●yetmiş sekiz●

1.1K 89 101
                                    

(Ç/N: Hazır mısınız?)

Yoongi heyecandan daha fazlasını hissediyordu ve Jimin'in apartmanının kapısının önünde dikildiği zaman bir o kadar da mutluydu. Elinde bir buket çiçek tutuyordu, çiçekler farklı açık ve parlak renktelerdi, ona Jimin'i anımsatıyorlardı. Onlar da tıpkı erkek arkadaşı gibi çok güzeldi, parlaklık ve sevgiyle dolulardı.

Zile basmadan önce boğazını temizledi, nedense gergin hissediyordu. Birbirlerini iki haftadan fazla bir süredir görmüyorlardı ve Yoongi o anda gerçekten mutluydu. Bütün dünyasına sarılabilirdi. Aralarında sadece kapı vardı.

Jimin'in annesi kapıyı açmış ve Yoongi'yi gördüğüne biraz şaşırmıştı ama her zaman olduğu gibi oğlanı içeriye davet etmişti, her zaman alışık olduğu gibi.

"Jimin evde mi?" Yoongi biraz utanarak sormuştu çünkü Jimin'in annesiyle karşılaşmayı beklemiyordu. Daha önce birkaç kere görüşmüşlerdi ama Jimin ve Yoongi çıktıklarını başka bir zaman söylemeye karar vermişlerdi. Her şeyden önce Jimin'in annesine gay olduğunu söylemesi gerekiyordu. Bu yüzden erkek arkadaşının annesinin önünde, ellerinin arasında bir buket çiçekle durmak, garipten daha fazlasıydı. "Evet evde, hadi içeri gel bakalım." Kadın arkadaş canlısı bir gülümseme ile yanıtlamış, Yoongi'nin apartmana girmesi için kenara çekilmişti. "Odasında Hoseok ile birlikte ders çalışıyor."

"Teşekkür ederim." Kibar bir şekilde önünde eğildikten sonra, sadece gülümsemiş ve arkadaşının yanında olup olmamasını umursamadan Jimin'in odasına doğru yürümüştü. Kapıyı çalmadan açmıştı.

Jimin'i gördüğü anda aynı zamanda kalbi de kırılmıştı, diğer çocuk- Hoseok'la öpücüğünü paylaşan Jimin'i gördüğü anda. Yoongi'yi gördüğü anda, Jimin anında geri çekilmişti, daha çok erkek arkadaşını gördüğü için şok olmuştu, Yoongi gözlerinde yaşlarla ve kırık bir kalple ona bakarken.

Yine. Onun aşkı, yerine kendisi için bir yedek bulmuştu, yine. Neden Yoongi'yi aşmak bu kadar kolaydı, neden onu bırakmak bu kadar kolaydı? Neden her zaman onun başına gelmek zorundaydı?

"Y-yoongi b-ben a-açıkla.." Jimin ayağa şok içinde kekeleyerek kalkmış ve erkek arkadaşına doğru ilerlemişti, ama diğeri ise anında birkaç adım gerilemişti.

"K-kapa çeneni, seni göt deliği!" Yoongi sinirli bir şekilde bağırıyordu. "B-ben sanmıştım ki sen—a-aish!" Bunu söyledikten sonra, Yoongi odadan çıkmak ve apartmandan çıkmak için acele etmişti, her şeyi açıklamak isteyen Jimin tarafından takip edilirken. "B-bekle Hyunng!" Arkasından bağırmıştı ama Yoongi onu dinlemek istemiyordu, sadece kaybolmak, görünmez olmak istiyordu.

Bir anda büyük olan durmuş ve yaşlı gözlerle Jimin'le yüzleşmek için etrafında dönmüştü- gözlerinde kızgınlık ve hayal kırıklığı yazılıydı.

"Lanet olası çiçeklerini al ve beni yalnız bırak!" Gerçekten yüksek bir şekilde bağırmış ve çiçek buketini fırlatmıştı, erkek arkadaşı için aldığı çiçekleri, Jimin'e fırlatmıştı. Sonrasında ise sadece Jimin'in ne dediğini bile dinlemeden koşarak uzaklaşmıştı.

Koşmuş ve koşmuştu, nereye gittiğini bile bilmiyordu, çünkü bu yer ona hala yabancı geliyordu. İyice hatırlayabildiği kadarıyla, dinlenmek için durmuş ve gözyaşları yüzünü kaplarken bir banka oturmuştu. Bacaklarını bankın üzerine koyarken yüzünü elleriyle gizlemişti. Nefesi hala ağırken ve kalbi bir maratondaymış gibisine hızlıca çarparken, acı göğsünde büyüyor ve büyüyordu ve gözyaşları yanaklarından süzülmeyi bırakmıyordu.

Acıtıyordu. Hissettiği acı tanımsızdı, sanki birisi kalbini parçalara ayırmış gibiydi. Daha önce bu hisle birçok kere karşılaşmıştı, hep ben, hep bana oluyor. Yeterince iyi değil miyim? Kötü bir erkek arkadaş mıyım? Kötü şeyler mi yapıyorum? Neden hep aldatıyorlar beni? Neden benimle oynuyorlar? Beni terk etmek, bırakmak bu kadar kolay mı? Neden onlar da beni benim onları sevdiğim gibi sevemiyor? Neden hep kırık kalple kalan ben oluyorum?

Yoongi oradaki bankta ne zamandır sessizce geriye gözyaşı kalmayana kadar ağlayarak oturduğunu bilmiyordu. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu, bu yüzden yüzünü dizlerinin üzerine koyup kavuşturduğu kolları ile gizliyordu.

Birkaç insan fark etmeden yanından geçip gitmişti, bu onu ufak da olsa mutlu eden bir şeydi ama bir anda adım sesleri duymuş, ve bu adım seslerinin sahibi tam karşısında durmuştu.

"H-hyung?"

#sadlife [yoonmin ]▶[Türkçe Çeviri]◀Where stories live. Discover now