İbadetler Neden Arapça Yapılır? Allah Türkçe bilmiyor mu?

59 3 0
                                    



Soruda birkaç sakatlık birden var. Birincisi hangi ibadetler Arapça yapılıyor? Orucu Arapça mı tutuyoruz? Zekâtı, sadakayı Arapça mı veriyoruz? Ahlaklı, doğru düzgün insan olmayı Arapça mı yaşıyoruz? İlim öğrenmeyi Arapça mı yapıyoruz?

Bu uzar da gider. İbadetlerden namaz var sadece. Namaz kılarken Kur'an'dan ayetler okumamız lazım. Ayetler de aslıyla Arapça olduğu için mecburen Arapça okuruz. Kural budur. Kur'an tüm insanlığa gelmiştir ama illa ki bir dilde indirilmesi gerekiyordu. Allah da Arapçayı seçmiş. Siz gidip bir yazara romanını neden Almanca yazdın diyebilir misiniz? Tercih yazara aittir.

Allah isteseydi Kur'an-ı Kerim'i tüm dillerde de gönderebilirdi, ama böyle yapmamış. Orjinal metin Arapçadır. Alfabesini öğrenmek on gününüzü ancak alır. Zaten hemen hemen her dile tercümesi var. Anlamının ne ifade ettiğini de okur oradan anlarsın.

Benim ana dilimde gelseydi ben kesin okur, anlar ve yaşardım diyenler boş konuşuyorlar. Sanki Türkçe yazılan tüm kitapları okuyorlar. Ömürlerinde okudukları kitap sayısı on taneyi geçmez çoğunun.

Zaten Araplar okuyup anladıkları halde her gün okuyorlar mı sanıyorsunuz? Emin olun başka milletler onlardan daha çok okuyorlar. Bilmek her zaman okumayı gerektirmiyor, zorunlu kılmıyor. Madem öyle alıp bir mealli Kur'an okuyun. İsterseniz on gün içinde de Arap harflerini öğrenir Arapçasından ve anlamından birlikte okursunuz.

Mesele okuyamamaları değil, okumak istemiyorlar. Bunun için de bahane uyduruyorlar. Değil Arapça Çince olsa bile ben öğrenir okurdum. Allah bana bir kitap göndermiş ve ben okumayacağım, mümkün mü? Aşk meselesi tamamen... Sevdiğiniz şarkıcıların İngilizce şarkılarını maşallah bülbül gibi ötüyorsunuz. Para getirisi var, iş bulmanız kolay diye İngilizce kurslarında gece gündüz çırpınıyorsunuz. Paraya gelince dağları yaranlar imana gelince sağır, kör, elsiz, ayaksız kesiliyorlarsa demek ki parayı Allah'tan daha çok seviyorlar. Allah'a değil paraya tapıyorlar. Ah bir cenneti göstereydi de Allah, bakalım Arabistan'a kadar nasıl da koşuyordunuz ve Arapça öğreniyordunuz. Bazıları için olay tamamen para meselesi...

Bu tarz soruların ardına sığınanların samimiyeti olmadığı için çok da uzatmıyorum. Namazda üç ayeti okuyacak kadar aklınız çalışmıyorsa yapacak bir şey yok. Dört yaşındaki çocuğa söyleyin o da tekrarlasın yarım saatte Fatihayı da Gulhuvallah'ı da ezberler ki milyonlarca örneği var.

Sorulan diğer sorulardan biri de kabirde "Rabbin kim?" sorusunu hangi dilde soracaklar ya da cennette sadece Arapça mı konuşulacak?

Ne Kur'an'da ne de sahih hadislerde insanların kabirde Arapça ile yargılanacağına dair hiçbir şey yok. Herkes ana dili ne ise sorulara o şekilde cevap verir. Öteki türlü olsaydı Kur'an'da Arapça öğrenmek farzdır, yoksa kabir sınavından kalırsınız denirdi. Yok böyle bir şey. Zaten kabirde dünyada yaptığımız işlerden sorgulanacağız.

Naman kılınmış mı ona bakacaklar en başta. 2015 yılının nisan ayının, beşinci günü sabah namazını kıldın mı?

Ooo ne sabahı sayın meleğim, ben gece yarısı kalkıp teheccüt namazını kıldım, sabaha kadar alnım secdeden kalkmadı. Sonra ona sabahı da ekledim.

Vatandaş böyle diyecek belki ama bir de görüntülere bakacaklar. Oooo horluyormuşsun. Getirin topuzu. Dannn...

Cennette de özgürsün istediğin dili konuşursun. Bir dili öğrenmek için okula gitmene de gerek yok. Tüm diller içinde mevcut. İstediğini konuş. İster romanını elli dilde yaz, ister şarkını yüz dilde söyle. Ne dilerlerse var ayeti, tüm dilleri de kapsar.

"Ayrıca onlar kıyameti de yalan saydılar. Kıyameti yalanlayana ise Biz alevli bir ateş hazırlardık.

Bu ateş onları, daha uzaktan görünce, onun öfkesinden gürlediğini ve korkunç homurtusunu işitirler.

Elleri boyunlarına kelepçelenmiş, ayakları bukağılı olarak cehennemin daracık bir yerine tıkılınca, orada yok olmak için can atarlar.

Kendilerine "Bugün bir kere değil, defalarca dövünüp durun, ölümü isteyin" denilecek.

De ki: "Bu mu iyi, yoksa takva ehline vaad olunan ebedî cennet mi?" Orası onlar için bir mükâfat ve pek güzel bir akıbettir.

Orada arzu ettikleri her şey bulunacak, hem ebedî olarak kalacaklardır. Bu, Rabbinin üzerine aldığı ve müminlerce hep istenen bir vaadidir. (Furkan, 11-16.)

Ya ALLAH yoksa?!Where stories live. Discover now