herkes tuhaf tuhaf ve delici bakışlarıyla bizi süzüyordu. Bunu yapmak zorunda değildi. Gerçekten... Kötü hissediyordum. Şey gibiydi... Kendisiyle ilgili bir şeyi 'Ben buyum işte, kime ne!' der gibi bir şeydi.

''Şey... O son sınıfa geçtiği yıl kaydını dondurmuştu. Geri Dönecek diyorlardı demek ki öyleymiş.'' O an dimdik gözlerimi onun üzerine diktim. Onun gözleri de benim üzerimdeydi. Sanırım aklımdan geçen tek şey ise, tüm yıl, her gün Doğu'yu görecek olmamdı. Yeni  bir ay hissi belirdi göğüs kafesimin derinliklerinde...

İyi Okumalar...

Okuldan aldığım kitapların yarısını çantama koydum. Kalan yarısınıda kucağıma alıp merdivenlere doğru yürüdüm. Müdürün odasına gidip sınıfımı öğrenmiştim. O da kitaplarımı nasıl alabileceğimi söylemişti. Gülce her zamanki üşengeçliğini gösterip sınıfa çıkmıştı.

Elimdeki ağır kitaplarla merdivenleri çıkmaya başladım. İlk katın sonunda, sanıyorum ki fazla ağırlıktan dolayı kollarım çözüldü ve kitaplarım yere düştü. Etrafa yayılan normalin üzerindeki sesten dolayı bana bakan yüzleri hissettim. Yavaşça yere eğilip kitaplarımı toplamaya başladım.

"Bu kolların ne kadar dayanabileceğini düşünüyordum ben de..." önümde duran bir çift ayakkabılarla ve bir çift bacakla bakıştım. Önce kalbim heyecandan hızlı atmaya başlamıştı. Çünkü birilerine dalga konusu olma düşüncesi almıştı beynimi. Sonra tanıdık ses ile vücudumu bir rahatlama sardı.

Emir'in sesiysi. Ona olan öfkem vardı birde. Haftalar önceden kalma bir öfkeydi. Onunla yüzleşmemiştim. Gerçekten yaşadığım şeyler arasında fazla öncelikte değildi sanırım.

"N'oldu Emir?" Yerden kitaplarımı toplarken umursamaz bir şekilde sordum.

"Allah aşkına Miraç derdini anlat artık bana!" Kollarımdan tutup beni kendi hizasına getirmişti. Az da olsa sesini yükselterek söylemişti bunu. Biraz şaşkın biraz korkmuş, bakışlarımı yüzünde gezdiriyordum. "Ne yaptım ki ben?" Kitapları tekrar kucaklayıp dikkatimi ona verdim.

Siyah Kuğu Where stories live. Discover now