chapter 58

58 5 2
                                    


Diğerlerin yanında konuşup gülmek ne kadar hoşuma gitse de tekrar işe dönmem gerekiyordu. Ciara ağabeyi hala gizli planlar peşinde olduğundan Henry ve steven 'ın yanında kaldı. Bu aptallar bir gün de normal ölümlüler gibi davransa olmuyor muydu sanki? Ya tamamen maçoya bağlıyorlardı yada manyak gibi koruma güdülerini ortaya çıkarıyorlardı ve son zamanlarda da kötü çocuk tavırlarını iyice salmış gibiydiler. En azından içlerinde geçenleri ne kadar saçma olursa olsun söylüyorlardı.

Kim bilir beyinlerinin içinde ne çeşit dünceler geçiriyorlardı. Sanırım en iyisi akla en kötüsünü getirmekti, belki de dünyayı ele geçirmek istiyorlardı ! sakin ol abartmaya gerek yok.sen burnunu herkesin iine sokuyorsun diye birden birkaç liseli çocuk dünyayı ele geçirecek değil. Biraz rahatla ve kendi hayatınmış gibi dyan'ın hayatı hakkında tasalanma.ayrıca sana jenny'nin mesajına hala cevap vermediğini ve az önce yaptığın tembelliğin yüzünden daha br sürü işin olduğunu hatırlatmak isterim.

Gerçekten de jenny'e cevap vermeyi unutmuştum oysaki eski arkadaşımı göreceğim için seviniyordum. Yanağımın içini dişleyip aceleyle mutfağa adımladım. Carlos tuhaflıklarımı ne kadar görmezden gelse de jenny 'e mesaj yazıp kötü bir itibar bırakmak istemiyordum. Bana kısaca tuhaf bir bakış atan Tony'nin yanına saklanıp telefonumu cebimden çıkardım. Ne zaman geleceksin? İzin almam lazım ve bir şeyler planlamalıyız. Tekrar yüz yüze konuşabileceğimiz için mutluyum :*

Telefonu acele ile cebime geri sıkıştırıp tony'ye gülümsedim. ''önemliydi'' diye mırıldandım özür dileyerek. Tony göz devirip hafifçe gülümsedi '' evet evet günümüz gençliği hep online her zaman herkesle iletim halinde.'' Dedi göz kırparak ve son kez gülümseyip ocağa yöneldi. Gülümseyip tezgahın altından çıktım ve hazır olan siparişleri aldım. '' şarjımız bittiği zaman çekilir oluyoruz biliyorsun.'' Dedim şaka yaparak ve ellerim dolu vaziyette mutfaktan çıktım. Arada mutfakta saklandığım zaman tony'nin ses etmemesine seviniyordum. Patronum bu kadar iyi bir insan olmasa şimdiye dek kaç defa kovulmuştum hayal dahi etmek istemiyorum.

İlk haftadan sonra herhalde.

Çok kötüsün gerçekten. O kadar da kötü değilim. Peki tamam haklısın. Dinnertime daki ilk haftam berbattı gerçekten. İlk olarak alt sınıflardan bir kıza asılan bir çocuğun üzerine çorba boşaltmıştım. Kızlar daha reşit bile değilken bel altı ile düşünen aptallarla uğraşmak zorunda kalıyorlardı.çocuk en sonunda kızın bacağına elini atınca dayanamamış ve elimde bir kase sıcak domates çorbası ile 'düşmütüm.' Tabiî ki sakarlığım yüzünden hemen özür dilemiş çocuğa peçete uzatmıştım ancak kırmızı leke açık renk pantolonundan çıkmamıştı ayrıca yandığı için zıplaması da paha biçilmezdi.

İtiraf etmek gerekirse carlos o gün oldukça kızgın görünüyordu ancak ertesi gün de işe gelebilmem iş çıkışında gelip o kızın carlos ile konuşması sayesinde olmuştu. Neyse haftanın geri kalanı da pek parlak geçmemişti. Kathrin o zamanlar daha yeni gelmşti ve nasıl bir insan olduğunu bilmiyordum. üçüncü iş günümde başıma kaktığı bütün işleri zamanında bitirememiş işe 45 dakika geç gelmiştim. Hala nasıl yaptıklarını bilmiyorum ama tony ve amanda beni idare etmiş ve carlos yokluğumu dahi fark etmemişti. Bir de zengin bir züppe olmanın getirdiği sakarlıklar vardı ki o hafta yıl içinde kırılmadığı kadar tabak kırmıştım sanırım. Düşüncelere dalmış kendi kendime gülümserken göz ucuyla gördüğüm bir hareketlilik dikkatimi dağıttı.

Lewis,jake ve shane ceketlerini giyerken geri kalanlar çoktan gitmişti. Şaşkınca kafamı henry'nin olduğu tarafa baktım. Ancak ciara hala memnun bir şekilde bishop kardeşleri ile muhabbet ediyordu. Yani dyan onu götürmeyecekti. İçimde huzursuz bir his yayıldı. Bu iyi bir şeye işaret olamazdı. Normalde dyan kardeşini almadan hayatta çıkmazdı ayrıca ciaraya da haber vermemiş gibi gözüküyordu yoksa ciara bu kadar rahat olmazdı. Acele ile etrafıma bakıp kapıya yaklaşmış olan shane ve lewis geriye kaldığını fark ettim. ''shane! Lewis!'' diye seslendim aceleyle. İkisi konuşmalarına ara verip bana döndüler. Ufak çaplı bir panik atak geçirmiyor olsaydım sakince gülümserdim ancak yüzlerindeki ciddi ifade durumu daha da zorlaştırıyordu. Endişeyle alnımı kırıştırıp ikisini süzdüm. İkisi de aynı kızıl kahve saçlara,aynı köşeli çeneye aynı düzgün buruna sahipti.sadece göz renkleri dikkatli bakıldığında biraz farklıydı. İkisininki de ela rengiydi gerçi ama lewis in gözleri biraz daha yeşile çalıyordu. Ve shane'in çenesinde küçük bir dikiş izi vardı.

behind the screen (türkçe çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin